Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Av. Bekir ATAHAN

YARGITAY’IN CAN ATALAY KARARINA İLİŞKİN KISA YORUM

Anayasa Mahkemesi, Can Atalay ile ilgili “hak ihlali” kararı veriyor ve bu ihlalin giderilmesi için kararı yerel mahkemeye gönderiyor. Yerel mahkeme “ben bu topa girmem” diyor ve dosyayı Yargıtay’a gönderiyor. Oysaki konuyla ilgili benzer içtihatlar mevcut. Anayasa Mahkemesi’nin kararın uygulanması, hak ihlalinin giderilmesi gerekiyor. Eski köye yeni adet getirilip, dosya Yargıtay’a atılıyor.

 

Yargıtay 3.CD 23 sayfalık bir karar yazıyor. Kararın 4.sayfası ve devamında belirtilen savcılık mütalaasında “AYM hakimi yorumlama sürecinde, o norma yüklenebilecek değişik manalardan istediği manayı keyfi olarak öne çıkararak karar veremez. Oyunun kurallarını yeniden yazan yerler olmamalıdır. AYM’nin aktivist bir tutum takınmaları yerine, kendi kendini sınırlama yaklaşımı izlemesidir. Tahliye konusunda takdir mahkemenin” denilerek adeta AYM yerden yere vuruluyor ve üstü kapalı olarak “tahliye etmeyin” mütalaası veriliyor.

 

Ardından kararın 9.sayfasında “AYM’nin kendi kendini sınırlama eğilimi içinde olması beklenirken, bazı kararlarında hukuka uygun düşmeyecek şekilde yetkisini açıkça aştığı görülmektedir” demekte ve buna örnek olarak da Can Dündar Erem Gül kararı örnek gösterilmektedir.

 

Devamında 11.sayfada “AYM kendini yüksek mahkemeler üzerinde süper bir temyiz mercii olarak görmemeli, Danıştay ve Yargıtay kararlarını yeniden yargılama görüntüsü altında dosyanın esasına da girip, bozmak suretiyle kendi görev ve yetkilerine yasal dayanaktan yoksun olarak gereğinden fazla ve yetkisini aşacak şekilde anlam yüklememelidir” diyerek adeta üst perdeden AYM’ye “alanını bil” mesajı verilmektedir.

 

AYM’ye yapılan sert eleştirileri ardından bir eleştiri de TBMM’ye yapılıyor, “biz onama kararını TBMM’ye gönderdik, Meclis bu konuda karar vermedi” deniliyor. Ardından AYM’nin kararı veren Yargıtay üyelerini tehdit boyutuna vardırdığı, sürekli tehdit edilen Daire üyelerinin bir de AYM tarafından tehdit edildiği, AYM’nin kendini süper temyiz makamı olarak konumlandırdığı, AYM’nin aktivist davranışlar sergilendiği,

 

Devletin cebri gücünü ve görevleri gereği Devletin kamu gücünü elinde bulunduran kimseleri, sahip oldukları kamu gücünü sürekli Anayasa’ya aykırı bir şekilde kullanmalarının, Anayasayı ihlal etme eyleminin işlenmesinde kolaylık sağlayacağı aşikardır” denilerek;

 

Türk yargı tarihinde görülmemiş bir şekilde Yargıtay, AYM üyeleri hakkında SUÇ DUYURUSUNDA bulunarak karara UYMADIĞINI kaleme almıştır.

 

Bu yorum tarzı ve üslubu Yargı’ya olan güveni yerle yeksan etmiş, süreci bir Devlet krizine evirmiştir.

 

Bu krize HSK ve Adalet Bakanlığı başta olmak üzere yetkili makamlar sağduyu ile yaklaşmalı, yaşanan hak ihlali ve yargıya yaşanan kriz giderilmelidir.

 

Adalet mülkün temelidir. Bu süreç sağlıklı bir hukuk zeminine oturtulmaz ise Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasında bir hukuki kaos tırmanır, Yargı camiamız ve Devletimiz bu süreçten büyük bir yara alır.

 

 

Av. Bekir ATAHAN

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER