Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Yaşadığımız süreç, bir kısır döngüdür

ADD Hatay Şube Başkanı

ADD Hatay Şube Başkanı Doç.Dr. Kezban Kuran, milletimizin sorunlar sarmalı içerisinde kıvrandığına vurgu yaptı

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Hatay Şube Başkanı Doç. Dr. Kezban Kuran, açıklamasında, Milletimizin, sorunlar sarmalı içerisinde kıvrandığını söyledi, yaşadığımız sürecin bir kısır döngü olduğunu bildirdi, kısır döngüden çıkışın, her bireyin yurttaşlık sorumluluğuna sahip çıkmasıyla mümkün olacağını ifade etti.
Siyasi, idari, iktisadi, sosyal ve sağlık alanlarındaki buhranlara doğal afetler de eklenince; katlanılması zor acılarla karşılaştığımızı belirten Kuran, Karadeniz’de yaşanan sel felaketi nedeniyle, yurttaşlara geçmiş olsun dileklerini iletti ve “Yıllarca, yerel yönetimlerde de iktidar olanların, meydana gelen bu felakette büyük payları olduğu kesindir. Manavgat başta olmak üzere, yurdumuzun değişik bölgelerinde çıkan orman yangınlarının büyük ölçüde sabotaj sonucu oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu vatana ihanettir. Vatana ihanet ise cezasız kalmamalıdır. Yurttaşlarımızı; çevremize, doğaya ve toprağımıza sahip çıkmaya çağırıyoruz. Saymakla bitirilemeyecek sorunların ağırlığı altında hep birlikte ezilmekteyiz. Yurtseverler olarak elbette ki ‘söz konusu vatan ise gerisi teferruattır anlayışıyla hareket edeceğimizden asla şüphe duyulmamalıdır” dedi.
İlimden uzaklaşıldı…
Cumhuriyetimizin Kurucusu Büyük Devrimci Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “hayatta en hakiki mürşit ilimdir” ve “çağdaş uygarlık düzeyinin de üzerine çıkılması” hedeflerinin, siyasi iktidarca tarihin tozlu rafına kaldırıldığını savunan Kuran, asıl meselenin de bu olduğunu söyledi ve açıklamasında şunlara yer verdi: “Sorunun özü, kaynağı ve çıkış noktası bu zihniyettir. Her uygulamada, atılan her adımda Atatürk’ten ve Milli Kahramanlarımızdan nefretle söz edenler; ülkemize ve Milletimize telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedirler.
Atatürkçüler, gerçek yurtseverlerdir. İnsan haklarına ve özgürlüklere bağlıdırlar. Dünyanın hiçbir bölgesinde insan haklarına ve özgürlüklere aykırı, zulme uzanan olayların yaşanmasını onaylamazlar. Bunu, insanlığın ortak geleceği için, ortak bir kaygı olarak benimserler. Atatürk Türkiyesi, zulme uğrayan insanlara her koşulda sahip çıkmış ve bunun en güzel örneklerini vermiştir. Hitler Almanyası, faşist Mussolini ve Franko yönetimlerinden kaçan binler, Atatürk Türkiyesine sığınarak yaşamlarını sürdürebilmişlerdir.
Bugün, yaşadığımız, düzensiz göçmen sorunu bunun en iyi kanıtıdır. Önünü alamadığımız, düzensiz göçmen akını, her açıdan ciddi milli güvenlik sorunu oluşturmaktadır. Siyasilerin, kimi zaman dinsel bazen de tarihsel argümanlara sığınarak yapmaya çalıştığı açıklamalar ise inandırıcı değildir.
Gençler geleceğe ümitsiz bakıyor…
Ülkemizde, her üniversite mezunu dört gençten neredeyse ikisinin işsiz kaldığı, geleceğe umutsuz baktığı ve çareyi Avrupa’ya yerleşmekte bulduğu gerçeğini göz önüne alırsak; sıkıntının büyüklüğü daha iyi fark edilebilir. Sayıları hızla artan üniversite ve fakültelerin eğitim kalitesinde ki düşüklük, eğitim sistemindeki gerici ve baskıcı anlayışın kökleşmesi zaten kritik problemlere yol açıyorken; düzensiz göçmenlerin akınıyla geleceğimiz için tehlike sinyalleri söz konusudur.
Başta büyükşehirlerimiz olmak üzere, neredeyse bütün illerimizde mahalleler ve gettolar oluşturacak ölçüde, sahip oldukları alışkanlıkları ve yaşam tarzını ülkemize taşıyan düzensiz göçmenlerin yol açacağı sorunları kestirmek güç değildir. Altı milyonun üzerinde olduğu resmi kurumlarca ifade edilen, Suriyeli göçmenlerin, ucuz ve sigortasız iş gücü olarak kullanılması bir insanlık ayıbı olduğu kadar iş arayıp da bulamayan yurttaşlarımız açısından da haklı bir tepkinin zeminini oluşturmaktadır. Suriye’de yaşanan çatışmalardan kaçarak ülkemize sığınanların, bayram nedeniyle, bir aylık süre ile ülkelerine dönmelerine “bayramlaşma” bahanesiyle izin verilmesi ise trajikomik bir haldir. Şayet, Suriye’de can güvenliği yoksa bu göçmenlere bir aylık izin nasıl verilmektedir? Öyle anlaşılıyor ki görünen ve yaratılan algı gerçek değildir. Gerçeği görmek için sis perdesinin aralanmasına ihtiyaç vardır.”
Göçmen akının milletimizin geleceği için tehdittir…
Düzensiz göçmen akınının; ülkemizin ve Milletimizin geleceği için tehdit olduğuna vurgu yapan Kuran, açıklamasının sonunda şunlara değindi: “Bu tehdit, son günlerde hızlanan Afgan göçüyle tırmanışa geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Afganistan’a komşu olmadığına göre bu hızlı göçmen trafiği neden ve nasıl yaşanmaktadır? Manzara; Türkiye Cumhuriyeti, demokrasimiz ve demokrasimizin varlık nedeni olan Atatürk Devrimi kazanımları açısından kaygı vericidir. İç karartıcıdır.” -Mehmet ÖZGÜN-