Yaşam Şartları Çamur İçinde

Hatay’a komşu Suriye kenti İdlib merkezli yaşanan dramın göbeğindeki siviller, zorunlu göçün ağır kış şartları ile birleştiği bölgede birikmeye devam ediyor. Bunlardan biri de, Sarmada ilçesi! Sarmada ilçesindeki Sarut Çadır Kampı’nda barınan siviller, zor şartlarda yaşamlarını sürdürürken, sınır geçişine onay için Ankara’ya göz kırpıyorlar. Hatay sınırına yakın bir bölgede, Sarmada ilçesinde kurulan çadır kentlerinden biri, […]

Hatay’a komşu Suriye kenti İdlib merkezli yaşanan dramın göbeğindeki siviller, zorunlu göçün ağır kış şartları ile birleştiği bölgede birikmeye devam ediyor. Bunlardan biri de, Sarmada ilçesi! Sarmada ilçesindeki Sarut Çadır Kampı’nda barınan siviller, zor şartlarda yaşamlarını sürdürürken, sınır geçişine onay için Ankara’ya göz kırpıyorlar.

Hatay sınırına yakın bir bölgede, Sarmada ilçesinde kurulan çadır kentlerinden biri, Sarut Çadır Kampı. Buraya barınan siviller zor şartlarda yaşamlarını sürdürürken, Türkiye tarafından gelen yardımlar, zorunlu göçün biriktirdiği binlerce yaşam için adeta can simidi oluyor.
Sarut çadır kampına sığınan 70 yaşındaki Halidiye Casim, bu mağduriyeti anlatanlardan biri. Casim, “Çadırımız, sular altında kaldı. Durum çok kötü. Hayırlı, namuslu ve iyi insanlardan bize yardım etmelerini istiyoruz” dedi. Su birikintilerine çakıl taşı serpilmesi gerektiğini belirten Casim, hasta eşiyle battaniyeye sarılarak gece geçirdiklerini söyledi.
Casim, “Isıtacak bir şey yok. Sobamız yok. Yakacak bir şey de yok. Her şey lazım.” diye konuştu. “Çocuklar ve anneler, her gün hastanelerde” ifadelerini kullanan Casim, soğuk nedeniyle hastalanan eşi için çadır çadır gezip ilaç aradığını kaydetti.
Serakib ilçesine düzenleen son saldırılardan 17 aile üyesiyle kaçan Semira Um Mahmut da, benzer şartları ve hikayeyi paylaşanlardan. “Hayat çok zor. Varil bombası evimizi yerle bir etti” diyen Semira Um Mahmut, anayoldan kampa çıkan yollara çakıl taşı dökülmesini istediklerini vurgularken, kumanyaya da ihtiyaçlarını olduğunu belirtti.
-NE OLUR?-
Hatay sınırından Suriye’nin İdlib kentine uzanan yardım hattında ilerleyen tırların trafiğinde yer alan Avrupalı gönüllü çalışanlardan biri, bölgede yaşananları resmederken, şunları söyledi:
“İnsanlardan bizlere, sizlere, burada ara ara haber için dolaşan habercilere yansıyan hayat öyküleri, yaşanan çaresizliğin de bir karşılığı. Şartlar gerçekten de çok ağır. Hava soğuk, yağışlı ve yardımlar da ne yazık ki gelenlerin sayısına yetişemiyor. Ama her şeye rağmen, Ankara’nın ve Birleşmiş Milletlerin yardımları, buradaki insanları ayakta tutuyor. Ama dediğim gibi, yetmiyor! İnsanlara ısınsın diye çadır ve battaniye vermeniz bir yere kadar yetiyor. Çünkü kamp kurulan alanlarda zeminler çamur ve su içinde. Korkulan, sınıra gelmeye devam eden insanların daha ne kadar kalabalıklaşacağı! İfade ettiğiniz gibi, Sarut Kampı, buna dair şikayetlerin olduğu yerlerden biri. Ama yapacak çok bir şey yok. Ne yazık ki, kontrollü bir kalabalıktan bahsetmiyoruz. Burada çok sık duyduğum bir şeyi o yüzden ben de söylüyorum… ‘Buna da şükretmek lazım’! Haksız mıyım?”
-KAMP-
İdlib’de yoğun yağış nedeniyle su ve çamur altında kalan Sarut kampı sakinleri, barındıkları alanın temizlenmesini, temel ihtiyaçlarının giderilmesini beklerken, konuya ilişkin olarak konuşan isim, Sarmada ilçesindeki Sarut Kampı Müdürü Ebu Casim oldu. Casim, “Bulabildiğimiz en uygun yer buraydı. Ancak kış gelince, yağmur suları bütün kampları bastı” dedi. “Kampa çakıl taşı lazım. Ancak maliyeti yüksek olacaktır” diyen Casim, kampta barınanların yoğun bombardıman altında, evlerinden kaçarken yanlarına eşya alamadığını ve iş bulmanın da zor olduğunu söyledi.
Casim şöyle devam etti:
“Herkes, bizim burada; kumanya, maddi ve manevi yardım almak için kaldığımızı sanıyor. Biz, burada, barınmak ilk etapta kolay olduğu için kaldık ve iyi kötü bir yer bulabildik. Ama son saldırılarda yerinden edilenler; Cebel Zaviye, Serakib ve diğer bölgelerden gelecekler, çadır kuracak ne ovalık bir alan ne dağlık bir yer bulabilecekler.”
Kamp müdürü, “Bir aydır yağmur ve çamur içerisindeyiz. Kumanya istemiyoruz. Sadece buradan suların bir an önce çıkarılmasını istiyoruz” diye konuştu.
Kampta barınan sivillerden Subhiyye Birro, bulundukları şartları anlatırken, “Bombardımanın nereden geldiğini bilemiyorduk. Her yer bombalanıyordu. Üzerimizdeki elbiselerle kaçtık. Burada her şeye ihtiyacımız var. Soba, mazot, elbise, yiyecek ve içecek. Her şeye ihtiyacımızı var. İki çocuğum var. Geceler soğuk geçiyor. Soba ve mazot lazım” şeklinde konuştu.
-İDLİB-
Suriye’nin kuzeybatısındaki, Hatay’a komşu İdlib ili, neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaştığı ifade edilen İdlib’in merkezi, Mart 2015’te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran, 4-5 Mayıs 2017’deki Astana toplantısında, İdlib ve çevresini “Gerginliği Azaltma Bölgesi” ilan etti. Şam Yönetimi’nin, bölgedeki terör unsurlarını hedef alması noktasında ateşkesi sık sık ihlal etmesi üzerine, Türkiye ve Rusya, ek mutabakata vardı. 17 Eylül 2018’de imzalanan mutabakattan bu yana, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde rejim ve Rusya’nın saldırılarında bin 300’den fazla sivil öldü.
Rusya’nın başını çektiği saldırıların yoğun olduğu alanlardan, nispeten sakin yerlere ve özellikle Türkiye sınırı yakınına göç edenlerin sayısı ise 2019 içerisinde bir milyonu aştı. Bu yığılmaların en dikkati çeken sınır adreslerinden biri de Hatay.
-AÇILMAYACAK!-
Tam da bu noktada son gelen açıklama, sınırların olası bir göç başlığında açılmayacağına yönelik oldu. Konuya ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye’nin, artan sayı nedeniyle göç edenleri sınırları içinde karşılama imkanı bulunmadığının altını çizdi. Türkiye’nin, Suriyelileri sınırın ötesinde karşıladığını ve buna devam edeceğini vurgulayan Oktay, “Bu çözümü, Suriye’nin içinde oluşturmak zorundayız. Dünyanın oluşturduğu sorunlara biz tek başımıza göğüs geremeyiz. Şu anda bizde 4 milyona yakın mülteci var. Bunların yaklaşık 3,6 milyonu Suriyeli. Şimdi orada güvenli bir bölge oluşturmayla, hem içerideki Suriyelilerin yaşayabileceği bir alan hem de Türkiye’deki Suriyelilerin gönüllü olarak geri dönebilecekleri bir alan sağlamaya çalışıyoruz” dedi. Tamer Yazar-AA

Exit mobile version