Yaşasın 8 Mart, Yaşasın Kadın Dayanışması!..

Dün, 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü idi. 8 Martta, kentimiz başta olmak üzere, dünyanın her yerinde kadınlar; pankartları, flamaları, rengarenk giysileriyle, binlerce yıllık ezilmişliğe karşı, alanlara indiler, üzerlerindeki sömürü ve baskıyı protesto ettiler. Türkiye Yazarlar Sendikası’nın her yıl yayımladığı geleneksel “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Bildirisi“ni bu yıl Petrol-İş’e üye oldukları için işten […]

Dün, 8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü idi.

8 Martta, kentimiz başta olmak üzere, dünyanın her yerinde kadınlar; pankartları, flamaları, rengarenk giysileriyle, binlerce yıllık ezilmişliğe karşı, alanlara indiler, üzerlerindeki sömürü ve baskıyı protesto ettiler.

Türkiye Yazarlar Sendikası’nın her yıl yayımladığı geleneksel “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Bildirisi“ni bu yıl Petrol-İş’e üye oldukları için işten atılan ve 15 Mayıs 2018 tarihinden beri direnişini sürdüren Flormar işçisi kadınlar yazdı. Bildiride:

“Kadınların uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 8 Mart’ta bütün kadınlara eşitliğin egemen olduğu, şiddet ve ayrımcılıktan arındırılmış bir dünya dileklerimizi dile getirmek istiyoruz.

Bizler eşitsizliğin ve ayrımcılığın her türünü yaşadık, biliyoruz ki pek çok kadın evde, işyerinde ve sokakta aynı zorlukları yaşamakta. Bizler, bu zorlu mücadelede yalnız olmadığımızı biliyoruz, hem sınıf dayanışmasının hem de kadın dayanışmasının en yoğun halini gördük.

Petrol-İş’e üye olduk çünkü ücretlerimiz çok düşüktü. İşe yeni başlayan da, 15 yıllık çalışan da asgari ücret alıyordu. Erkeklere, “ev geçindirme farkı” olarak açıklanan bir ücret farkı veriliyordu. İşveren, kadınların ev geçindirebileceğini kabul etmiyor, bizleri evin yedek işgücü olarak görüyordu.” diye haykırıyor emekçi kadınlarımız.

Çeşitli kuruluşlar tarafından hazırlanan raporlara göre, kadınların en önemli üç sorunu, ‘şiddet, işsizlik ve eğitimsizlik” olarak belirlendi.

Dün 8 Mart’tı. “2019 yılının ocak ayında ülkemde 43 kadın, erkekler tarafından öldürüldü.
Şubat ayında ise 31 kadın, erkekler tarafından öldürüldü.” (Zeynep Oral)

Son günlerde hoşgörü kentimiz Antakya’da kadın cinayetlerinde bir artış var.

“Egemen sınıfın çıkarlarına hizmet eden cinsiyet ayrımcılığı çözülmeden özgür ve eşit bir toplum yaratılması mümkün değildir. Kadınlar hayatın her alanında özgürce yer almadıkça, hayalini kurduğumuz, mücadelesini verdiğimiz başka bir dünyayı yaratamayız.”

Bütün insanların ( Kadın-erkek) eşit, özgür, mutlu ve refah içinde yaşayacağı başka bir dünya özlemiyle bütün kadınlarımızın 8 Mart’ını kutluyor, sözlerimi Nazım’ın dizeleriyle bitiriyorum.

HOŞGELDİN KADINIM
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur;
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır;
buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim.
Acıkmışsındır;
sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi.
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin,
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin…

Exit mobile version