Yazık, Çok Yazık!

Adana Demirspor maçı, o kadar önemliydi ki!..
Olmak ya da olmamak maçıydı.
Var olmak ya da yok olmak kadar kritik bir karşılaşmaydı.

Hatayspor, Süper Lig’in en alt sırasındaki takıma yenilerek, ligde kalma ümitlerinin artık mucizelere kaldığını fark etti. Sezon, içler acısı bir şekilde devam ederken, ilk yarı sonunda sadece bir galibiyetle ligdeki durumu daha da kötüleşti.

Bu noktada, transfer tahtasının kapalı olması nedeniyle kadrosunu genç, 15-16 yaşlarındaki altyapı oyuncularıyla güçlendiren Adana Demirspor karşısında, Hatayspor adeta futbol dersi aldı.

Rıza Çalımbay ise futbol kariyerindeki tükenmişliğini Hatayspor’da yaşıyor. Deneyimli teknik direktör, geldiği günden beri takıma hiçbir şey katamadı, aksine takımın düşüşünü hızlandırdı. Oyunculara verdiği hiçbir motivasyon sahadaki performanslarına yansımadı. Bu durum, hem kulübün hem de futbolseverlerin umutları üzerinde kara bir leke bıraktı.

Hatayspor yönetimi ise futbolla ilgisi olmayan, spor kültüründen uzak kişilerden oluşuyor. Bu yöneticiler, kulübün kötü gidişatına karşı herhangi bir çözüm üretemedikleri gibi, bu durumu önemsememiş görünüyorlar. Hatayspor, tarihinde yaşadığı en kötü günlerini geçiriyor. Bir kulüp yönetimi, takımını bu kadar kötü bir duruma nasıl sokabilir?

Camia, kulüp yöneticilerinin ihmali nedeniyle yalnızca üzülmekle kalmıyor, aynı zamanda Hatayspor’un tarihine ve kültürüne sahip çıkma adına ciddi bir boşluk hissediyor. Bu noktada, takımı düşürecek en kötü duruma getirenlerden en küçük bir sorumluluk almak isteyen bile yok.

Ne yönetimden bir çözüm önerisi gelmekte ne de teknik direktör Rıza Çalımbay’dan bir çıkış yolu gözükmekte. Hatayspor taraftarları, takımının forması ve kültürü adına büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor.

Hayalle gerçeği sorgulamak gerek. Sandal su aldı, deniz anladı, sandal anladı, ama boşa kürek çeken Rıza Çalımbay hâlâ hasarın farkında değil. Bu formanın bu kadar ucuz olmadığını hatırlatmak gerek. Kulübün geleceği, tarihi ve mücadelesi bundan çok daha değerli olmalı.

Artık bu saatten sonra bu takıma, bu kulübe verebilecek bir şey kalmadı. Bu kötü gidişatın sorumluluğunu taşıyanların, en doğru ve onurlu hareketi yaparak istifa etmeleri gerekmektedir. Kulübün geleceği ancak futbolu anlayan, takıma değer katan, Hatayspor’u seven ve savunan bir yönetimle sağlanabilir.