Yerel Gazetecilik ve Bilal Köyden

Yerel gazeteler Türkiye’de çok değerli işlev görmüştür, günümüzde de görmektedir. Yerel basın ayrıntıdır, halkın nabzıdır. Memeuzluk yaşamımda gittiğim her ilde yerel gazetelere özel ilgi duydum. Edinip okudum. Kimilerinde (örneğin Ordu Olay) okur mektubu yazdığım oldu. Bağımsızlık Savaşımızda yapılan yerel gazete yayımı halkı bilinçlendirmiş, tehdidin yakıcılığını duyurmuştur. Buyurganlığın yönlendirici etkisi daha zayıf yansır bu alana. Gerçeği […]

Yerel gazeteler Türkiye’de çok değerli işlev görmüştür, günümüzde de görmektedir. Yerel basın ayrıntıdır, halkın nabzıdır. Memeuzluk yaşamımda gittiğim her ilde yerel gazetelere özel ilgi duydum. Edinip okudum. Kimilerinde (örneğin Ordu Olay) okur mektubu yazdığım oldu. Bağımsızlık Savaşımızda yapılan yerel gazete yayımı halkı bilinçlendirmiş, tehdidin yakıcılığını duyurmuştur. Buyurganlığın yönlendirici etkisi daha zayıf yansır bu alana. Gerçeği duyurmakta daha güçlüdür.

Ordu Olay gazetesindeki okur mektubum yine orduda yaşanmış bir tarihsel gazete deneyimini anımsatmak içindi; Bilal Köyden ve Güzelordu gazetesini. Anımsatmam yararlı oldu. Atatürk Cumhuriyetimizin 10. Yıl Söylevini okurken, hemen kürsünün altında dinlemektedir Bilal Köyden.

Köyden Cumhuriyet devrimcisidir. Ordu’nun Uzunisa köyünde, 1894’te doğdu. Ordu Rüştiyesini bitirdi. Erzincan Zabit Mektebinde okurken I.Dünya Savaşının başlamasıyla askere gitti. 1927’de Uzunisa’da ahşap ve somya demirinden kendi yaptığı baskı makinesinde Güzelordu adını verdiği gazeteyi 25 yıl yayımladı. Sözünü ettiğimiz 1933 yılı gezisinden yeni baskı makinesiyle döndü. Eliyle yaptığı makineyi 1948’de Basın Müzesine armağan ettiyse de birkaç yıl sonra yitip gittiğini üzülerek öğreniyoruz.

Kendimizi, değerlerimizi, ulusumuzu aşağılamak nereden, ne zaman kaynaklandıysa marifet olmuş. Bilal Köyden’i 25 yıl kendi yaptığı makineyle gazete yayımlamaya yönelten nasıl bir istenç ve ülküdür lütfen düşününüz. Üstün insan olmak değil midir? Halk öncüsü olmak değil midir? Ne ki bağışaldığı el yapımı baskı makinesini yitirmek bağışlanmaz bir davranıştır. Güzelordu’da Köyden Karadeniz tarımını araştırır. Bilimsel yaklaşımlar sergiler. Başat ürün fındıktır. Çok yiğit bir duruş içindedir. Karadeniz Bölgesinde bir Alman (Nazi) temsilciliği vardır ve bunlar Köyden’e birkaç Güzelordu sayısını göndermesini, beğenirlerse sürsürümcü olacakları isteklerini yazarlar. Köyden’in yanıtı olumsuzdur, serttir.

Güzelordu Türkiye’nin ilk köy gazetesidir (belki de tektir!). Bu konuyu ayrıntılarıyla inceleyen Sevgili İbrahim Dizman’ın Türkiye’nin İlk Köy Gazetesi ve Bilal Köyden adlı (yine ilk ve tek) kitabı çok değerli kaynaktır. Kitapta belirtildiği gibi “Türkiye’nin ilk köy gazetesi Güzelordu’nun içeriği ve yaşam savaşımı, aynı zamanda Karadeniz bölgesinin toplumsal ve siyasal yaşamını da gözler önüne seriyor. Bu yanıyla toplumbilimcilere, siyaset bilimcilere çok değerli veriler de sunuyor.
Güzelordu’nun yayımına son vermek zorunda kaldığı yıl anlamlıdır: 1951. Baskı yapan DP kâğıt dağıtımını “senden benden” ayrımına göre yapmaktadır. Dolayısıyla Güzelordu’ya kâğıt verilmez. “Demokrat Parti iktidarının resmi ilan dağıtımında izlediği adaletsiz sistem, gazetenin hayatını sona erdirdi. 1951 yılı sonlarına doğru ‘er kişi niyetine’ nidasıyla Güzelordu’yu tarihin sinesine göndermeye mecbur olduk. Onun kapanmasında zerrece dahlim olsaydı, ölünceye kadar vicdan azabı çekmek benim için mukadder olurdu. Zira o, Türkiye’mizde köyde yayımlanan ilk gazete idi. Yaşatılması lazımdı” (Bilal Köyden).
Köyden, Güzelordu’dan sonra da başka yayınlarda yazdı. Ozandı. Eğitim, basın sevdalısıydı. 4 Haziran 1967’de yaşamdan ayrıldı. Örnek bir yaşam olduğu kuşku götürmez gerçek. Işıklar içinde uyusun.

 

Exit mobile version