“Dünyada hiçbir kent, ne topraklarının bereketi, ne de ticaretteki zenginliği bakımından bu kenti geçemezdi” demiş Romalı bir tarihçi, kadim toprakların Antakya’sı için. Bu kentin ruhunu, kimliğini ve hayata dair hikayesini paylaşan çarşısında devam eden çalışmalarsa, denilende durduruyor ve ortaya çıkanı da hem yerelin kimliğinde hem yöreselin ruhunda sorguluyor.
Farklı dinleri, kültürleri, etnikleri özümsemiş, yozlaştırmadan, kültürleri tek bir potada bir araya getirip bir kentli ruhu yaratmış, tarihte 13 farklı medeniyete ev sahipliği yapmış ve Doğu’nun Kraliçesi olarak da anılmış bir yerde ortaya bir hizmet koymak zor olmalı! Bahse konu hizmetin son adresinde, Antakya’nın şehir hayatını tüm hikâyeleri ile bir araya toplamış bir yer var… Uzun Çarşı!
İçindeki tarihi çeşmeleri, dünü hatırlatan eski evleri, 1600’lü yıllardan kalma bir Osmanlı Han’ı da olan çarşının tarih ve kültür kokan zenginliğinde geliştirilen son proje, eldeki yorgunluğu toparlamayı hedefliyor. Ancak bunu yaparken de, eleştirilerin hedefinde yer alıyor.
-MODERN AVM!-
Bu konuda konuşan bir turizmci, daha önce benzer eleştirileri gündeme taşıyan ve ‘kent kimliği’ vurgusu yapan, Kültür Varlıkları ve Müzeler eski Genel Müdürü, Arkeolog Kenan Yurttagül’e işaret etti. Antakya Kültürel Mirası Koruma Derneği Başkanı da olan Kenan Yurttagül’ün, çalışmada kullanılan dış cephe malzemesinin yanlışlığına işaret eden tespitine katıldığını söyleyen Antakyalı turizmcinin değerlendirmesi şöyle:
“Bu çarşı için sık sık İstanbul’un Kapalı Çarşı’sını örnek gösterenler var. Keşke oradaki işleyiş ve disiplin bizde de olsaymış! 60’a yakın sokağı ve 3600’ü aşkın dükkanı bulunan İstanbul’daki marka adresin bir benzeriyiz aslında, ki bu anlamda aynı fikirdeyim. Sadece, kötü yönetiyoruz!
Orada, bir hikayenin içine dalıyorsunuz. Kuyumcular, Nuruosmaniye, Sepetçihan, Takkeciler, Tavukpazarı, Zenneciler, Beyazıt, Çarşıkapı, Çuhacıhan ve Mahmutpaşa denilen kapıların görkemli girişlerinin keyif veren davetleri de bunu destekliyor.
Ağa, Astarcı, Bodrum, Cebeci, Çuhacı, İçcebeci, Kapılar, Kaşıkçı, Kebapçı, Kızlarağası, Sarnıçlı, Sorguçlu, Yolgeçen, Zincirli ve Evliya Hanları ise bu hikayelerin zenginliğindeki mola duraklarınız oluyor. Ağa, Altuncular, Acıçeşme, Aynacılar, Basmacılar, Çuhacıhanı, fesçiler, Hacıhasan, Hacıhüsnü, İplikçiler, Kalpakçılar, Karakol, Kavaflar, Kazazlar, Kolancılar, Kürkçüler, Lütfullahefendi, Mercançıkmazı, Parçacılar, Ressam, Sandal, Serpuççular, Takkeciler, Terzibaşı, Varakçıhan, Yorgancılar, Yüncühasan, Zenneciler diye anılan sokaklarının her birinde ayrı bir hayat sizi bekliyor.
‘Bir benzeriyiz’ demek için, anlayacağınız, daha çok fırın ekmek yememiz gerekiyor. Zira yapılanları geçen gün bir misafirimle beraber yakından izledik, takip ettik. Baştan ileriye bakınca, sizi karşılayan şey, eski bir kentin eski çarşısı değil, modern bir AVM hali!
İstediğimiz şey bu mu? Modern bir çarşı yaratmak mı? Peki, bize kazandıracak şey de bu mu? Üzücü olan şey, kimsenin bu konuda konuşmaması! Aksine, olanı alkışlaması.”
-MERAKLI GÖZLER!-
Yapılanlar için konuşan vatandaşlar ise, ilgiyle izledikleri çalışmanın sonucunda onları karşılayacak şeyi hayal ettiklerini söylerken, çocukluklarının geçtiği çarşının yenilenmesine dair çarpıcı tespitlerde bulundular.
H.M. >> Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesindeki İshak Paşa Sarayı geldi aklıma. Orada yapılan restorasyon geldi! Tarihi dokunun üzerine özel bir çatı ekleyişimiz geldi! PVC’den bir çatıyı, koca bir tarihin üzerine kondurmamız geldi! Aslında zor değil, şu kene bakıp da, ne yapılması gerektiğine karar vermek… Bu eski kentin taş ve ahşaptan oluşan bir dokusu yok mu? O zaman, neden aynı dokuyu çarşıya yansıtmak yerine, adeta baştan yaratmaya çalışıyoruz?
U.B. >> Primemall ve Palladium’a giden kalabalıkları görünce, bizimkiler de eski çarşının albenisi arttırmak istemiş anlaşılan. Biraz daha çalışırlarsa, 3. bir AVM daha katılacak Antakya’ya!
P.Z. >>