Koronavirüsten ölen Dr. Adnan Ezelsoy öylesine seviliyordu ki…
2020’nin son günlerinde, uzun süredir boğuştuğu koronavirüs hastalığına yenik düşen, Antakya’nın sevilen sayılan kişiliği, hekimliği ile gönüllerde taht kuran hekimi Dr. Adnan Ezelsoy’un vefatı, tanıyanlarını üzdü. Koronavirüse kurban giden Dr. Adnan Ezelsoy öylesine seviliyordu ki, “Keşke o ölmeseydi, yerine ben ölseydim” diyenler bile var.
Antakyalı Harita Mühendisi Kenan Kantarcı, merhum Dr. Adnan Ezelsoy’un ölümünden en çok etkilenenlerden ve “Keşke yerine ben ölseydim” diyenlerden. İşte Kenan Kantarcı’nın duygu yüklü mesajı:
“Dr. Adnan Ezelsoy’un ardından; Hayatınızda bazı insanların var olduğunu bilmek sizlere bir güven, bir yıkılmazlık, bir enerji, bir renk, hayatınıza farklı bir anlam ve bir değer katar. Bu insanlarla, yıkılmaz hissedersiniz kendinizi. Her türlü fırtına, her türlü badire vız gelir, tıs gider hayatınızın akışı içerisinde. 1980 yılında kesişti yollarımız. İstanbul’a üniversite eğitimim için gittiğimde, daha 11 ay önce yitirdiğimiz, hayırsever Ezelsoy Ailesinin değerli mensubu, abim, merhum İnş. Müh. Ali Ezelsoy, Dr. Adnan Ezelsoy ve sağlık dilediğim Dr. Bessam Ezelsoy’la, aynı mahallede oturduğumuz ve orada başlayan sevgi, saygı, hayranlık duygularıyla başlayan tanışıklığımız… Nasıl muhteşem bir duygu idi unutamam hiç! Fakir babası Dr. Mehmet Ezelsoy’un çocukları ile arkadaş olmak, yakınlarından biri olabilmek, hele hele bu kadar sevip sevilebilmek nasıl bir gurur, bir övünç, bir enerji kaynağıdır! Anlatılmaz, ancak yaşamak gerek!
Daha okurken dilinden düşürmediği bir name idi, Dr. Adnan Ezelsoy’un. ‘Ben, okulumu bitirince, babamın yaptıklarını devam ettireceğim’ diye!
Muayenehanesinde, bir paravanın arkasına kumbara koyan… Çıkan hastanın ‘dilerse’ kumbaraya para attığı, atanın ne kadar para attığı, atamayanın ise mahcubiyet yaşamaması açısından belli olmayacağı bir paravanın arkasındaydı o kumbara. Bu yüce mesleğini insanların hizmetine karşılıksız sürdüren bir ekoldü, fakir babası, rahmetli Dr. Mehmet Ezelsoy Amcamız. Nerede bir fakir öldüğünü duysa, cenazesini kendi kaldırtır, cenaze ile ilgili giderleri karşılardı. Kime ne aktardığı bilinmez, sağ elin verdiğini sol eli bilmezdi. Fakirliğini bildiği hastalarına ilaçlarını da alır, o şekilde gönderirdi evlerine.
İşte böyle yüce bir babanın soyundan geliyor, Ezelsoy Kardeşler. Asaletlerini, yardım severliklerini, el aldıkları babalarından, o güzel aileden almışlardı.
Anlattıklarım, yaşadıklarımdı. Kimseden öğrenmedim, ama çok kişiden de duydum, bu kendim görüp yaşadıklarımı. Ve ben, böylesine yüce bir ailenin çocuklarıyla arkadaştım, dosttum, kardeştim, hatta ve hatta kardeşten öteydim. Ve bu yakınlığımı hep gururla yaşadım şimdiye kadar.
Dr. Adnan Ezelsoy’u anlatmaya hiç ihtiyaç hissetmiyorum. Zaten çocuk sahibi olan veya olmayan çoğu aile ya onu yaşamışlardır ya da onu duymuşlardır. Tanımayanı olmaz, Dr. Adnan Ezelsoy’u. O, hepimiz için bir efsane, bir enerji kaynağı, elinde bir sihirli değnek varmışçasına çocuklarımızı iyileştiren bir doktor ve evlatlarımızın vazgeçilmez amcası… Ailesi de dahil, hiç kimsenin bilmediği, insanların hayatına yaptığı kilometre taşı cinsinden dokunuşlar.
Bir maddi servet sahibi olma yerine, manevi zenginlik trilyoneri olan, adam gibi adamdır Dr. Adnan Ezelsoy.
Elbette ki bu kayıp sadece değerli, hayırsever Ezelsoy Ailesi’nin kaybı değil. Bu kayıp benim, bu kayıp bu yazıyı okuyan sizin, bu kayıp hepimizin, bu kayıp tüm Hatay’ın kaybıdır. Bu kayıp, tüm ülkenin kaybıdır.
Gözyaşlarım hala kurumadı. Halen oluk oluk gözlerimden yaşlar akıyor ve nefesim daralıyor, ayrıldığımızı düşününce. Geriye kalan en büyük tesellim, kendisi gibi değerli eşi Dr. Mukaddes Ezelsoy ile birlikte yetiştirdiği pırıl pırıl çocukları.
Onların da babaları gibi, amcaları merhum İnş. Müh. Ali Ezelsoy ve Dr. Bessam Ezelsoy gibi iyilik bayrağını taşıyacak ve bu toplumda, bu bayrağı dalgalandırmaya, insanlara sağlık dağıtmaya, iyilik yapmaya devam edeceklerini biliyorum. Her daim, her koşulda onlarla beraber, onların yollarına bir amca, bir abi, bir yoldaş olacağım, son nefesimi verinceye kadar.
Dün, bir öğretmenimizin sosyal medya hesabındaki paylaşımında okudum. Diyor ki, İsmail Gün hocamız: ‘Bundan sonra, doktorlar Hipokrat Yemini değil, DR. Adnan Ezelsoy Yemini etsinler. Elbette ki, muazzam bir tespit. Kutluyorum hocamızı, bu ifadesinden dolayı.
Bu ifadeye destek olmakla beraber, bir şey eklemek istiyorum. Bu toplumun önder insanları da, Dr. Adnan Ezelsoy’un gittiği yoldan gitsinler. Etrafındaki insanları, çevresini, nasıl kendisi güzelleştirdiyse, inanıyorum ki, Dr. Adnan Ezelsoy Felsefesi ile dünya güzelleşecektir.
Anneleri, merhum İlham Teyzemize, babaları Dr. Mehmet Ezelsoy’a, abileri İnş. Müh. Ali Ezelsoy’a, canımdan parça Dr. Adnan Ezelsoy’a rahmet dilerken son bir sözüm daha kaldı söyleyecek… Keşke, senin yerine ben ölseydim Adnan Abi. Anılarına, yaşamına, mücadelene saygı ve minnetle… Bir daha aynı yerde, aynı şekilde buluşmak dileği ile hoşçakal canımın içi.” -Cemil Yıldız-