Sorumluluk kimin?
Antakya kent merkezindeki Vakıf İşhanı için, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca onaylandığı ifade edilen yapı risk analizi sonucunda tahliye edilerek yıkılmasına karar verildiği yönündeki açıklama, Aralık 2017 tarihinde, Vakıflar Bölge Müdürlüğü Mehmet Yıldıran tarafından yapıldı. Oldukça tartışmalı bir sürecin ardından, binada tahliye işlemleri yapıldı ve yıkım için etrafı kapatıldı. Ancak beklenen yıkıma da, binaya dair söküm işlemlerine de başlanmadı. ‘Riskli’ denen ve olası bir depremde ‘yıkılabilir’ diye ifade edilen bina, kent merkezinde muhafaza edilmeye devam edildi. Yaşanan tehlikeye dikkat çekenlerin talebi ise, her gün yanı başından yüzlerce insanın geçtiği, araçların yanı başına park ettiği bina için ‘sorumluluk’ alması gerekenlerin harekete geçmesi yönünde.
-KARTAL ÖRNEĞİ!-
Bu konuda konuşan ve her gün bu alanı kullandığını söyleyen bir vatandaşın söylemi de buna dair:
“İstanbul’daki bina, içindeki insanlarla beraber çöktü. Onlarca insanın ölümünü izledik ülke olarak. Kahrolduk yaşananlara. Çöken apartmanın ardından, etrafındakiler için de harekete geçilmiş! Onları izlerken, içinde yaşadığımız şu şehri düşünmeden edemiyor insan. En çok da şu berbat binayı! Her gün yanı başından işime gitmek için yürüyorum. Arabaların, binanın gölgesine park edişini izliyorum. Bazen çocukları görüyorum, binanın dibinde duruyor, sohbet ediyorlar. Çiçek satanlar oluyor bazen de… İnsan aklına getirmek istemiyor ama! Allah vermesin de… Peki, bunun bir garantisi var mı? Bu binanın de bir gün başımıza çökmeyeceğinin garantisi var mı? Bu binayı, burada bu haliyle muhafaza edenler ne düşünüyor, o yüzden merak ediyorum. Ama asıl neyi merak ediyorum, biliyor musunuz? Eğer başımıza Kartal’daki gibi bir şey gelirse, bu zamana kadar bu binayı burada tutanlar ne der, bunu! Koca Vakıflar, kendi açıklamadı mı, bu bina riskli diye? O yüzden tüm kiracılar tahliye edilmedi mi? O zaman…
Sorun ne? Konu ne? Durmamıza neden ne? Yaşamlarımızla oyun oynamalarına sebep ne?”
İstanbul Kartal’da yaşanan bina çökme olayının benzerleri noktasında uyarılar artarken, buna dair en net açıklama ise İstanbul Arel Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Recep Özay’dan geldi. Hatay’dan İstanbul’a tüm kentlerde yapılması gerekenin altını çizen Özay, “Bina yapım ve denetimine üniversiteler dahil edilmeli” dedi, ‘yapı-denetim’ gerçeğinin altını çizdi.
İstanbul Kartal’da çöken ve çok sayıda vatandaşın yaşamını yitirdiği 8 katlı bina örneğinin bir daha yaşanmaması adına konuşan Recep Özay,
“Yapı ve denetim yaygınlaşmalı” derken, üniversite ve belediyelerin işbirliğinde bulunarak, bölgelerindeki oluşabilecek olumsuzlukları önceden tespit etmesi gerektiğine işaret etti.
Recep Özay, yapıların, ani ve haberli çöküş olmak üzere iki tür çökme şekilleri olduğunu belirterek, “Kolonlara ya da kirişlere müdahale edilmesi ani çöküşe neden olur. Yapı demirleri yıpranmışsa, önce çeşitli çatlaklar görülür ve belirli bir zaman sonra çöküş gerçekleşir. Kartal’da yaşanan ise ani çöküş durumudur” ifadelerini kullandı.
-BİLİRKİŞİ-
Vatandaşların, yapılardan şüphe etmesi durumunda, kendilerinin inceleme yapamayacağını belirten Özay, “Üniversitelere, bağımsız mühendislik müşavirlerine ya da belediyelere giderek inceleme talep edebilirler. Burada da yetkililer bir performans hesaplamasına gider. Bugüne dek bu yolla yapılan incelemelerde, yapıların yüzde 90 oranında hasarlı çıktığı görülüyor. Buna dair bir yasamız da mevcut. Yapı performansı düşük çıktığında 90 gün içerisinde binanın boşaltılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
-YERELE UYARI-
Özay, Antakya özelinde dikkatle dinlenmesi gereken uyarısında; belediyelerin, 1970’ten 2000’li yıllara dek yapılan tüm yapıları denetlemesi gerektiğini ifade ederek, ileride yaşanabilecek olumsuzlukların şimdiden engellenebileceğini söyledi.
Bina yapım ve denetleme süreçlerine üniversitelerin dahil edilmesinin önemli olduğunu bir kez daha tekrar eden Özay, “İsviçre’de tüm yapı süreçleri üniversitelerden geçiyor. Bizde ise yalnızca hakem heyeti var. Üniversiteler yapı ve denetleme noktasında kendi bölgelerinde yetkili hale getirilmeli” değerlendirmesinde bulundu.
-GERÇEĞİMİZ!-
Eldeki gerçeğin yanı başından ilerleyen vatandaşların tedirginliğine, bir akademisyenin uyarılarını da ekledik. Ama yetmiyor, biliyoruz! O yüzden de, binanın sahipliğinde duran Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne, Vakıflar Bölge Müdürü Mehmet Yıldıran eliyle 2017’de yapılan açıklamayı bir kez daha hatırlatalım ve Kartal’dan Antakya’ya yansıyan tabloda karar ne zaman verilecek, bir kez daha soralım!
Ama önce, dünün açıklaması:
“Antakya ve çevresi, birinci derece deprem kuşağında yer almaktadır. Tarih boyunca çok defa büyük deprem felaketine uğramış olan Antakya’da, olası 7,5 şiddetindeki bir depremde, Antakya’da açıklamamıza konu işhanı gibi PEK ÇOK BİNA YIKILACAKTIR. Hatay Vakıflar Bölge Müdürlüğü, sorumlu olduğu taşınmazlarda, deprem gibi insanlık için önemli olan bir konuya DUYARSIZ KALAMAYACAĞI gibi, KANUNİ SORUMLULUĞU da vardır.”
-CEVAP GELİR Mİ?-
Son sorumuz, bahse konu ‘kanuni sorumluluk’ noktasında olsun! Uyarısı ilk elden, 2017’de yapılan bir binanın yıkım sürecinin bu kadar uzamasının, olası riski ne kadar arttırdığı da beklenen cevaplara eklensin! Peki, cevap kimden gelir? Hatay Valiliği’nden mi, yoksa Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden mi?
-Tamer Yazar-