Yıkmıyoruz Ama… Korumuyoruz da!

Bankalar Caddesi’nin hemen başladığı noktadan, AK Parti eski İl Başkanlığı yanından Asi boyunca ilerlediğinizde, yaklaşık 250 metre sonra karşınıza  ‘isimsiz’ ve ‘sahipsiz’  bir taş yapı çıkıyor… Yasadışı yollarla yurtdışına çıkarılmış tarihi eserleri ülkeye kazandırma çalışmaları çerçevesinde bugüne kadar binlerce tarihi eserin iadesini sağlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, hem yer altındaki eserleri büyük bir hızla gün […]

Bankalar Caddesi’nin hemen başladığı noktadan, AK Parti eski İl Başkanlığı yanından Asi boyunca ilerlediğinizde, yaklaşık 250 metre sonra karşınıza  ‘isimsiz’ ve ‘sahipsiz’  bir taş yapı çıkıyor…

Yasadışı yollarla yurtdışına çıkarılmış tarihi eserleri ülkeye kazandırma çalışmaları çerçevesinde bugüne kadar binlerce tarihi eserin iadesini sağlayan Kültür ve Turizm Bakanlığı, hem yer altındaki eserleri büyük bir hızla gün yüzüne çıkarmak için büyük gayret veriyor hem de geçmiş yıllarda haksız biçimde ülke dışına çıkan eserleri geri getirmeye çalışıyor.  Peki, eski Roma kenti Antakya, bu çabanın ve mücadelenin neresinde? Antakya, kendi tarihi emanetleri konusunda nerede? Koruma algısının geldiği nokta itibariyle ne yapıyor? Ne kadarını yapıyor?

-Cevap Var Mı?-

Bakanlık çalışmaları çerçevesinde, 2015 yılında; ABD’den 27, İsviçre’den 10, Avusturya ve Almanya’dan birer olmak üzere 39 eser yurda geri döndü. Böylece 2002 yılından bu yana 4 bin 268 adet kültür varlığının yurtdışından iadesi sağlandı. Peki, eldeki tablo bu haldeyken, dışarıda ‘bize ait tarihe’ bu ‘sahiplenmeyi’ gösteriyorsak, eldekine, yakınımızdakine neden aynı ‘sahiplenmeyi’ göstermiyoruz, gösteremiyoruz? Bunun en net örneği mi?

Bankalar Caddesi’nin hemen başladığı noktadan, AK Parti eski İl Başkanlığı yanından Asi boyunca ilerlediğinizde, yaklaşık 250 metre sonra karşınıza ‘isimsiz’ ve ‘sahipsiz’ bir taş yapı çıkıyor… Bu, taş bir yapı. Taş bir kemer. Yer yer yıkılmış, yer yer çökmüş, üzerine sprey boyalarla yazılar yazılmış bir dün emaneti. Ama ne olduğunu bilmiyoruz. Hangi döneme ait olduğunu bilmiyoruz. Kimlerden bize kaldığına dair hiçbir şey bilmiyoruz. Eldekine eklediğimiz ne bir ‘isimlik’ var, ne bir uyarı, ne de bir koruma…

-Dünden Bugüne-

Bu haberi ne ilk kez yapıyoruz, anlaşılan ne de son kez… O yüzden finalimiz dün ile aynı…  Ne Suriye Krizi ne de başka bir şey değil eldeki tarihi emanetlerin sahipsizliği ve yalnızlığı, ama kendi ilgisizliğimiz ve boş vermişliğimiz…

-Tamer Yazar-

Exit mobile version