Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Avşar: “Salgın süreci sonrası, hayati şeylere daha çok önem verilecek. Kendi içimize dönmek zorundayız. Kendi bahçemize, kendi ahırımıza döneceğiz. Bu da karşımıza; yerli tohum, geleneksel ve yöresel ürünleri çıkaracak.”
Sağlık çalışanlarının koronavirüse karşı ne kadar büyük fedakârlıklarla çalıştıklarını ve ne kadar büyük risklerle karşı karşıya kaldıklarını biliyoruz. Ancak bu alkışı sonuna kadar hak eden bir kesim daha var. Eve kapandığımız bugünlerde bile raflarda, pazarlarda, manavlarda gıdalarımızı hiç eksiltmeden üreten çiftçiler, gıda üreticileri… Onlar da bütün zorluklara, risklere rağmen, üretimi aksatmadan sürdürmeye çalışıyor.
Tam da bu noktada, tarımsal üretim kadar yöresel üretimin de stratejik anlamda bir adım öne çıktığı pandemi sürecine işaret eden Antakya’dan bir üretici, şunları söyledi:
“İnsanlar, yediklerine ve içtiklerine artık daha fazla dikkat eder oldu. Sağlıklı beslenme adına, yöresel üretime daha fazla odaklanmaya başladı. Bu, onlara hem daha yakın hem daha samimi geliyor. Ev reçellerinden turşulara, kurutulmuş sebzelerden ev yapımı tarhanaya, birçok şey. Bence bu dönem, insanlar, yemekten çok kahvaltı türlerine ve kahvaltı sunulan yerlere akın edecek. Çünkü bu tür yerlerde, her şey ev yapımı. Düşünün, öyle yerler var ki, bir taraftan ekmeğiniz tandırda pişiyor, diğer tarafta kümesteki tavuğun altından alınan yumurta, sofranıza sahanda ya da haşlama geliyor. Yani anlayacağınız, bu dönem, yöreselin dönemi olacak ve bunu değerlendirebilenlerin… Bu anlamda, Hatay ya da diğer kentlerde, coğrafi işaretlemeler konusunda, yöresel bağlamda ciddi bir artış olacağını düşünüyorum.”
-FIRSAT-
Konuyu ‘yöresel’ başlıkta alan bir diğer isim, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Kemal Avşar oldu. Avşar, yaptığı açıklamada, coğrafi işaret çalışmalarıyla beraber yerli tohum ve yöresel ürünlerin sayısının arttığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Tescil çalışmaları ve yöresel ürün sayısındaki artışın, salgın sonrası daha da fazlalaşmasını bekliyoruz. Salgın süreci sonrası, hayati şeylere daha çok önem verilecek. Kendi içimize dönmek zorundayız. Kendi bahçemize, kendi ahırımıza döneceğiz. Bu da karşımıza yerli tohum, geleneksel ve yöresel ürünleri çıkaracak. Çünkü bizim mutfağımızda ve bahçemizde bunlar var. En iyi bildiğimiz şeyi yapacağız. En iyi bildiğimiz şey ne? Bize atalarımızdan kalan miras.”
-GEÇMİŞ-
Bundan sonra, yöresel ürünlerin daha çok üretilmesi gerektiğini anlatan Avşar, küçük bir krizde dahi yerli ürünlerin alınıp tüketileceğini belirtti. Yerli üretimin önemine değinen Avşar, şunları kaydetti:
“Örneğin Ardahan Balı, Kars Kaşarı, Van Otlu Peyniri ve daha nicelerini alıp tüketeceğiz. Çünkü en iyi bildiğimiz şey bunlar. En iyi bildiğimize tekrar dönmek zorundayız. Atalarımıza teşekkür etmek ve şükran içinde olmalıyız ki, bu tohum ve bu üretim tekniklerini yüzyıllar sonrasına, yani bugüne kadar bize taşıyabildiler. Dolayısıyla, sıkıntıya düştüğümüz anda başımızı sokacağımız, yardımımıza koşacak olan şey, geçmişten bugünümüze getirdiğimiz yöresel ürünlerimiz olacaktır.”
-TANDIR-
Antakya özelinde duranların işaret ettiği en dikkati çeken yöresel üretimlerden biri, tandır ekmeği. Pandemi süreci ile beraber ekmeğini geleneksel yollarla, tandırda ya da evinde yapan kitlenin büyüklüğü, bundan sonraki tüketim tercihlerinin ne yönde ilerleyeceğine de işaret ediyor aslında, ki Malatya örneği de benzer bir durum arz ediyor. Odun ateşinde ve toprak tandırda yapılan, organik buğday unu, süt ve yağ karıştırılarak yapılan geleneksel Malatya Bilik Ekmeği, koronavirüs salgını nedeniyle insanların en fazla ilgi gösterdiği doğal ürünler arasında yer alıyor.
Konuya ilişkin düşüncelerini Antakya Gazetesi ile paylaşan okurlarımızın mesajları şöyle:
H.K. >> Salgın sürecince ekmeğimizi tandırda yaptık. Sadece biz de değil. Komşularımız da. Sonra kızım bana internette bir şey gösterdi. Bizim kendi yaptığımız tandır ekmeğini, vakumlamışlar, paket halinde online satıyorlar. Fiyatı ne bilmiyorum ama, insanlar, organik olana ve ev yapımı ürüne hiç olmadığı kadar ilgili. Bizim tandır ekmeği yaptığımız dönem, birçok kişi bana ‘para karşılığı tandır ekmeği yapmam’ için teklif getirdi, oradan biliyorum.
L.C. >> Uzun bir zamandır tartıştığımız, ama belediyelerin bir türlü gündemine bile girmeyen üretici pazarları, bence yeni dönemin talepleri arasında yerini alacak. Tarladan direkt pazara inecek ürünü talep eden arttıkça, mevcut pazarlara olan ilgi de azalacak. Çünkü ne yediğimiz domates domatese, ne salatalık salatalığa benziyor. Kimyasallarla daha güzel, estetik sebzeler, meyveler ürettiler belki ama, ne tat bıraktılar ne de sağlık. O yüzden, bu dönem, yöreselin dönemi olacak. Tabi bu rüzgarı yakalayabilen işletmelerin de… Tamer Yazar / AA