Dut yapraklarıyla beslenen ipek böcekleri, ilerleyen zamanlarda ağzından ip çıkarıp, kendini kozanın içine hapseder. İpek böcekleri, koza örme işlemlerini tamamladıktan sonra toplanarak, sıcak suyun içine atılır ve ardından, koza halindeki ipler özenle çekilir.
30.11.2017 tarihinde Hatay Büyükşehir Belediyesi tarafından tescil işlemi tamamlanan ipeğin üretiminde duranlar, Antakya’dan Defne ve Samandağ’a uzanan hatta sıralanan dükkânlarda, el emeği göz nuru ipekli ürünleri meraklıları ile buluşturmaya devam ediyor.
-REENKARNASYON-
Üretimin, yorucu, ama bir o kadar da keyif veren hikâyesinde duran isimlerden biri, Samandağ Kadın Derneği Başkanı Hülya Nehir olmuş, şunları dile getirmişti:
“Küçücük bir tırtıl olarak geliyor, 5 evreyi yaşadıktan sonra, kendi kozasını kendisi örmeye başlıyor. Onun içinden çıkan kelebekte de yeni tohumlar çıkıyor. Burada, yeniden dirilişin öyküsü var. Yeniden diriliş öyküsünün bütün aşamalarını, tek tek ve aşkla yaşıyoruz. Aslında bir reenkarnasyon yaşanıyor. İpek böceği, kendi reenkarnasyonunu gerçekleşiyor ve insanlığa da böylesi bir güzellik sunuyor. Tırtılın, kendini, kendi etrafında ördüğü alana hapsetmesi, ardından bir delik açarak ortaya çıkan kelebek, tohumlarını bırakarak bir sonsuzluk ortaya çıkarıyor.”
-DESTEK!-
Bugün hala Antakya, Defne ve Samandağ’da ahşap tezgâhlarda dokuması yapılan ipeklerin yolculuğu sadece Hatay’la da ibaret değil. Üretilenler, Türkiye’nin her yerinden bulduğu alıcılara, son yıllarda yurt dışını da ekledi. Ancak sektörün daha fazla desteğe ve bu geleneksel yorgun üretimin de yeni pazar alanlarına ve alıcılarına ihtiyacı var. Bu konuda, kent yöneticilerinden beklenense, sadece ‘övgü’ değil, ama destek de.
-NE OLMALI?-
Sektörün içinde olan bir üreticinin söyledikleri ise beklenene dair:
“Bu konuda inanılmaz bir üretim var. Kaliteli bir üretimden bahsediyoruz ama… Bu konuda kimsenin şüphesi yok zaten. Ancak üretmeniz ve çok iyi olmanız yetmiyor. Var olanın, sizi memnun eden, yöresel bir üretim başlığı yaratması da yetmiyor. Bu alandaki iş gücünün, geleneksel aile yapıları içinde kurumsallaşması oldukça zor, ama başaranlar da yok değil. Olması gereken, bu durumu daha da ileriye taşımak, belki de kent stratejisi içinde bu üretim gücünü omuzlamak! Bir dönem sizde okumuştum… İzmir, boyoz denen geleneksel hamur işini bugün dünyaya satıyor, ihracat değeri olarak sunuyor, hatta Migros raflarında tüketici ile buluşturuyor. Konu da bu! Bir şeye sahip olmak yetmemeli, ama onu hep bir adım ileriye taşımak için ne gerekiyorsa yapılmalı.” -Tamer Yazar-