Öğrenci birer Ruh olarak Dünya okuluna eğitime gönderilmeden önce 7 konuda İlahi sistem ile anlaşma yapıyor ve yaşamımız süresince bunlara uyacağımıza söz veriyoruz.
Allah’ın tekliğine, Evren kitabını Araştırma ve ilim yapmaya, Kur’an’ı anlamaya, Tek insan neslinin bir bireyi olduğumuza, Allah’ın tek dininin olduğuna, Olumsuz düşünüp buna uymamız için Şeytan’ın kışkırtmalarına uymayacağımıza ve Nefs derslerinden başarılı olacağımıza anlaşma yapıyoruz. Fakat beşer olarak doğduğumuz anda bu söz verişimizi unutuyoruz. Ancak konular bilinç altımızda devam ediyor.
Yaşamımız süresince içimizde başarılı olanların belirlenmesi amacıyla da her an sınavlara tabi tutuluyoruz.
Hucurat-13. Ey insanlar! Biz sizi erkek ile dişiden yarattık. Ve anlaşasınız, barış içinde yaşamayı öğrenesiniz diye /sizi sınamak amacıyla, çeşitli soylara ve kabilelere /toplumlara ayırdık. Allah’a göre en seçkininiz, O’na karşı takvası en fazla olanınızdır. Ve şüphesiz bu değerlendirmeyi en iyi yapacak olan Allah, her şeyi en iyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.
Kehf- Biz, öğrenci Ruhlardan kimlerin iman edip muhkem kurallarımıza uygun olumlu ameller gerçekleştireceğini, kimlerin de şımarıp yanlış yola sapacağını ayırt etmek için, Dünyayı aldatıcı bir cazibe /ziynet merkezi yapmışızdır.
Nahl-93’ncü ayete göre, Allah’ın insanları tek bir ümmet yaratmadığı ve insanların özgür iradeleri çerçevesinde aldıkları karar ile anlaşamayıp farklı gruplara ayrıştıkları belirtilmektedir.
Nahl-93. Eğer Allah dileseydi sizi aynı düzeyde ve tümü iman etmiş bir tek ümmet olarak yaratırdı. Fakat Allah, kendi özgür kararı ile yanlış yolda direneni, yanlışlığında bırakır ve karışmayıp sadece izler veya izletir. Allah ile yapılan anlaşmaya sadakat ve muhkem kurallara uygun olumlu ameller gerçekleştirme olan doğruya yönelmeye niyetlenene ise yol gösterir. Şüpheniz olmasın ki, sonunda da bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz.
Hucurat-10’ncu ayette, böylesi bir ayrışıp gruplaşmanın olmaması için Adalet Prensibinin önemsenmesine dikkat çekilmiştir.
Hucurat-10. Ve bütün müminler kardeş olduklarına göre de, kardeşleriniz arasında barışı adaletle sağlayın ve Allah’a karşı takva sahibi olun ki, merhamet edilesiniz.
Yine böylesi ayrışma ve gruplaşmaları karşılıklı yardımlaşarak aşmak gerektiğine vurgu yapılmıştır.
Maide-2. Daha önce, Mescid-i Haram‘ı ziyaretinize engel oldukları için, Mekke’deki müşriklere karşı beslediğiniz kininiz, sizi bir taşkınlığa, intikam almaya yol açmasın. Karşılık verecekseniz, muhkem kurallara uygun olumlu amelleriniz ve bunları uygulayamama korkusu içinde /takva sahibi oluşunuzla ve yardımlaşarak karşılık verin. Kötülük ve düşmanlıkta yardımlaşmayın /yarışmayın. Allah’a karşı takva içinde olun. Çünkü Allah‘ın böylelerine vereceği karşılık zaten çok şiddetli olacaktır.
Görüldüğü gibi gruplaşma ve ayrışmaların olmaması isteniyor ve bu yönde adalete ve karşılıklı yardımlaşmaya önem verilmektedir.
Ancak bu çabaların başarılı olması için, ilgili toplumun toplam puanının uygunluğu varsa mutlaka Allah’ın da desteklemesi gerektiğine dikkat çekilmiştir.
Enfal-63. Ve puan durumları uygun bulunduğu için Allah, onların kalplerini birbirine kaynaştırıp, güçlenmelerini de sağlamıştı. Halbuki Sen, yeryüzünde bulunan servetlerin ve malların hepsini harcasaydın bile, onların kalplerini bu şekilde kaynaştıramazdın. Ama onların kalplerini, Allah kolayca kaynaştırmıştı. Çünkü Allah, çok güçlüdür ve her şeye hâkimdir.
Bunun aksine bir toplumda genel olumsuz puanlılık daha fazla ise, bu topluma hak etmiş oldukları üzere azap edilmesi karşılığı olarak birbirlerine düşman şeklinde gruplaşmaları yönünde bir sonuca gitmeleri desteklendiğine En’am-65’nci ayette değinilmiştir.
En’am-65. Ey Peygamber! De ki: “Allah, gökten /üstünüzden ve yerden /ayaklarınızın altından doğal bir afetle size bir azap göndermeye yahut yine bir çeşit azap olarak sizleri birbirinize düşürüp, farklı görüşlü gruplara /fırkalara /mezheplere ayrıştırmaya gücü yetendir”. Bak, anlasınlar ve akıllarını kullanıp düşünsünler diye, ayetlerimizi nasıl ayrıntılı olarak açıklıyoruz.
Rum-32’nci ayete baktığımızda özellikle din temelli görüş ayrılıkları nedeniyle düşman gruplar oluşturmanın yanlışlığı vurgulanmıştır.
Rum-32. Ey insanlar! Sizden öncekilerden Allah’ın dinini kabul etmiş olanlar, ihtilafa düştükleri dini konulara dayanarak farklı dini gruplar /hizip /mezhep grupları oluşturdular. İşi de öyle bir hale vardırdılar ki, her bir grup sadece kendi görüşü ile sanki din onlarınmış gibi tavırlar takınmaya yöneldiler. Birbirlerini ötekileştirdiler /düşmalaştırdılar.
Hatta böylesi din temelli gruplaşmaları /mezhepleşmeleri yapmaması ve alet olmaması için Hz. Muhammed (asr) de ikaz edilmiştir.
Casiye-18. Ya Muhammed! Şimdi de, Sana bir yöntem /şeriat /yol /kurallar bildiriyoruz. Sen bizim Sana vahyettiklerimize uy ve bildirmekte olduğumuz muhkem farzbkural olan gerçekleri bilmeyen kişilerin arzularına uyup, daha öncekiler gibi farklılaşmalara /din temelli gruplaşmalara da sebep olma.
Yine Peygamberimize, böylesi din temelli gruplaşmaları /mezhepleşmeleri dert edinmemesi, karışmaması ve bu grupları kendi hallerine bırakması önerilmektedir.
Müminun-52. Ey insanlar! Gerçekte siz tek bir ümmet /tek bir insan neslisiniz….53. Fakat siz insanlar, Benim mesajlarımı /emirlerimi yorumlamada parçalanıp, çeşitli gruplar oluşturdunuz. Her hizip /grup kendi kabul ettiklerinizle /yorumlarınızla seviniyor ve diğerlerini red ediyorsunuz. 54. Ya Muhammed! Sen de böyle farklı yorumları gruplaştıranlarla karşılaşacaksın. O zaman hem bu gruplaşmaları kendine dert etme, hem de onlara karışma ve kendi hallerine bırak. 55. Hatta Biz onlara daha çok mal ve çocuklar vereceğiz ve onlar kendilerinin doğru yolda olduklarını sanacaklar. 56. Ve bu nimetlerin onların iyiliğine olduğunu /birer ödül olduğunu düşünecekler. Hayır, onlar gerçeğin farkında değiller.
Bakara-137’nci ayete göre Kur’an gerçeklerine Şirk koşmaksızın iman edilmemesi de din temelli gruplaşmaların oluşacağı belirtilmektedir.
Bakara-137. Eğer Sana karşı çıkmakta olan Yahudi ve Hıristiyanlar, sizin iman etmiş olduğunuz Kur’an gerçeklerine Allah’a şirk koşmaksızın iman ederlerse, kesinlikle doğru yolu bulmuş olurlar. Yok, böyle iman etmezler ve red ederlerse parçalanırlar ve şüphe batağına düşmüş olurlar. O takdirde, onlara karşı Allah’ın desteği Sana yeter. Çünkü Allah işitendir ve her şeyi bilendir.
Şur-13 ve Al-i İmran-19’ncu ayetlere ve farklı din temelli grupların benimsemiş olduğu yaklaşımları, yorumlarına ve kurallara baktığımızda, bunların muhkem /değişmez farz ana kurallar değil de Müteşabih /değişken özellikli kurallar olduklarını görmekteyiz (Mümtehine-53 ve 54’ncü ayetlere bakınız).
Şura-13. Ya Muhammed! Daha önce Nuh’a, İbrahim’e, Musa ve İsa’ya öğütlediğimiz dinin kurallarının aynısını, şimdi de Sana vahyediyoruz /bildiriyoruz. Onu, sizin için ilke /prensip haline şöyle getirdik ve “Dini dosdoğru ikame edin /muhkem hükümlere göre uygulayın, uydurduğunuz rivayetler veya farklı yorumlarınızla ayrılığa /fırkalaşmalara /hizipleşmelere düşmeyin” diyerek de uyarıda bulunduk. 14. Ne yazık ki, kendilerine kitap verilenler de, vahiy yolu ile kendilerine gerçek bilgiler geldiği halde, sırf aralarındaki kıskançlık ve çekişme yüzünden ayrılığa düştüler ve farklı gruplar oluşturdular.
Al-i İmran-19. Gerçek şu ki, Allah’ın kabul edip tüm peygamberler aracılığı ile gönderdiği tek din, şirk koşmadan tek ilah olarak Allah’a teslim olmak temelli din olan İslam’dır. Daha önce kitap verilmiş olanlar (Yahudiler ve Hıristiyanlar) kendilerine gerçeklerle ilgili bilgi geldikten sonra bile, hırs ve çekememezlikleri nedeniyle, bildirilen dini kuralları, farklı olan yorumlarına dayatarak farklı gruplara ayrıldılar ve farklı dini görüşler oluşturdular.
Din temelli gruplaşmalara yönelme uygulamasının Cin toplumunda olduğunu görmekteyiz.
Cin-11. “Gerçekten biz Cin’ler arasında salih ameller gerçekleştirenler var, bunun aşağısında olanlar da var. Dolayısıyla biz çeşitli tarikatlara /gruplara /yollar izleyenlere ayrılmış durumdayız”.
Gruplaşmaları uygulamakta ustalaşmış olsalar gerek, insan toplumlarında da birbirine düşman gruplaşmaları oluşturmada, hastalanmış Cin olan şeytanın önemli bir kışkırtıcı etkisinin olacağının bilinmesi gerekir.
Bakara-208. Ey şirk koşmadan tek Allah’a iman etmiş toplumlar! Hep beraber barış içinde olun. Sizi düşmanlarmış gibi birbirinize düşürmek için uğraşan şeytanın peşinden gitmeyin, çünkü sizin apaçık düşmanınız odur.
Nimetler ve sosyo-ekonomik imkânlar bakımından farklılıkların da birer sınav amaçlı olduğu belirtilmektedir.
Nahl-71. Şunu da bilin ki Allah, rızk bakımından sizi birbirinizden farklı kılmıştır. Ancak varlıklı durumda olanlar, çoğunlukla emirleri altında çalışanlara hak ettiklerini vermezler ve onları da nimetlerimizden kendi yararlandıkları gibi yararlandırmazlar, hatta onları perişan durumda bırakırlar. Böyle yapmakla, esirgedikleri nimet, Allah’ın nimeti olmuyor mu?
Birlik bilinci oluşturmak üzere yapılan toplantı ve aktivitelere Kur’an’da “SALAT” kelimesi kullanılmaktadır. Bu konuda açıklama 16 Ocak 2023 tarihli köşe yazımda bulunmaktadır.
Sağlıklı kalın.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE 7 KONUDA ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ” ve “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ”