Keşke, yıllar önce bu işe başlasaydım…
Çarşıda, pazarda tezgâhları süsleyen yeşil ve siyah zeytinlerin hasat zamanını kendi tarlasında ailesiyle beraber yaşayanlardan birindeyiz bugün. Hobi olarak başladığı zeytinciliği anlatan 56 yaşındaki İsmail Alvanoğlu, kendi emeğinin zeytinini sofrada tatmanın keyfini çıkartırken, bir şeyin altını özenle çizdi: “Hobi amacıyla başladım, ama keşke yıllar önce bu işe başlasaydım…”
Anlatılır ve denilir ki, zeytin, Nuh Tufanı’na dahi dayandı ve o gün bugün, insan için katık olmaya devam etti, barış sembolü ve sağlık iksiri oldu. Evet, bugünün sayfasında zeytin var. Zeytinin hikâyesini kendi yaşam öyküsüne katan, 56 yaşındaki İsmail Alvanoğlu var.
Kimi için emeklilik, ayağını uzatıp tembellik yapmanın en keyifli zaman dilimidir ama… 56 yaşındaki İsmail Alvanoğlu için bu hiç böyle olmamış. Doğa ile iç içe olmayı sevdiğinden belki, Hatay coğrafyasının en bereketli ürününde durmuş, bir zeytinlik satın almış, ki almakla da kalmamış, hasadını da kendisi ailesiyle beraber bizzat yapmış.
O zaman sorularımız gelsin ve zeytinin ‘tane ve yağ’ hikâyesinin ‘imece’ yolculuğu başlasın…
Bizler haber yaparken, “Zeytinyağının / Zeytinin Keyifli Yolcuğu” başlıklarını atarız genelde. Siz de kendi zeytinliğinizin hasadını geçtiğimiz günlerde bitirdiniz. Aslında bilmeyenler için de hatırlatalım… Emeklisiniz. Bir aşçı olarak da uzun yıllar gıda işinde çalıştınız. Bir zeytinlik alma fikri nasıl gelişti, diye sorsam…
Her zaman, huzurlu bir yer aramıştım. Zeytinlik olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi. Samandağ ilçesi Nahırlı Köyü’ne gittim. Oradaki arkadaşlara baktım… Herkes bahçesinde, tarlasında! Sanırım özendim. O zaman kendi kendime dedim ki, ‘neden olmasın!’ ‘Buralarda, satılık zeytin tarlası var mı?’ diye sordum ve kısmet oldu, istediğim gibi bir yeri alma fırsatım oldu.
3 dönüme yakın bir arazi… Şehirden uzak, doğa ile baş başa, huzur dolu. İlk adımı attım ve çiftçi olmaya karar verdim. Tabi burası ilk alındığında bugünkü gibi bakımlı bir yer değildi. 2 ay bunun için çalıştım ve bakımsız olan tarlayı adam akıllı temizledim. İki ayımı aldı, ama değdi.
Antakya ve Defne özelinde, Hatay coğrafyası, sanıyorum zeytini de zeytinyağını da sofrasından eksik etmiyor. Ancak zeytin de zor bir ürün, ki dendiği gibi aslında… “Zeytin ağacının verim vermesi için, ona çok iyi bakmanız ve ritmine saygı duyarak onunla sürekli ilgilenmeniz gerek.” Bu seneki hasat, sizi mutlu etti mi?
Çok şükür, iyi bir hasat aldım sayılır. Zeytinlik deyip de geçmemek gerekiyor ama! Onlar, ailenin bireyleri gibiler. Özene bezene baktım. Bugün iyi bir hasattan bahsedebiliyorsam, en çok da bundan.
Hobi amacıyla zeytin ve zeytinyağı çiftçiliğine başlayanlardan birisiniz siz de ama… Sanırım işin hasadını da imece usulü, tüm aile yaptınız. Bilmeyenler için sorarsam eğer… Sofraya gelen zeytin ve yağı için o yolculuk ne kadar yorucu geçiyor?
Evet, hobi amacıyla başladım ama… ‘Keşke yıllar önce bu işe başlasaydım’ dedirtti. Yorucu da olsa, sofraya gelen o tat, emin olun hiçbir şeyin yerini tutmuyor. Ailecek topladık zaten. Bütün ailem her aşamada yanımdaydı. Biri topladı, bir diğeri çırptı. Anlayacağınız, başından sonuna, herkes koşturdu. Yorucuydu, ama keyifliydi. Açıkça söylemek gerekirse, çok iyiydi. Yaşanması gereken bir huzur, diyebilirim.
Sanırım, toplamadan fabrikaya teslimine kadar tüm aşamalarda bulundunuz. Bu kadar emek verdiğiniz bir ürünü sofranızda da tüketiyorsunuz bugün. Merak ettiğim şey, bir gün bu tat, ‘ticari’ bir marka ya da değere dönüşür mü? Bu konuda bir hayaliniz ya da planlamanız var mı?
Şu an için herhangi bir planım yok. Şimdilik her şey güzel ve tamamen hobi olarak yaptığım bu işi çok seviyorum.
Samandağ yöresi, zeytincilik için özel bir tercih mi oldu?
Hayır, özel bir tercih olmadı açıkçası. Hatta kendi yöremizde olsaydı, beni daha fazla sevindirirdi. Yine de şu an sahip olduğum araziden de, elde ettiğim üründen de memnunum ve bu da uzak olan mesafeleri sıfırlayan bir keyif zaten.
Kaç dönüm bir araziden ve kaç ton üründen bahsediyoruz bu arada?
Üç dönüme yakın bir zeytinlikten, bir ton zeytin topladık. 254 kilo zeytin elde ettim.
Piyasada satılan zeytinyağlarını bir tüketici olarak biliyorsunuz. Bu zeytinliği almadan önce, siz de başka yerlerden ihtiyacınız olanı sağlıyordunuz. Peki, şu an sahip olduğunuz zeytini ve zeytinyağını değerlendirin desem, ‘sonuç, tüm yorgunluğumu unutturdu’ diyor musunuz?
Aynen ifade ettiğiniz gibi oldu. Aldığım sonuçla beraber, bütün yorgunluğu unuttum. Piyasadan aldığım yağları beğenmiyordum, ta ki bizim yağları tadıncaya kadar.
Son olarak… İşin her aşamasında duranlar ve yorgunluğunu da bilenler olarak, kendi emeğinizin zeytinini sofrada tatmak, zeytinyağını yemeklerde kullanmak nasıl hissettiriyor? Bu nasıl bir duygu?
Hayatta yaşamadığım bir duyguyu tattım. O kadar huzurlu ki, anlatılmaz, yaşanır.
Daha düne kadar yeşil zeytin yemezdim, ama şimdi her kahvaltıda yeşil zeytin tüketiyorum. Kendi tarlamdan, kendi hasadımdan, kendi emeğimden. Tavsiye ederim.
Teşekkürler…