Mesleğini geride bırakan biri konuşsun!
Antakya’da uzun yıllar bazı gazetelerde çalıştıktan sonra, yaşadığı sıkıntılar ve uğradığı haksızlıklar yüzünden mesleğini geride bırakıp başka bir işe giren, bu işin emekçilerinden biri anlattı, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün onda bıraktıklarını, ondan eksilttiklerini…
10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle, kutlama almayan bir Gazeteci kalmamıştır aramızda! Ancak, “kutlanacak neyimiz var?” diyen Gazetecilerin işaret ettiği veriler de onları fazlasıyla destekliyor. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Örgütü’nün 2021 yılı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi, bunlardan biri.
2021 endeksinde Türkiye, 2020’ye göre bir sıra yükselerek, 180 ülke arasında 153’üncü oldu. RSF Türkiye’nin verdiği bilgilere göre, son iki yıldır Türkiye’nin listede yükselmesinde, Türkiye’nin önünde yer alan ülkelerdeki şartların kötüleşmesi yanı sıra Türkiye’de reform düzenlemelerinin ardından gazetecilerin tahliye edilmesi ve geçmişe göre tutuklamaya değil, adli kontrole ağırlık verilmesi rol oynadı.
Türkiye, 2021 endeksinde, Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına karşı kitle gösterileri sırasında medya mensuplarına ağır baskılar uygulanan ve beş basamak birden gerileyen Belarus’un yerine yerleşmiş oldu. Endeksin ilk kez yayımlandığı 2002 yılında 99’uncu sırada yer alan Türkiye, 2016’da 151, 2017’de 155, 2018 ve 2019’da 157, 2020’de ise 154’üncü sırada gösterilmişti.
Raporda, Türkiye’nin, artık en fazla gazetecinin hapsedildiği ülke olmasa bile; hapsedilme riski, adli kontrole tabi tutulma veya pasaportun elinden alınması korkusunun her zaman bulunduğu vurgulanıyor.
-ELDEKİ Mİ?-
Türkiye karnesinden Antakya karnesine geçiş yaptığımızda da, elimizde çok da farklı bir tablo yok! Bu tabloyu en iyi anlatan ise genç bir Gazeteci! Antakya’da uzun yıllar bazı gazetelerde çalıştıktan sonra, yaşadığı sıkıntılar ve uğradığı haksızlıklar yüzünden mesleğini geride bırakıp başka bir işe giren, bu işin emekçilerinden biri! Onun, kendi sosyal medya hesabı üzerinden anlattıkları, anlatamadıklarının yanında, özet gibi…
İşte, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nün onda bıraktıkları, ondan eksilttikleri, en çok da beklentisi…
“Patronu tarafından asgari ücretin çok görülmediği… İŞKUR tarafından işe alınıp, ‘biz seninle bu kadara anlaştık, çektiğin paranın kalanı benim’ diyen patronların alaşağı olduğu… Verdiği parayı karşılıksız veriyormuş gibi, durmadan başına kalkılmadığı… Aldığı reklam ve yaptırdığı haberlerle cebini doldurup, sıra personele maaş vermeye gelince, fakir edebiyatı yapanların olmadığı… Basın mensuplarının sesi olmak yerine, patronlar kulübü şeklinde tavır takınmayan basın temsilciliklerinin olduğu bir 10 Ocak Gazeteciler Günü kutlamak dileğiyle; emeğinin peşinde olan, bir zamanlar aynı ortamı soluduğum bütün basın mensubu arkadaşlarımın gününü kutluyorum.”
Tamer Yazar