2 Nisanda “ Dünya Çocuk Kitapları Günü’nü kutladık.
1967 yılından bu yana, ülkemizde ve tüm dünyada, her yıl Hans Christian Andersen’in doğum günü olan 2 Nisan, “Dünya Çocuk Kitapları Günü” olarak kutlanmaktadır.
Bu yılki kutlamaların ev sahibi ABD, etkinliklerin “Kelimelerin müziği” mesajının himayesinde geçmesini kararlaştırdı.
Bu yıl, 2 Nisan’da, Zürih merkezli IBBY Uluslararası Çocuk Kitapları Kurulu, “Küçük Nobel Ödülü” olarak da adlandırılan Andersen Ödülü’nün sahibini açıkladı.
Ülkemizde 2 Nisan Dünya Çocuk Kitapları Günü birçok etkinlikle kutlandı. Bu etkinlikler arasında en sevilen çocuk kitaplarından alıntıları okuma maratonu, edebi yarışmalar ve çevrimiçi tiyatro gösterileri yer aldı.
Hans Christian Andersen (2 Nisan 1805 – 4 Ağustos 1875), Danimarkalı yazar ve şairdir.
Geleneksel masallardan yararlanarak yazdığı özgün masallar ile tüm dünyada tanınmıştır. UNESCO’nun dünya çeviri bibliyografyasına göre dünyanın eserleri en çok dile çevrilen sekizinci yazarıdır. Birçok ülkeyi gezmiş, masallar dışında yirmi kadar gezi kitabı, elliye yakın tiyatro oyunu, altı roman yazmıştır.
Hans Christian Andersen kendine özgü masal anlatma tarzı ile çocuk edebiyatına yenilik kazandırmış, Yazarın masallarının birçoğu Türkçe ‘ye de çevrilmiştir.
Üzülerek söylüyorum ki çocuklarımızın en büyük eksikliği, okuma alışkanlığı edinmemiş olmalarıdır. Oysa çocuklarda okuma alışkanlığı kazandırma ve dil gelişimini hızlandırmaya yardımcı olabilecek stratejiler mutlaka geliştirilmelidir.
Küçük yaşlarda, çocuklara özel zaman ayırarak, onun ilgi düzeyi ve yaşına uygun öykü, masal kitaplarını okuyarak okumanın temelleri atılmalıdır.
Kitap okuma, her insan için yaşamsal bir gereksinimdir. Eğer bir insan okuma alışkanlığı kazanamamışsa bunda hem aile hem de okul sorumludur. Evde anne-baba, okulda öğretmen bu konuda iyi örnek olamıyorsa, çocuk bu alışkanlığı nasıl kazanabilsin? “Görgülü kuşlar, gördüğünü işler” diye bir atasözümüz vardır. Kuşlar bile gördüğünü yapıyor. Annesi, babası, öğretmeni okumayan bir çocuk nasıl okusun ki? İlk adım örnek olmakla başlar. Eğitimde bir defa görmek, bin defa duymaktan üstündür.
Okumayla ilgili rakamlar açısından baktığımızda Batılı ülkelerle aramızda büyük bir uçurum olduğunu görürüz. Her ülkenin nüfus sayısının iki katı civarında kitaba karşılık bu oran bizde çok düşüktür.
“Çocuklar aynı kitabın defalarca okunmasına bayılırlar. Sıklıkla bizler sıkılınca öyküyü kısaltırız. Hemen bir uyarı gelir “atladın” diye. Burada çocuğumuzun bellek kapasitesi, bir işi sürdürme, kurallara uyma ve birlikte paylaşım gibi süreçleri kısa bir zaman dilimi içinde değerlendirmiş oluruz. Küçük çocuklara kitaplardan sevebilecekleri pasajlar okunarak, öyküler anlatılarak onların kitaba olan ilgisi artırılır. Öykü ve masalı yeterince okuduktan sonra çocukların sanki okuyormuş gibi anlatması sağlanabilir. Kitap okumadan önce resimlere bakılarak öyküler uydurulması hem hayal gücünü, hem de içerik analizi yapılmasını geliştirecektir.”
Böylece, çocuğun dünyası zenginleşecek, birlikte okunan kitap, ana-babayı çocukla birbirine yakınlaştıracak, iletişimi kolaylaştıracaktır.
Evde çocukların kolayca ulaşabileceği, farklı alanlarda kitapları içeren bir kitap köşesi mutlaka oluşturulmalıdır. Eğer biz anne babalar, televizyonun karşısından kalkamayıp, kitap okumuyorsak, çocuğumuzun da bir kitap kurdu olmasını beklememiz hayaldir. Televizyon ve bilgisayar karşısında geçen zaman makul düzeyde tutulmalıdır.
Sevgili anne babalar! Armağan listenizde kesin olarak kitap bulunsun. Çocuğunuzla birlikte alışverişe ya da gezmeye gittiğinizde, bir kitapçıya uğramayı ihmal etmeyin. Kitapçıları birlikte gezin. Bir kitabın ya da derginin seçilmesinde yol gösterici olun.
“Sonuç olarak, çocuklarda okuma alışkanlığı kazandırmada anne-baba ve yetişkinler iyi bir model olmalı, çocuğun ilgi alanlarını bilmeli, çocukla etkin bir işbirliği yapmalıdır. Çocuğa kitap okuma konusunda dayatma türü davranışlar yerine, onu desteklemek kitap okuma alışkanlığını kazandırılmasında çok daha etkili olacaktır. Birçok anne-baba çocuklarını kitapların gizemli dünyası içerisine sokarak, çocuklarının akademik, sosyal ve duygusal yönden gelişimlerine katkı sağlayabilecektir.”
Yaşam, okudukça anlam kazanır.