2024 Yılı

2024 yılına da girdik. İnsanlığa uğurlu olsun. Uğurlu olsun ya, iyi dilekte bulunmakla olmuyor. Dünyanın, ülkenin maddesel gerçekliği işlemeyi sürdürüyor. Türkiye olarak öyle bir durumdayız ki içler acısı. Gerisi boş söz. Gerisi aldatma. Söz değil gürültüdür. Bir ülkenin varlık koşulları ekonomi, sanayi, tarım, enerji, verimlilik, yenilik, hukuk, bilişimle doğrudan ilgilidir. Bu koşulları sağlamışsanız sözünüz dinlenir. […]

2024 yılına da girdik. İnsanlığa uğurlu olsun. Uğurlu olsun ya, iyi dilekte bulunmakla olmuyor. Dünyanın, ülkenin maddesel gerçekliği işlemeyi sürdürüyor.

Türkiye olarak öyle bir durumdayız ki içler acısı. Gerisi boş söz. Gerisi aldatma. Söz değil gürültüdür. Bir ülkenin varlık koşulları ekonomi, sanayi, tarım, enerji, verimlilik, yenilik, hukuk, bilişimle doğrudan ilgilidir. Bu koşulları sağlamışsanız sözünüz dinlenir. Halkınız gönence ulaşmışsa seçimini özgür yapar. Demokrasi ancak o zaman işler. Yerini bulur. Doğru kadrolar seçilir. ABD’li devlet adamı Henry Kissenger bu gerçeği açıkça, sözünü sakınmadan, giderek arsızca söylemiştir. Dinleyen kim? Bir halk bir şey yapmadan aldığı üç kuruşa ülkesine duyarsızlaşamaz. Hiçbir halkın buna hakkı yoktur. Yakın tarih hem dünyada hem Türkiye’de bu gerilimin yarattığı iç çatışmalarla doludur.

Konuya dönersek, borçlanma, sanayi, tarım, enerji alanlarında dışa bağımlılık Türkiye’yi mahvetmiş. Elde avuçta yok. Buna karşın kamu girişim ve işleri her türlü akılcı, ahlaksal, bilimsel çözümlemenin tersi bir yapıda bulunuyor. Daha doğrusu bu onyılların kökleşmiş denetimsizliği ağırlaşarak sürüyor.

Şu ilkeyi kimse unutmasın, göz ardı etmesin: Halklar, uluslar yok olmaz ama devletler için o denli güvence yoktur. Birileri ise böylesi bir çöküşten mutlaka sorumlu olur. Bunun kaçışı, kıvırtması söz konusu bile olamaz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimi her kesimden insanı özgür kılmıştır. Birtakım salakların şaklabanlığa, şarlatanlığa yeltenmesi gerçeği değiştirmez. Evet, birilerinin sivili toplum kuruluşu dediğinin aslı tarikattır, cemaattir. Casusluk örgütüdür. Atatürk ve cumhuriyeti her niyete yenecek muz değildir. Ona gerçek niteliği ve yapısıyla (tam bağımsızlık, laiklik, bilim, hukuk, kadın erkek eşitliği…) anlamış ve sahip çıkan büyük kitle vardır. Hesaba her zaman her adımda katmak zorundasınız ey çıkarcılar, din tefecileri.

2024 yılının belirleyici olayı yerel seçim olacak. Hatay ve on, on iki ilimizin yersarsıntısı sorununun yaralarının sarılması, yükün hafifletilmesi amacıyla yapılan iş var mıdır? Doğru düzdün bilgi verilsin. İnsanlar çamur içinde, kış koşullarında çadırlarda, konteynerlerdeler. Daha kaç yıl sürecek? Hükümet böylesi durumlar için var. Parayla iş yapacaksa bunun devlet yönetmekle ne ilgisi var?

Yerel seçim bu nedenle çok önemlidir. Birileri genel seçimi gözlere sokarak bir kesimi sandığa küstürmek istemektedir. Oysa yerel seçim kentimize sahip çıkmakla ilgilidir. Sandığa gideceksin ki yarın yakınmayasın, bir söz söylemeye hakkın olsun. Ayrıca şunun için de gerekli: İki yüz, üç yüz yıldır seçim hakkını kazanmış bir halk değiliz. Bu çok değerli cumhuriyet hakkını ne edip edip korumak, üzerine titremek zorundayız. Soğukkanlı olmayana ekmek yok.

Ekmek dedik de sıradan ekmek on lira. Biraz niteliklisini yiyecek olsan yirmi lira. Bu fiyatlarda kalacak mı? Ne gezer. Ekmek bir simge. Asgeri, asgari derken ücret 17.000 lira açıklandı. Onunu rahat kiraya düş. Gerisiyle özelleştirilmiş elektrik, özelleştirilmiş gaz. Özelleştirilmiş su öde. Kredi kartı öde. Kartı kartla öde. Öde de öde. Utanmadan hâlâ Atatürkçü takibindeler. Sidik yarışındalar. Bir yerden sonra gerçekten meczup olduklarına ikna olası geliyor insanın.

2024 yılına gerçek anlamıyla, eli yüzü düzgün sol olmadan giriyoruz.

“Hayırlara vesile” olacağını hiç sanmam!

Exit mobile version