Bilgi Kirliliği…

Dünyamızı esir alan corona virüs salgını ile yapılmakta olan mücadelede yeni bir aşamaya gelindiği medyaya yansıyan haberlerden öğrenilmiştir. Virüs ile mücadele edebilmek için gerekli olan aşının nihayet bulunduğu ve dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulamaya başlandığı yetkililer tarafından açıklanmıştır. İşte bu aşamada bir bilgi kirliliği de etrafta dolanmaya başladı. Ülke nüfusumuz 83 milyon dolayında olduğuna göre, bu […]

Dünyamızı esir alan corona virüs salgını ile yapılmakta olan mücadelede yeni bir aşamaya gelindiği medyaya yansıyan haberlerden öğrenilmiştir.

Virüs ile mücadele edebilmek için gerekli olan aşının nihayet bulunduğu ve dünyanın çeşitli ülkelerinde uygulamaya başlandığı yetkililer tarafından açıklanmıştır.

İşte bu aşamada bir bilgi kirliliği de etrafta dolanmaya başladı.
Ülke nüfusumuz 83 milyon dolayında olduğuna göre, bu virüs ile mücadele için gerekli aşının da en az nüfusumuz kadar olması gerekir.

Buna birde yapılacak olan aşının tekrarlanması zorunluluğu eklenince sayının bir misli daha artacağı anlaşılıyor.

Biz asgari bir aşı sayısı üzerinde bir rakam olması zorunluluğunu göz önünde tuttuğumuzda, en az 83 milyon doz civarında bir aşının kısa sürede tedarik edilmesi gerekirliliği kendini göstermektedir.

Dünya devletleri aşıyı bulan çeşitli firmalarla gereken anlaşmayı çoktan yaparak depo etmeye ve aşı uygulamasını yapmaya başladıkları halde bizde hala bir belirsizlik ortamı görünüyor.

Bir süre hangi aşının geleceği yolunda haberler etrafta dolaştı.

Daha sonra Çin aşısının geleceği müjdesi verildi.

Tıpkı papatya falına bakılır gibi bugün gelecek, yarın gelecek haberleri ile umut verilmeye başlandı.

Ancak papatyanın yaprakları o kadar çoktu ki bir türlü sonuca varılamadı. Nihayet geride bıraktığımız yılın son günlerinde aşı ülkemize gelebildi.

Gelen aşı ise üç milyon doz idi.

Aşının her insanda iki defa tekrarlanacağı göz önünde bulundurulursa bunun ancak bir milyon beş yüz bin kişiye yetebileceği anlaşılır.

Aşının gelmesine rağmen son incelemesi yapılmadığı için, bu inceleme safhasına geçildi. Şu ana kadar resmi bir açıklama yapılmadığına görede aşının eldeki miktarının öncelik sırasına göre hak edenlere resmen yapılmasına başlanamadığı kanısındayız.

Bu durumda herkeste büyük bir tedirginlik yaşanmaktadır.

İnsanlar ne olacak bizim halimiz, ne zaman bu virüs aşısı yeterli miktarda ülkemize gelecek ve yurttaşlara yapılmaya başlanacak sorularını yüksek sesle dillendirmeye ve cevaplarını aramaya başladılar.

Oysaki resmi ağızlardan yeterli ve inandırıcı bilgilerin açıklanması suretiyle toplumun aydınlatılması yoluna gidilmesi gerekir.

Bu yola gidildiği takdirde tereddütler ortadan kalkacak, umutsuzluk havası dağılmaya başlayacaktır.

Bu nedenle kamuoyunda çeşitli kaynaklar tarafından üretilen doğru veya yanlış haberler yerine, topluma güven veren ve kısa sürede gerçekleşeceği inancını sağlayacak olan aşı ile ilgili doğru haberler verilmeli ve bilgi kirliliğinin önüne geçilmelidir.

Bunun içinde neden Çin aşısının alındığı.

Kaç doz aşı üzerinde anlaşmaya varıldığı.

Bu aşı için ödenen paranın ne olduğu.

Neden sadece Çin aşısı ile yetinildiği, başka aşıları üreten firmalarla anlaşma yapılmadığı,

Özellikle Türk asıllı Dr. Özlem Türeci ve Uğur Şahin tarafından geliştirilen aşının alınması için gereken girişimlerin neden yapılmadığı veya girişimler yapılmış ise bunun sonucunun ne olduğu,

Net bir şekilde açıklanmalı ve kamuoyunun bilgilendirilmesi suretiyle virüs ile mücadelede oluşan tedirginliğin ve belirsizliğin giderilmesi yoluna gidilmelidir.

Bilinmelidir ki en kötü şey belirsizlik ve umutsuzluktur.

Bu gerçek göz önünde tutulmak suretiyle, gerekenlerin yapılmasını ve toplumun bilgi kirliliğinden kurtarılması için olumlu adımların atılmasını diliyor, istiyor ve bekliyoruz…

nabiinal@hotmail.com

Exit mobile version