İyi günler sevgili okuyucu.
23 Haziran Pazar günü aylardır devam eden büyük heyecanın finalini İstanbul’da, İstanbul’daki dostların arasında yaşamak için özel aracımla yola çıktım. Birkaç gün öncesinde İstanbul’da olduğumdan, Antakya’da içime attığım korkularımı, oradaki havayı görünce geride bırakıp rahatladım. Konuştuğum herkes ‘merak etmeyin, bu iş bitti’ diyordu. Ama hile hurda olur, bir kaos çıkar diye hep endişeliydik. İstanbullular ise çok rahatlardı. ‘Korkacak bir şey yok. Pazar günü bu iş bitecek’ diyordu.
31 Mart seçimleri öncesi İstanbul’da tüm billboardlar, Binali Yıldırım ve Tayyip Erdoğan’ın fotoğraflarıyla süslenmişti. Hiçbir yerde İmamoğlu’nun bir billboardunu ya da afişini göremiyordum. Üzülmüştüm. Bu kez tablo çok farklıydı. İmamoğlu, 31 Mart’ta kaptırdığı birçok billboarda yerleşmişti.
Her iki kişiden biri, “Her Şey Çok Güzel Olacak” deyip size gülümsüyordu. Pazar sabahı, İstanbul güneşli bir güne başladı. Birçok seçmen, oyunu kullanmaya erken gitti. Katılım ise % 84 oldu. Seçim günü, ne sokaklarda ne de sandıklarda bir kavga gürültü olmadı.
Sandıklar kapanıp sayım başladığında, sosyal medya bir anda coştu. Her yerden bilgi akıyor, ama TV kanalları seçim yasaklarından dolayı sonuç veremiyordu. Gelen ilk sonuçlarla birlikte zafer şarkıları söylenmeye başlandı. Dakikalar ilerliyor, fark büyüyor ve hatta tarihi bir sonuç alınacak gibi görünüyordu. Ve ekranlarda, Binali Yıldırım, İmamoğlu’nun kazandığını ve rakibini tebrik ettiğini açıkladı. Anadolu Ajansı, veri akışını sandıkların %95’i olarak açıkladığında, 800 bin oy farkı netleşmişti.
Ekrem İmamoğlu, ekranlara geldi ve teşekkür konuşması yaptı.
Artık zafer kazanan İstanbullular, bunu kutlamak için sokaklara çıkıyordu. Biz de Taksim’de buluştuk. Uzun zamandır bu denli büyük bir coşkuya tanıklık etmemiştim. Sokaklar, ‘Her Şey Güzel Olacak’ sloganlarıyla çınlıyordu. Bizlerce insan sarılıyor, dans ediyor, halay çekiyordu. Taksimdeki bir çok mekan müzik yayını yapıyor, marşlar çalınıyor, türküler söyleniyordu.
Bu coşku, İstanbul’un her yerinde yaşanıyordu. Kadıköy, Beşiktaş Beylikdüzü, Bakırköy kopmuştu. Caddelerde arabalar korna çalıyor, istisnasız herkes oynuyordu. Kazanmak ne güzel bir duygu idi. Yıllarca unutulmuş bir duygu.
Bu tabloda en çok hoşuma giden ise; Kürt, Türk, Çerkez, Laz, Alevi, Sunni, Gayri Müslüm, Ateist ve GBTİ’ler, kadınlar, çocuklar beyefendiler, kol kola, iç içe girmiş, harika bir Türkiye fotoğrafı veriyordu. Kocaman bir kardeşlik rüzgarı esmeye başlamıştı.
Ekrem İmamoğlu, halka yaptığı konuşmasında, herkesi yanındakine sarılmaya ve el ele tutuşmaya davet etti. Tablo harikaydı. Miting Beylikdüzü’ndeydi, ama bütün İstanbul el ele tutuştu. Türkiye’de yeni bir sayfanın açılmasına, tarihi bir güne tanıklık ediyordum. Çok mutluydum.
Ertesi gün yola çıktım ve döndüm.
Bugün ben de bir slogan buldum. Artık yeni bir seçime kadar bu sloganı kullanabiliriz.
Her Şey Daha Da Güzel Olacak.
İyi çalışmalar.