Expo Hatay 2021, kamuoyunun gündeminden düşmeyen, büyük merak konusu olan bir organizasyon. Ben de bu süreci merak ettiğimden, Antakya’daki alanı gezmek, çıkarımlarımı kaleme almak istedim. Öncelikle, bu talebimi kırmayarak bana yardımcı olan Hatay Büyükşehir Belediye başkanımız Sayın Lütfü Savaş’a, Expo Genel Sekreteri ve HBB Genel Sekreter Yardımcısı İhsan Çakar Bey’e ve ekibine çok teşekkür ederim.
Expo Neden Önemli?
Expo, Hatay’da iki bölgede yapılacak. Bir bölge Antakya’da, yaklaşık 220 dönüm üzerinde. Diğeri ise İskenderun-Arsuz bölgesinin tam ortasında, yaklaşık 100 dönümlük bir alanda. Bir şehirde, iki ayrıda bölgede! Bu, bir ilk olacakmış.
Antakya Expo alanı daha çok botanik, İskenderun ise Gastronomi üzerine olacak. Antakya’daki alanda seralar, endemik bitkiler, HBB Gastronomi Evi Şubesi, Defne Uğur Mumcu’daki battı-çıktıda bulunan tarihi eserler, şehre özgü el sanatlarının icra edildiği dükkanlar, gıda konseptli tematik çocuk köyü, gastronomi köyü, 5.000 kişilik amfi tiyatro, fuar alanı, çeşitli STKların ve kooperatiflerin stantları yer alacak. Böyle bir konsept düşünülmüş.
İskenderun Expo alanında da gastronomi ağırlıklı, dünya mutfaklarının ağırlık yer aldığı bir alan olarak tasarlanmış.
Her iki alana da büyük bir yatırım yapılıyor. Antalya Expo gibi çöp olmuş, milli servetin heba olduğu bir proje ortada. Bundan ötürü, ‘sonu Antalya gibi olmasın’ diye büyük bir çaba mevcut. Bu alanlar, sonrasında bu şehre kalacak. Buraların, mümkün olduğunca sürdürülebilir olması gerekmekte. Aksi halde kimsenin istemeyeceği, sonu Antalya gibi olabilecek bir durum söz konusu. Bundan ötürü Expo çok önemli.
Olumlu Noktalar
Öncelikle Expo yönetim kademesinde bir değişiklik yapıldı. Önceki koordinatör Ömer Faruk Çelebi istifa etti, yerine HBB Genel Sekreter yardımcısı İhsan Çakar bey getirildi. İhsan Bey, sahayı ve Hatay’ın sorunlarını çok iyi bilen, genç, uygulamaya ve bürokrasiye çok hakim biri. Ayrıca vizyoner bir bürokrat. Ömer Faruk Bey ile tanışmamıştım, fakat kendilerinin de çok bilgili biri olduğunu duymuştum. Fakat İhsan Bey gibi sahayı iyi bilen bir bürokrat, sürece hız katmakta. Bunu, olumlu bir adım olarak görüyorum.
Tarihi eserlerin açık alanda sergilenmesi fikri çok hoşuma gitti. Bu toprakların tarihi, kültürel zenginliğinin farkında değiliz. Belki bu farkındalığımız, bu adımlarla biraz daha artacaktır. Roma’yı gezerken, sokakların tarihi eserlerle olduğunu görünce çok etkilenmiştim. Şehir, adeta açık hava müzesi gibiydi. Antakya’ya da bu vizyonu katmalıyız. Saray Caddesi’nde bulunan su kemerine çöplerin atıldığı değil, bu eserlerin göz bebeği gibi sergilendiği ve korunduğu bir şehir olmalıyız.
Benim en çok önem verdiğim konulardan biri de, şehir merkezlerindeki parklar ve yeşil alanlar. Bir şehir merkezindeki parklar ve yeşil alanlar, o şehrin kalitesini gösterir. Bunun örnekleri Paris, Londra, Barcelona, New York gibi büyükşehirlerde mevcuttur. Bilhassa Antakya alanı, doğru uygulama olursa, insanların sabah akşam portatif sandalyelerini ve kahve mataralarını alıp, o bölgede vakit geçirebilecekleri bir yer olabilir. Pandemide bu örnekler oldukça arttı. Mesela, geçtiğimiz aylar -kapanma döneminde- Mersin’e gittiğimde, sahil şeridinin boydan boya insanlarla dolduğunu görünce çok şaşırmıştım ve bu fotoğraf hoşuma da gitmişti. Antakya’da benzer fotoğrafları gördük.
Aslında tek tek bakıldığında, tüm projeler hoş ve etkileyici. Buralar, turizm destinasyon alanı olarak tasarlanıyor ve buna göre adımlar atılıyor. Bu bakış açısı gayet yerinde.
Olumsuz Noktalar
Öncelikle gördüğüm, -Antakya alanı için- hala önemli inşaat işlemlerinin devam ettiği ve daha bir kısım yerlerde ince işlere girişilemediği. Bu beni endişelendirdi, acaba yetişir mi soruları aklıma geldi.
En büyük ve en sık duyduğum eleştiri ise, “bu yatırım keşke altyapı ve üstyapı, kanalizasyon ve asfalt gibi hizmetlere harcansaydı” yorumudur. Bu eleştiriye, HBB yöneticileri, “Bu bir fırsattı, risk aldık! Bu fırsatı doğru değerlendirirsek, Expo’nun büyük kazançlarını göreceğiz” cevabını vermekteler. Orta ve uzun vadede bu iki görüşün hangisinin haklı olduğu ortaya çıkacaktır.
Antakya alanında büyük bir inşaat işlemi yapılmış. Büyük bir masraf. Çok yüksek istinat duvarları var, eğimli arazi olmasından ötürü. Riskli bir yatırım olarak hissettim, “ya başarısız olursa, bu kadar paraya yazık olur” soruları aklımda dolaştı.
Planlanan projeler ve faaliyet alanları çok geniş. Çok büyük ve yetenekli bir insan kaynağı gerekli. Bu süreç de zorlu olacaktır. İşi öğrenmek, uygulamak epey vakit alabilecektir. Liyakate her zamankinden daha çok önem verilmeli burada.
Antakya alanında, her fırsatta ifade ediyorum, mutlaka 2-3 tenis kortu ve minik bir kafe olmalıydı. Tenis oynayan kitle, orada ailesiyle ve dostlarıyla -Adana Mersin’deki tesislerdeki gibi- 4-5 saat vakit geçirebilir, oradaki ekosisteme dahil olup o bölgeye katkı verirdi. Fakat maalesef böyle bir adım atılmamış. Basketbol, minyatür kale futbol gibi sahalar da eklenebilirdi. Büyük alan, bunların yer almamasından ötürü biraz hoyrat kullanılmış sanki. Spor sevdalısı Başkanımız Sayın Lütfü Savaş, bu konuyu nasıl es geçti hala şaşkınım doğrusu. Bu fikri kendilerine ilettiğimde müspet yaklaştı, fakat bildiğim kadarıyla bir adım atılmadı.
Fuar alanı planlanmış, fakat yanlış anlamadıysam, henüz inşaatı başlamamış yahut tamamlanmamış. Bu da bir eksiktir.
Expo nedir, neler yapılacak, bunları, iletişim ekibinin daha sade ve öz bir şekilde halka aktarması gerekiyor. Hatay Expo’nun Twitter hesabında, ziyaretlerden çok bilgilendirici mesajlar paylaşılmalı, tanıtım ve destek konularına ağırlık verilmeli.
Değerlendirmem
Konunun, kendime olumlu ve olumsuz gördüğüm noktalarını kaleme aldım. Her şeyden önce bu milli bir konu. Çünkü buraya önemli bir milli servet yatırılmakta. Bu yatırım, kazanca dönüşmeli, yurttaşların yaşam kalitesini artıracak bir alana evrilmeli. Bu alan, Antalya gibi çöp olmamalı. Şahsen bu konuda, bir nebze olsa tanıma fırsatı
Önerim, bir vites daha artırılmalı, şehrin tüm dinamikleri bu konuya odaklanmalı. Tüm kavgalar ve siyasi çekişmeler bir kenara itilmeli, Hatay, bir birlik olarak bu işten alının akıyla ayrılmalı.
Böyle bir birliktelik olursa, inanıyorum, Hatay’ın kronik sorunları da çok daha hızlı şekilde çözülebilecek, şehrin siyasi dinamikleri vatandaşa hizmet yarışına girerek bu şehir milyonlarca turisti ağırlayacak bir kent haline gelebilecektir.
Turizm var, gastronomi var, kültür var, tarih var. Kısacası Hatay’ın eşi benzeri yok. Tek ihtiyaç, birlik olup hedefe odaklanmak. Buna inancımı koruyorum.
bekir.atahan@atahanhukuk.com