24 Haziran “son sandık” olabilir!

Buna Göre Oy Verin Bütün yaşanan baskı ve tutuklamalara rağmen, asla boyun eğmeyen ve umut dağıtan tek muhalefet partisinin HDP olduğunu söyleyen HDP Hatay Milletvekili Adayı Hülya Kavuk, 25 Haziran’a işaret ederken de uyarmayı ihmal etmedi… “Bu sandık, önümüze konulan ve seçme şansı verilen son sandık olabilir.Halkımızdan, bu duyarlılıkla oy kullanmasını ve HDP’ye güç katmasını […]

Buna Göre Oy Verin

Bütün yaşanan baskı ve tutuklamalara rağmen, asla boyun eğmeyen ve umut dağıtan tek muhalefet partisinin HDP olduğunu söyleyen HDP Hatay Milletvekili Adayı Hülya Kavuk, 25 Haziran’a işaret ederken de uyarmayı ihmal etmedi… “Bu sandık, önümüze konulan ve seçme şansı verilen son sandık olabilir.Halkımızdan, bu duyarlılıkla oy kullanmasını ve HDP’ye güç katmasını temenni ediyorum.”

25 Haziran itibariyle başlayacak yeni dönemdeki siyasi güç dengelerinin şekillenmesi adına, 24 Haziran’da yapılacak parlamento seçiminde HDP’nin alacağı oy miktarı da, barajı aşıp aşamayacağı sorusu da çok önemli! Doğu ve Güneydoğu’da, geleneksel olarak AK Parti’ye yönelen muhafazakâr Kürt seçmenlerin tutumunu da göz ardı etmemek gerek tabi… Peki ya Hatay!
İşte tam da bu noktada, HDP’nin Hatay Milletvekili Aday Listesi’nin ikinci sırasında yer alan isimle, Hülya Kavuk ile konuştuk. Kiminin “24 Haziran panik seçimleri” diye tabir ettiği sandık gününe 27 gün kalmışken, biriken sorularımızı Sayın Kavuk’a yönelttik.
En çok da, 25 Haziran Türkiye’si adına biriken beklentileri… 24 Haziran’a koşar adıma giden Türkiye’yi… HDP’nin Türkiye siyasetine eklediklerini… İttifakları… Algı operasyonlarını… Siyaset kavgalarını… KHK’lar ile şekillenen yaşamların vereceği kararı…

Başlayalım mı?

24 Haziran’a ‘damlayan’ Türkiye tablosundan mutsuz olanların 25 Haziran Türkiye’sine umutlarını katma adına ellerinde önemli bir fırsatı var, ki o fırsat, seçim sandıkları! “HDP, bu umudun neresinde duruyor” ile başlayalım mı? Türkiye halklarının HDP çatısı altındaki birlikteliği bu umuda ne katıyor?
.
16 yıllık AKP iktidarı bu ülkede yaşayan bütün halkları ötekileştirerek ve birbirine karşı kışkırtarak, daha da yoksullaştırarak varlığını koruma politikası güttü. HDP ise, kuruluş mantalitesi gereği, halkların eşit ve özgür ortak yaşamını örgütlemek, emeğin ve emekçinin haklarını korumak, kadınların eşitlik mücadelesinin yanında olmak, şiddet dilinden barış diline geçişi sağlamak sorumluluğu ile varlığını sürdürüyor. Bütün yaşanan baskı ve tutuklamalara rağmen, asla boyun eğmeyen ve umut dağıtan tek muhalefet partisi… Ve inanıyoruz ki, güneş elbet doğacak…

Barış Atay Mengüllüoğlu, Hülya Kavuk, Kerem Nalbant, Fatma Özdemir, Çetin Sakallı, Kadriye Turhan, Yılmaz Bayram, Delile Yeral Daplan, Mithat Mirioğlu, Naim Özbek, Paraşin Gümüş… Partilerin Hatay’daki aday listelerine dair tartışmaları, çatlakları ve hatta kavgaları dahi daha bitmemişken, HDP’de durum nasıl? Liste’nin ikinci sırasında yer alan biri olarak, ‘herkes memnun’ diyor musunuz?

HDP’de aday adayı başvurusu yapan bütün arkadaşlarımız başvuru yaparken, Partiye, 1’den 11’e kadar dilediği sıralama içinde görev alacaklarını ve 1. sıraymış gibi çalışacaklarını deklare etmiştir. Liste açıklandığında tabi ki küçük şaşkınlıklar yaşadık. Çünkü Barış Atay herkes için sürpriz bir isimdi. Ama aynı zamanda halkta heyecan yaratacak bir gelişmeydi. Ve bizler, HDP’nin bireysel çıkarlar nezdinde karar almayacağını bilenler olarak, listeleri tartışmama kararlılığıyla, sokakta son güne kadar, omuz omuza ve umut dolu bir çalışmayı önümüze koyduk.

Diğer Partilerde kadınlar için ‘pozitif ayrımcılık’ bağlamında ‘ayrıcalık’ yaratma çabası göze çarparken, HDP, 24 Haziran listelerindeki kadın aday kalabalığı ile ‘buradayım’ dedi adeta… Türkiye’deki kadın hikâyelerinin “sıkıntılı” ve “trajik” durumuna çare bulmanın da bir mesajı mı, bu ‘sahip’ çıkış?

“HDP, bir kadın partisidir” diyoruz ya. Bu, söylemden ibaret değil. Kurulduğundan bu yana eşit temsiliyeti her kurulunda mümkün oldukça uygulayan, kadın mücadelesini önceleyen bir Partiyiz. Bu ülkede, sermaye partilerinin tamamı erk zihniyetle yönetiliyor ve maalesef, kadınlar, seçimlerde sadece hamallık yaparak görev alıyor. Eşit temsiliyet ve cins bilinci olan kadınlar HDP’de asla ikincilleştirilemez. Biz kadınlar, hayatımızın her alanında kavgamızı verirken, siyasette de yol arkadaşlarımıza karşı aynı mücadeleyi veriyoruz. Ve inanıyoruz ki, biz kadınlar, bizi yok sayan iktidara karşı verdiğimiz savaşı HDP çatısı altında kazanacağız.

Akademisyenler, engelliler, sanatçılar, KHK mağdurları ve daha fazlası… HDP aday listelerinin Meclis’e taşıma gayretinde olduğu isimler, Türkiye coğrafyasının ‘hak’ ve ‘hukuk’ mücadelesinin de bir karşılığı galiba. Buna dair konuşacak olursak, 25 Haziran’a taşımak istediğiniz o ‘hak’ ve ‘hukuk’ tablosu için kısaca ne söylemek istersiniz?

Bu ülkede maalesef ki 15 Temmuz darbe girişiminden bu yana iktidara muhalif olan herkes “ terörist” diye lanse edilmeye başlandı. Barış istemek suç oldu. Basın özgürlüğü ve tarafsız yayın yapmak suç… Hatta birçok emekçi işinden edilerek, açlıkla terbiye edilmeye çalışıldı. Biz, Halkların Demokratik Partisi olarak, aslında bu dönem iktidar tarafından yok sayılan, ötekileştirilen, yoksullaştırılan bütün kesimleri kucaklayan bir Parti konumuna geldik. Gerçi hep böyleydik ama, bu dönem neredeyse bütün sol ve sosyalist güçlerin desteği ile daha da güçlüyüz.

Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’nin ortak adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı Yalova Milletvekili Muharrem İnce, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek… Cumhurbaşkanlığı için öne çıkan bu isimler arasında yer alan Halkların Demokratik Partisi’nin adayı Selahattin Demirtaş adına “bu yüzden Demirtaş” diyebileceğiniz ne var?

Hatırlarsanız, geçtiğimiz hafta Doğu Perinçek bir basın açıklaması yaparak “eğer seçilirsem ilk işim HDP’yi kapatmak olur” dedi. Buna istinaden, birkaç gün önce Selahattin Başkan, “Ben seçilirsem Vatan Partisi’ni kapattırmayacağım. Partiniz dahil, bütün partilerin hazineden adil bir yardım almasını sağlayacağım” şeklinde bir cevap verdi. Sanırım başlı başına bu cevap bile ona oy vermemizi hak ettiğini gösteriyor. Çünkü bu ülkenin ihtiyacı olan şey, tarafsız ve halkçı bir cumhurbaşkanıdır.

Herkesin seçim telaşı içinde olduğu bir dönemde, tedirgin olunan tek bir şey var! Sandık güvenliği… Türkiye’deki seçimlerin bu anlamda verdiği mesaj korkutucu değil mi? Peki, buna hazırlıklı mısınız?

Tabi ki korkutucu. Ama bizler bu tabloya alıştırıldık maalesef. Sandık güvenliği, bütün muhalefetin ortak hareket edeceği tek alan galiba. Ve biz, seçmenlerimizle birlikte oylarımızı korumak adına sandık başlarında olacağız.

CHP, İyi Parti, Demokrat Parti ve Saadet Partisi ile oluşan ittifakın dışında kalan bir HDP noktasında dururken, hele ki diğer partiler için yüzde 10’luk baraj sıkıntısının sıfırlandığı bir durumu yaşıyorken, sizde durum ne diye sorsam… Baraj, korkutuyor mu?
.
Baraj tabi ki önemli bir mesele bizim için. Bizim dışımızda baraj sorunu olan Parti yok. Dolayısıyla Hatay halkından bu duyarlılıkla oy kullanmasını talep ediyoruz. Çünkü biz barajı geçemezsek, AKP Meclis’te çoğunluğu elde ediyor, hem de bizim hakkımız olan 70 küsur vekili bizden alarak… Dolayısıyla, halkların desteğine çok ihtiyacımız var ve bu desteğin geleceğine inancımız da tam.

Herkesin merak ettiği şey oldukça net aslında… CHP, her zamanki gibi HDP’ye uzak kaldı ve olası bir ittifak için çok da uğraşmadı! Bu durum, Ankara hakimlerinin HDP üzerinden yürüttüğü algı operasyonlarının bir sonucu mu? CHP, “bu algıdan ürktü ve geride durdu” demek yanlış olur mu?

Kesinlikle yanlış değil, doğru bir tespit. Ama CHP’nin bu tavrı aynı zamanda solun HDP etrafında birleşmesini de sağladı ve umudu büyütmemize vesile oldu.

Oldukça coşkulu başlayan bir Barış Süreci’nin yerini yeniden “siyaseten çatışmalı” bir ortama bıraktığı bir ülke coğrafyasında, “Kürt seçmenin AKP’ye olan tavrı 25 Haziran’ı da şekillendirecek” desek yanlış olur mu? Peki, HDP, Kürt seçmenden beklentisinde mevcut ağırlığı toparlayabilecek mi? Bu konuda bir sıkıntı var mı?

AKP’nin geçtiğimiz yıl Kürt illerindeki sokağa çıkma yasakları sürecinde yaşattıkları ve Afrin göz önüne alınırsa, Kürtler, 24 Haziran’da AKP’ye gereken cevabı verecekler. Hiçbir sıkıntı yok.

Türkiye siyaseti, seçimler başlığında bir ilki yaşıyor… İttifaklar, bu seçimin belirleyici aktörü konumunda! ‘Cumhur İttifakı’ karşısında kurulan ‘Millet İttifakı’nda HDP’nin olmaması bu anlamda çok tartışıldı! Peki, ittifaklar dışında kalan bir HDP için bu durum avantaj mı?

Biz, bütün muhalefetin ortak bir blok oluşturarak iktidara karşı mücadele vermesini en çok isteyen Parti olduk, bunu biliyorsunuz. Aylarca çağrı yaptık. Ama maalesef karşımızda iki sağ blok oluştu. Ve biz, tek sol blok olarak yolumuza devam ediyoruz. Türkiye ezilenlerini ve solunu birleştirmesi itibarı ile avantaja dönüşen bir durum söz konusu…

Pervin Buldan’ın bir ifadesi var… “Türkiye halkları, demokrasi güçleri ve Kürt halkı bunun kararını vermeli, çünkü bizim baraj altı kalmamız ile AKP’nin mecliste yüksek temsil gücüne sahip olacağı bir dönem başlayacaktır.” Oluşabilecek böylesi bir Meclis noktasındaki tespite eklemek istediğiniz bir şey var mı?

AKP’nin Meclis’te çoğunluğu elde etmesi demek, ikinci tura güçlü girmesi demek. Ve halkların başına bir “ tek adam” diktasını oturtmak demek. Biz buna asla izin vermeyeceğiz!

Son olarak… Uzun yıllardır siyasetin ve özgürlük mücadelesinin içinde olmuş birisiniz. 25 Haziran Türkiye’si için sandığa gidecek seçmene ne söylemek istersiniz?

Bu sandık, önümüze konulan ve seçme şansı verilen son sandık olabilir. Halkımızdan, bu duyarlılıkla oy kullanmasını ve HDP’ye güç katmasını temenni ediyorum.

Cevaplar için teşekkürler

Röportaj / Tamer Yazar

Exit mobile version