Göçün Fıtratında Geri dönüş pek yoktur!

“Suriye’de 5 milyon konutun iki buçuk milyonu yıkılmış durumda. Hastanesi, okulu, alt yapısı her şeyi yıkılmış durumda. Hani kendi can güvenliğinizi kenara bıraktığınızda bile, bir de isteyeceğiniz hizmetler var… Çocuğunuzu okula göndermek isteyeceksiniz, hasta olduğunuzda hastaneye gitmek isteyeceksiniz. Bütün bunları sağlamanız da çok zor! Hele Türkiye’ye gelenler açısından, gerçekten çok perişanlık yaşanan yerler” diyen Prof. […]

“Suriye’de 5 milyon konutun iki buçuk milyonu yıkılmış durumda. Hastanesi, okulu, alt yapısı her şeyi yıkılmış durumda. Hani kendi can güvenliğinizi kenara bıraktığınızda bile, bir de isteyeceğiniz hizmetler var… Çocuğunuzu okula göndermek isteyeceksiniz, hasta olduğunuzda hastaneye gitmek isteyeceksiniz. Bütün bunları sağlamanız da çok zor! Hele Türkiye’ye gelenler açısından, gerçekten çok perişanlık yaşanan yerler” diyen Prof. Dr. Murat Erdoğan “geri dönüşler” konusundaki tespiti oldukça net…

Hatay (436.472 sığınmacı), İstanbul (530.234 sığınmacı) ve Gaziantep (455.702 sığınmacı) illerinin ardından, Türkiye’de en fazla Suriyeli sığınmacıya sahip şehir konumunda. Kimi illerde bu kalabalıklar, mevcut nüfusun da üzerinde. Yerel yönetimler ise oluşan yükten ve bu yükün Ankara tarafından paylaşılmamasından şikayetçi. Hatay Büyükşehir Belediyesi, bu yöndeki şikayetlerini en üst perdeden dile getiren yerel yönetimlerden bir tanesi.
Eldeki tablonun “geri dönüş” tartışmalarında, Ankara, bu yöndeki çalışmalarını Suriye’de güvenli bölgeler yaratarak sürdürse de, BM’den gelen son veriler bu durumu desteklemiyor. Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Araştırma Komisyonu, silahlı çatışmaların başlamasından on yıl sonra bile, Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü için hala güvenli bir ortam oluşmadığını kaydetti.
Suriye’deki genel durumun son derece umutsuz olduğunu belirten komisyon, ülkede bazı yerlerde devam eden çatışmaları, çöküş yaşayan ekonomiyi, kuruyan akarsuları ve IŞİD militanlarının artan saldırılarını bu duruma gerekçe gösterdi.
Komisyon Başkanı Paulo Pinheiro, hazırladıkları 24’üncü raporda, “On yıl sonra, çatışmanın tarafları, savaş suçları ve insanlık suçları işlemeye, Suriye halkının temel insan haklarını ihlal etmeye devam ediyor” ifadelerine yer verdi. Pinheiro, “Suriyeli sivillere yönelik savaş sürüyor. Savaş yorgunu bu ülkede sivillerin güvenli bir sığınak bulmaları çok zor” dedi.
BM Suriye Araştırma Komisyonu raporu, Suriye hükümet güçlerinin, keyfi gözaltılara ve hücre hapsi uygulamasına devam ettiği ayrıntısına da yer veriyor. Yapılan basın açıklamasında, “Komisyon, gözaltındakilere sadece işkence ve cinsel şiddet uygulandığını belgelemekle kalmadı, aynı zamanda, gözaltında ölenler ve kaybolanlar olduğunu da belgeledi” ifadeleri kullanıldı.
Savaş, dünyanın en büyük mülteci krizine neden oldu. Suriye’nin komşuları 5 milyon 600 bin, Avrupa ülkeleriyse 1 milyon Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapıyor. Bazı ülkelerdeki Suriyeli mültecilerse, memleketlerine geri dönmeleri baskısıyla karşı karşıya kalıyor.
-GÖÇ DALGASI!-
Suriye’nin kuzeyinde, Hatay’a komşu sınır ötesi bölgelerde yer yer Şam Yönetimi’ne bağlı askeri birliklerin hareketliliği ise olası bir ‘göç dalgası’ başlığında korkutuyor. Hatırlanacağı gibi konu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın son Hatay ziyaretinde de gündeme gelmiş, buna dair açıklamalar yapılmıştı.
-DÖNERLER Mİ?-
Bu soruya cevabı verebilecek isimlerden biri, Suriye’den Türkiye’ye yönelik yaşanan göçün birçok evresine eklediği rapor ve araştırmalarla duruma dikkat çeken de bir isim, Prof. Dr. Murat Erdoğan.
“Göçün fıtratında geri dönüş pek yoktur” tespitini yapan ve bu tabloyla ilgili VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Murat Erdoğan’a göre, Türkiye’de sıkıntıları olsa da, kendilerine yeni hayat kurmuş Suriyelilerin ülkelerine gönüllü geri dönmelerini beklemek olası değil.
Hatay’da da sık sık belediye yönetimlerince ve Ankara’da muhalefet partilerince “zorunlu geri gönderme seçeneği” gündeme getirilmekle birlikte, sıkıntılarına rağmen, Türkiye’nin yine de Suriyeliler ile birlikte yaşamayı başardığına dikkat çeken Erdoğan, ancak yeni göçmen kitleleri için Türkiye’nin tek başına bırakılmaması gerektiğini de vurguladı.
-KALICILIK!-
İltica ve Göç Araştırmaları Derneği (İGAM) Başkan Yardımcısı olarak, göçmenleri ve yaşam koşullarını yakından izleyen, Türk – Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi olarak göç politikaları üzerine çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Murat Erdoğan, “Saha araştırmaları itibariyle, mülteciler ülkelerine geri dönmeyi düşünüyorlar mı?” sorusuna ise şu cevabı verdi:
“Şimdi her şeyin fıtratı dediğimiz özü, içeriği vardır. Göçün de fıtratında kalıcılık var. İnsanlar, bir ülkeye gittikten, sınırı geçtikten sonra, yeni bir yaşam kurduklarından dolayı artık kolay kolay geriye dönemiyorlar. Dönecekleri yer iyi olsa bile, kolay kolay dönemiyorlar. Biz, bunun tecrübesini Avrupa’da, Almanya’daki Türkler üzerinden de edindik. Dolayısıyla, Türkiye’de bulunan yabancıların, özellikle mültecilerin, düzensiz göçmenlerin, Türkiye’ye geldikten sonra kendi ülkelerine dönmeleri çok beklenemez. Eğer başlangıçta olsaydı, yani savaşın bir sene içerisinde bitmesi söz konusu olsaydı, iki sene içinde bitmesi söz konusu olsaydı, dönerlerdi. Ama…
Şu an Suriye’den örnek verelim! Suriye’de 5 milyon konutun iki buçuk milyonu yıkılmış durumda. Hastanesi, okulu, alt yapısı her şeyi yıkılmış durumda. Hani kendi can güvenliğinizi kenara bıraktığınızda bile, bir de isteyeceğiniz hizmetler var. Çocuğunuzu okula göndermek isteyeceksiniz, hasta olduğunuzda hastaneye gitmek isteyeceksiniz. Bütün bunları sağlamanız da çok zor. Hele Türkiye’ye gelenler açısından, gerçekten çok perişanlık yaşanan yerler. Türkiye, onlar için daha iyi bir nokta. Dolayısıyla, Türkiye’de kalmayı tercih ederler.
Bizim yaptığımız araştırmalarda, çok net bir biçimde, Türkiye’deki Suriyelilerin ve diğer yabancıların Türkiye’den gitmeye hiç niyetleri olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla, gönüllü dönüş yolunun geçerli olmadığını görüyoruz. Ancak, zorunlu olarak geri göndermeyi deneyebiliriz. Onun da çok mümkün olduğunu düşünmüyorum açıkçası.
Genelde göç hareketlerinde iki yönlü durum söz konusudur. Çeken faktörler ve iten faktörler. İten faktörler açık… Mesela ülkelerinde savaş var, yarın ne olacağı bilinmiyor, orada burada patlamalar oluyor, silahlı çatışmalar oluyor, dolayısıyla kendi ülkelerine dönmeleri çok zor. Bir de çeken kısımlarına baktığımızda… Türkiye’de, yaşamlarında sıkıntılar yaşasalar da, her halükarda geldikleri ülkeye göre daha iyi. Türkiye toplumu, tüm endişelerine ve rahatsızlıklarına rağmen, Suriyeliler ve diğer mültecileri istememesine rağmen, bir arada yaşamayı başarıyor. Saldırmıyor, onlarla iyi ilişkiler ortaya koyuyor. Dolayısıyla Türkiye’deki yabancıların tutunmalarının en önemlilerinden birisi de Türk toplumunun onlara iyi niyetli davranması diyebiliriz.” -Tamer Yazar-

Exit mobile version