8 Kadının Hikâyesi…

Ve Bir Başarı Öyküsü Elif Kocaoğlu Kültekin, Sümeyya Duran, Ayten Sakucoğlu, Suat Koç, Mediha Kavasoğlu, Badiye Galioğlu, Ayten Yeşil, Esmehan Arslan… 8 ayrı kadın… 8 ayrı yaşam… Onlar, henüz yazmaya başladıkları kendi başarı hikâyelerinin ilk kelimelerinde bir araya gelenler… Onlar, Soteria Taş Sanatı Kadın Girişimi Kooperatifi’ne hayat verenler… Hatay’da, Kars’ta, Artvin’de, Konya’da, İzmir’de, Mardin’de, Rize’de… […]

Ve Bir Başarı Öyküsü

Elif Kocaoğlu Kültekin, Sümeyya Duran, Ayten Sakucoğlu, Suat Koç, Mediha Kavasoğlu, Badiye Galioğlu, Ayten Yeşil, Esmehan Arslan… 8 ayrı kadın… 8 ayrı yaşam… Onlar, henüz yazmaya başladıkları kendi başarı hikâyelerinin ilk kelimelerinde bir araya gelenler… Onlar, Soteria Taş Sanatı Kadın Girişimi Kooperatifi’ne hayat verenler…

Hatay’da, Kars’ta, Artvin’de, Konya’da, İzmir’de, Mardin’de, Rize’de… Türkiye’nin dört bir yanında faaliyetlerini sürdüren, iş hayatına farklı bir bakış açısı getiren, üreten, ürettikçe kazanan, kazandıkça ekonomiye ve toplumun her kesimine faydalar sağlayan, toplumsal yaşamda güçlüklere karşı direnen ve kararlılıkla yollarına devam eden ve bu haliyle de diğer kadınlara örnek olan birçok kadın girişimci, vazgeçmedi, kendi başarı hikâyesini yazdı. Bugünün hikâyesi, biraz da buna dair… Antakya’ya dair… 8 kadına ve 8 ayrı yaşama dair… Bir kooperatif çatısı altında biriken ortak düşlere dair…
-BİZ DE VARIZ-
Kadının, ‘örgütlenme’ ve üretim gücüne dahil olma meselesinde bir araya gelen 8 kadın, geçtiğimiz haftalarda, Soteria Taş Sanatı Kadın Girişimi Kooperatifi’ni kurdu. Türkiye’de, kadın kooperatifleri başlığında kurulan çok sayıda yapı olsa da, ‘mozaik’ konusunda bir araya gelen ilk oluşum olmaları açısından da bir ilke imza attılar. Ortak hedefleri ve hayalleri olsa da, kendi yaşamlarından da birçok şeyi bir araya getirdiler. Kimi ‘buradayım’ demek istedi, kimi ‘daha fazlası için’ hayal kurdu, kimi bir gün kendi işini kurma düşüncesinde ilerledi, kimi de üretmenin keyfinde durdu, ‘bu bile yetti’ diye ekledi.
Evet…
Bugünün anlatılacak hikâyesinde duranlar, aynı zamanda Antakya’nın en yeni kadın hikâyesini de yazanlar! Onlar; Elif Kocaoğlu Kültekin, Sümeyya Duran, Ayten Sakucoğlu, Suat Koç, Mediha Kavasoğlu, Badiye Galioğlu, Ayten Yeşil ve Esmehan Arslan.
*
Şimdi sırayla onlar konuşsun ve kelimeleri, diğer kadınlara fısıldasın…
*
Badiye Galioğlu >>
20 yıllık bir iş yaşamının ardından yeniden verimli olabildiğimi hissetmek ve bir şeyler yaratabilmek, açıkçası bana mutluluk veriyor. Burada olmaktan dolayı memnunum ve kesinlikle herkese tavsiye ediyorum. Merak eden ve ilgi duyan herkesi de bekliyoruz. Bu arada, bizleri okuyacak ve kendi düşlerine yol haritası çizmek isteyecek kadınlara da seslenmek istiyorum… Bir şeyler üretmek, ürettiği ile değer bulmak çok farklı bir şey. Vazgeçmesinler!
Esmehan Arslan >>
3 çocuk annesiyim. 23 yıllık evliyim. İlk defa bir iş girişiminde bulunuyorum. Bu, hem özgüven açısından bana çok şey kattı hem de kendime yetebilme adına cesaret verdi. Tabi, çocuklarıma da bu anlamda iyi örnek olduğumu düşünüyorum. Burada, uyumlu bir beraberliğimiz var. Birlikte üretmekten dolayı hepimiz çok memnunuz. Hedefimiz, hep daha iyi olmak, hep daha iyi şeyler üretmek. Güzel hayallerimiz var. Diğer kadınlara da çağrım bu yönde. İsteklerinden vazgeçmesinler. Üretsinler. Eğer bir şeyi severek ve isteyerek yapıyorlarsa, onlara hiçbir şeyin engel olamayacağını iyi bilsinler.
Ayten Yeşil >>
Bir çocuk annesiyim. 16 yaşında bir oğlum var. Bir yerde satış temsilcisi olarak çalışıyorum. Mozaik, benim çok sevdiğim bir alan ve yaklaşık olarak bir 10 yıldır bu alana dair çalışıyorum. Üretmeyi seviyorum, ki bizlerin burada yaptığı şey de tam olarak bu. Uzun vadede, mozaik alanında, profesyonel anlamda önemli bir yere gelmek istiyorum. Bunu yapabileceğime inanıyorum. Çünkü her şey bir hobi olarak başladı, ama bugün gelinen aşama bunun çok ilerisinde. İfade etmem gerekirse, kendimi ekonomik anlamda düne göre çok daha bağımsız hissediyorum.
Ayten Sakucoğlu >>
Belli bir süre çalıştım. Çalışma hayatım bittiğinde, açıkça, evde çok sıkıldım. Ardından birçok farklı kursa gittim. Boş zamanlarımı, bu kurslarla değerlendirmek istedim. Evde oturup da, kapı kapı gezme olayını hiç sevmiyorum. Sanırım, bunu yapmak yerine, bir işe yaradığımı hissetmek istedim. Çok farklı kursların sonunda, mozaikte karar kıldım. Hayallerimi, mozaik taşları yardımıyla canlandırmak, bana büyük bir keyif verdi. İnanıyorum ki, burada çok güzel şeyler başaracağız. Diğer kadınlara söylemek istediğim şey… Boş oturmasınlar. Kendilerine güvensinler. Dışarıda çok güzel bir dünya var, o dünyayı keşfetsinler.
Mediha Kavasoğlu >>
Mozaik çalışması içerisinde olmayı hep çok istedim. Başladığımda da çok sevdim. Severek yaptım, yapmaya da devam ediyorum. Burada hem üretmenin keyfindesiniz, hem de yaşama dair sizde biriken stresten kurtulma şansı buluyorsunuz. Açıkçası, stresinizi atıyorsunuz. Sanırım, hepimizin, her birimizin buna fazlasıyla ihtiyacı var. Bu arada bu işin en güzel kısmı nedir, biliyor musunuz? Zor, hatta yorucu bir iş, ama… Karşı tarafta memnuniyet görünce, tüm o zorluğu ve yorgunluğu unutuyor, yaptığınız işten zevk alıyorsunuz. Diğer kadınlara da önerim, arkadaşlarımın da dediği gibi… Evde oturmayın, ama üretken olun, üretin.
Suat Koç >>
10 yıl, Halk Eğitim bünyesinde kurs öğretmenliği yaptım. Ardından bir dönem cam boyama işi ile uğraştım. Aslına bakarsanız, aklımda çok farklı kurslar vardı, gidebileceğim ama… Mozaik, asla düşündüğüm bir kurs değildi. Planlarım arasında da yoktu. Ama her şey, Elif Hoca ile tanışmamın ardından değişti diyebilirim. Mozaiği o bana sevdirdi. Kendisine bu yüzden teşekkür ediyorum. Sanırım bu konuda söylenebilecek en net şey şu ki… Mozaik, benim için bir terapi. Beni, dinlendiriyor. Tavsiye ederim.
Sümeyya Duran >>
Her şey çok küçük yaşta başladı. Sanata olan aşkımla başladı. Bu durum, eğitim hayatıma da yansıdı, ki üniversitede de Mimari Dekoratif Sanatlar okudum. Bu süreçte mozaiğe olan ilgim daha da derinleşti. Öyle ki, stajımı da bu konu üzerine yaptım. Ben, sanatı çok seviyorum. Ama temelde de yeni şeyler öğrenmeyi çok seviyorum. Aynı zamanda öğretmeyi ve tasarlamayı da. Yaklaşık 10 yıldır Halk Eğitim’de öğretmenlik yapıyorum. Bu süre içerisinde Elif Hoca ile tanıştık ve kendisi ile beraber oldukça bir yol kat ettik. Birbirimize çok şeyler kattığımızı düşünüyorum. Şimdi ise onunla ve buradaki arkadaşlarımla beraber, Soteria Taş Sanatı Kadın Girişimi Kooperatifi’ni kurduk. Allah’ın izniyle de daha iyi yerlere geleceğiz.
Bizleri uzaktan izleyen ya da bu haberi okuyan kadınlara söylemek istediğim şey şu… Asla evde oturup da, günü ve zamanı tüketmeyin. Dışarı çıkın. Dışarıda, harika bir hayat var. O farklı dünya ile tanışsınlar. Hatta mozaikle de tanışsınlar.
-KÜLTÜREL MİRAS-
8 kadının hikâyesinde birleşen kelimeleri toparlayan isim ise, 15 senedir mozaik sanatı içinde olan ve 7 yıldır da Halk Eğitim Merkezi’nde mozaik öğretmenliği yapan, Elif Kocaoğlu Kültekin. Sorularımız, ortaya konan üretim gücü ve kadın kimliği üzerine oldu…

Soteria Taş Sanatı Kadın Girişimi Kooperatifi’nin hikâyesi nasıl başladı?

Soteria, Hatay Arkeoloji Müzesi’nin başyapıtlarından bir tanesi bana göre ve beni de mozaik sanatına başlatan da eserdir aslında. Ondan esinlenerek; ben, hocam ve öğrencilerimizle beraber, Soteria Taş Sanatı Kadın Girişimi Kooperatifimizi kurduk. Kooperatifimizin asıl güzelliği de burada. Çünkü kendi yetiştirdiğimiz öğrencilerimizle beraber bir üretim, bir kadın dayanışması hikâyesi yarattık. Bunu, aynı zamanda bir gelir kapısı olarak da düşündük. Tüm bunların ötesinde, sahip olduğumuz kültürel mirasımızı korumak ve yaşatmak da hedeflerimiz arasında.

Kooperatif, diğer kadınlara da açık mı?

Bu konuda bir sınırlamamız yok aslında. 8 kadınla başladık ama, bu sayı ile kalmayacağız. Üyelerimiz olacak, yeni ortaklarımız da… Tabi ifade etmem gerekirse, ifade ettiğiniz konuda hassas davranacağız. Nedeni de şu… Öncelikle, bu işi yapmak için ‘gönüllü’ olmak lazım. Elbette ‘satış’ da yapacağız ama, bu haberi ve gelişmeleri takip eden, okuyan kadınlar şöyle bir beklentiye de girmesinler… ‘Kooperatife geçer geçmez para kazanacağım!’ Böyle bir şey yok maalesef, ki hiçbir iş alanında da böyle bir şey yok. Hep dediğimiz gibi… Önce ’emek’, sonra ‘ekmek’.

Dışarıdaki kadınlara vermek istediğiniz mesaj nedir, bu kooperatifle birlikte?

Onlara çağrım şu ki… Üretime katılsınlar. Üretime sadece maddi olarak bakmamak lazım. Zira her insanın sosyal bir doyuma ihtiyacı var ve dışarıdaki her kadının dinlediğiniz hikâyesinden öğreneceğiniz bir şeyler illa ki var. O yüzden, eğer üretime katılma kararı alırlarsa, hem yaşama bakış açıları değişecek, hem de üretimle beraber bu işin onlar üzerinde ciddi bir terapi etkisi olacağını görecekler. Mozaik, bu anlamda çok önemli bir örnek.

Son olarak… Nihai hedef nedir? Kooperatif olarak bir hayaliniz var mı, ‘şu noktaya gelmek istiyoruz’ şeklinde?

Buradaki en önemli çıkış noktamız, kadın dayanışması. Bizler, bunu güçlendirme noktasında bir aradayız. Çünkü maddi anlamda bağımsız olan kadınlar, aynı zamanda güçlü de olan kadınlar. Hayalimiz ise… Başladığımız bu noktayı çok daha ileriye taşımak. Bunu istiyoruz, burada yazmaya başladığımız kadın hikâyesini bir başarı hikâyesine çevirmek de istiyoruz. Dışarıdaki kadınlara da bu anlamda umut olmak ve bu umudu paylaşmak istiyoruz. Bu şekilde de onlarla dayanışma içinde olmak istiyoruz.

Teşekkürler.

-Tamer Yazar-

Exit mobile version