Hatay Barosu’ndan, YSK’nin İstanbul kararına sert tepki
Hatay Barosu, Yüksek Seçim Kurulu’nun İstanbul kararına tepki gösterdi ve kararın; yargının tarafsızlığına, seçim hukukuna, seçmen iradesine darbe olduğuna vurgu yaptı.
Hatay Barosu Başkanı Av Ekrem Dönmez, dün Antakya Adliye Sarayı önünde yaptığı açıklamada karara yönelik tepkilerini, eleştirilerini sıraladı. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), 31 Mart’ta yapılan yerel seçimler sonrası aldığı kararlar ile Türkiye’de en çok tartışılan ve merak edilen kurumlardan biri olduğunu, son olarak İstanbul’da seçimlerin yenilenmesine karar verdiğini söyleyen Av. Ekrem Dönmez, Barolar ve Avukatların, Avukatlık Yasasının verdiği talimat gereği; Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak zorunda olduklarına vurgu yaptı.
-Tarafımız hukuk devletinden ve demokrasiden yanadır-
Hatay Barosunun kuruluşundan bu yana, demokratik değerlerin, hukukun üstünlüğünün ve insan hak ve özgürlüklerinin, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletinin yanında taraf olduğunu hatırlatan Av. Ekrem Dönmez, konuşmasında şunları dile getirdi: “Bilinmesini isteriz ki; Türkiye Cumhuriyetinin tüm Baroları ve özelde Hatay Barosu hiç kimsenin benimsemediği kadar millidir; hiç kimsenin benimsemediği kadar vatan sevgisine sahiptir; hiç kimsenin benimsemediği kadar hak ve özgürlüklerin savunucusudur. Bugün toplanmamıza ve kamuoyu ile düşüncelerimizi paylaşmamıza sebep olan YSK kararı ve bundan önceki tüm ülke gündemine ilişkin tüm gelişmeler ve bundan sonraki süreçte aldığımız kararlar, takındığımız tavır her zaman hukukun üstünlüğünden, insan haklarından, hukuk devletinden ve demokrasiden yana olmuştur. Biz evet tarafız. Tarafımız her zaman hukukun üstünlüğünden, insan haklarından, hukuk devletinden ve demokrasiden yanadır. Bu ülkede yaşanan her olay ve olgu Barolara ve Avukatlara, Avukatlık Yasasının verdiği, Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak penceresinden ve süzgecinden geçirilir.
31 Mart yerel seçimlerinin ardından 36 gündür Kamuoyu; İstanbul seçimlerinin sonuçlarını bekledi. Bu kadar uzun bir süre ve toplumda gerilim arttırılarak yürütülen bir süreçte YSK’nın verdiği karar kamuoyu vicdanını da, hukukun temel ve evrensel ve şekli tüm ilkelerini de ayaklar altına almıştır. Kuvvetler ayrılığına dayanan sistemimizdeki Yargı erki yasama ve yürütme erki ile yan yana gider bir görünüm vermeye başladığından beri artık kamuoyu, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığını sorgulamaya başlamıştır. Bu durum ülkemizin bütünlüğü için bir tehlikedir ve demokrasimiz için bir sınavdır.”
-Yargı kötü bir sınav verdi –
Türkiye’de seçimin güvenliği, adalete uygunluğu ve mümkün olan en kısa sürede sonuca bağlanması için oluşturulmuş bir yüksek yargı kurumunun, bir seçimi 36 günden sonra sonuçlandırdığını hatırlatan Av. Ekrem Dönmez, içinden geçtiğimiz tüm süreçleri, itirazlar için bekleme-erteleme kararlarını, seçmen kütüklerine ilişkin önceki verilmiş teamüllere ve kararlara aykırı kararları düşündüklerinde, sürecin yargının tarafsızlık ve bağımsızlığına uygun işlemediğinin net olduğuna dikkat çekti.
Kanuni görev süreleri biten mevcut Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) başkan ve üyelerinin görev süresinin bir yıl daha uzatılarak 2019 yılı Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin yönetim ve denetiminde görev almaları sağlanarak yapılan değişiklikten ve İstanbul için verilen karara kadar gelinen seçim süreci ve takviminde yargının kötü bir sınav verdiğini söyleyen Av. Ekrem Dönmez, şunlara değindi: “Anayasa Mahkemesi YSK üyelerinin görevlerinin uzatılmasına ilişkin verdiği kararda; seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesinin seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturmayacağını seçimlerin dürüstlüğü ile yargı bağımsızlığı ilkelerine aykırı bir yönü de bulunmadığını açıklamıştı. İstanbul kararının ardından rahatça söyleyebiliriz ki; seçim takvimi başladıktan sonra üyelerin yarısından fazlasının değişmesinin seçimlerin düzen içinde yönetimi açısından sorun oluşturmuştur, YSK üyelerinin görev sürelerinin bir yıl uzatılmasına ilişkin kural seçim süreci ve sonucu üzerinde etki yaratmıştır, seçmen iradesinin anayasal ilkelere uygun olarak seçim sonucuna yansımasını etkilemiştir, seçime katılanların bir kısmına avantaj veya dezavantaj oluşturma gibi bir fonksiyonu olmuştur, YSK yürütme erkinin etkisinde kalmıştır ve tarafsız karar alamamıştır. YSK’nun İstanbul kararı seçimlerin dürüstlüğü ile yargı bağımsızlığı ilkelerine de aykırıdır.
-YSK’nın İstanbul için gerekçelerini hiç merak etmiyoruz-
YSK üyelerinin görev süresinin uzatılmasının da, Anayasa Mahkemesinin süre uzatım kararına karşı yapılan başvuruyu red kararının da sürece aktif etkisi ve yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına olan gölgesi düşmüştür. YSK bugün Türkiye’nin yüksek yargısının gerçek bir aynasıdır. Onun aynasında Türkiye yargı erkini görüyoruz. Yargılandığımızda (Yargıtay), devlet karşısında hak aramaya yöneldiğimizde (Danıştay), vergilerimizin nereye ve nasıl harcandığını bilmek istediğimizde (Sayıştay), Anayasa çiğnendiğinde (Anayasa Mahkemesi) yurttaşın son söz, son karar için sığınacağı yüksek yargının günümüzdeki aynası kendisi de bir yüksek yargı kurumu olan Yüksek Seçim Kurulu’dur. Verilen karar, yargıya sığınanların, ondan umut bekleyenlerin ve kamu vicdanının tecelli etmesinin kararı değildir. Biliyoruz ki yargı İstanbul kararında çök kötü bir sınav vermiştir ve can çekişen yargımızın beline ciddi bir darbe indirilmiştir.
Yargının bağımsızlığına, tarafsızlığına darbe indiren, seçim mevzuatına açıkça aykırı ve seçmen iradesine yargı darbesi oluşturan YSK kararı; özgür, adil ve şeffaf seçimlerin demokrasinin vazgeçilmezi olduğu gerçeğine de bir darbedir. Bu sebeple YSK’nun İstanbul kararının gerekçelerini hiç merak etmiyoruz.
-Ülke olarak el ele tutmazsak, hepimiz yok olup gideceğiz-
Siyasi iktidarın toplumsal huzur ve barış ortamının sağlanmasında, ifade ve basın özgürlüğünün işletilmesinde, demokrasi standartlarının yükseltilmesinde, farklılıklara tahammül ve hoşgörüde görev ve sorumlulukları dururken ve içinden geçtiğimiz zaman içinde, Uluslararası ve Bölgesel sorunlar Ülkemizi ve yurttaşlarımızı bir cendere gibi sıkmaya başlamışken, Ülkemiz Adalet ve Hukuk diye haykırırken; yurttaşlarımız yoksuluz, açız diye haykırıp kendini yakarken; verilen karar kime ne fayda getirir ve ne amaçlanır. Toplum ne kadar bölünürse, toplum ne kadar ayrıştırılırsa ve çıkan karardan bir kâr bekleniyorsa, kârlı sananların esasen kâr hanesine yazacakları hiçbir şey yoktur. Bugün yaptığımız bir maç değildir ve bu ülkede hiç kimse birbirinin rakip oyuncusu değildir.
Ülke olarak el ele tutmaz, sırt sırta, omuz omuza vermezsek; partilisi-partisizi, solcusu-sağcısı, yandaşı-yansızı hepimiz yok olup gideceğiz. Kısa ve geçici zafer değil kalıcı hukuktan yanayız.” -Mehmet ÖZGÜN-