Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Karasu

5 Aralık, Dünya Kadın Hakları Günü

25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” idi.

Gün nedeniyle kadınlar yine sokaklardaydı.

Bu kapsamda, tüm yurtta toplumsal farkındalığı artırmak için sivil toplum örgütleri tarafından paneller, sokak etkinlikleri, kitlesel katılımlı yürüyüşler düzenlendi.

Yaşadığım kentte, Antakya’da da, bu kapsamda çok sayıda etkinlik yapıldı.

Eskişehir’de, eski eşinin satırla saldırısı sonrası ağır yaralanarak hastanede verdiği yaşam savaşını kaybeden Ayşe Tuba Arslan’ın cenaze töreni aynı güne denk gelmişti.

Bu nedenle, 25 Kasıma hüzünlü bir anma damgasını vurmuştu.

5 Aralık, Dünya Kadın Hakları Günü’ydü.

Bundan tam 85 yıl önce, 1934’te, yüce Atatürk tarafından, ülkemizde kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.

5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü, tüm dünyada kadınların daha insanca yaşama isteğini dile getirdikleri bir mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmaktadır.

Bu anlamlı gün; kadın sorunlarının gündeme getirilmesi, bu konuda bir farkındalık yaratılması ve çözümler bulunması yolunda önemli bir gündür.

Atatürk, her durumda kadınlara ilişkin güzel sözler söylemiştir:

“Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir.”

Atatürk’ün kadınlarımıza tanıdığı bu hak birçok Avrupa ülkesinde henüz tanınmamıştı. Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştı.

Türkiye’de kadınlar seçme seçilme hakkını erken kazanmasına karşın hala temsil açısından birçok ülkenin gerisinde.

Türkiye, üzülerek söylüyorum ki, kadın istihdamında da sınıfta kaldı.

2015 genel seçimlerinde yüzde 23.75 olan kadın aday oranı 2018’de yüzde 20.53’e geriledi.

Her gün en az bir kadın, erkek şiddetinin kurbanı olarak yaşamını yitiriyor.

5 Ekimden bir gün önce, 4 Ekimde, ulusça yüreğimizi dağlayan, ulusça yasa boğan bir kadın cinayetine tanık olduk.

Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi 2. sınıf öğrencisi Ceren Özdemir bale dersinden evine döndü. Zili çalan Ceren’e ablası balkondan evin anahtarını attı. Ceren eve girmek için kapıya doğru ilerlediğinde arkasından yaklaşan bir canavar bıçağını Ceren’in kalbine sapladı, sonra da aşağı doğru çekti.

Bu vahşeti ifade edecek sözcük bulamıyorum.

Özgecan’ın hikayesini aylarca hafızamdan silememiştim. Şimdi de Ceren. Yaşadığım sürec hafızamdan silinmiyecek.

Dün de onun doğum günüydü. “Doğum günümde beni unutmayın, hediye almayın, kutlayın yeter” demişti.

4 Ekimde Şule Çet kızımızın katili müebbet hapis cezası ile cezalandırıldı.

Karar, az da olsa yüreğimize su serpti.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Şule Çet davasında gerekçeli karar çıktıktan sonra istinaf mahkemesine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle itiraz başvurusu yapacaklarını söyledi…

Yerinde bir karar.

Daha bir kardeşimizin yasını tutarken, diğer kadın kardeşimizin öldüğünü görüp, sakin kalmak mümkün mü? Elbette hayır!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER