Sayın Oğuz Tümbaş köşe yazısında, “Dünya diken üstünde. Belirsizlik, şaşkınlık, korku, kaygı, kargaşa içinde insanlar. Büyük bir yalnızlıktayız. Bizi bugünlerde en çok kitaplar ve okumalar çoğaltıyor…” diyor.
Koronavirüsün, din-ırk, zengin-yoksul, kadın-erkek, çocuk -genç-yetişkin…kimseyi birbirinden ayırmadan dünyanın dört bir köşesinde ölüm saçtığı günlerdeyiz.
65 yaş üstüne uygulanan sokağa çıkma yasağının ikinci haftasındayız.
İki haftadır dışarı çıkmıyorum. Ama kendimi de evde tek başıma, yalnız, saymıyorum.
Günlük gazetelerim düzenli geliyor. Elli yılda biriktirdiğim binlerce dergi, kitabın arasında adeta kayboluyorum. Kitaplığımı düzenlemek için büyük fırsat. Dostlarımla ilgili onlarca WhatsApp grubu var. İki dakikada bir mesaj geliyor. İnternet üzerinden istedğiniz kitaba ulaşmak çok kolay artık. Kitap en yakın arkadaşımız değil mi?
Şu günlerde okuma tercihlerim değişti ister istemez. Yıllar önce okuduğum birkaç kitabı tekrar okuma isteği duydum. Okumanızı öneririm.
Yılkı Atı, Abbas Sayar’ın yapıtı. 1970 TRT Roman Ödülü’nü almıştı. Romanda; gençliğinde sahibine çok yararı dokunmuş olan Dorukısrak isimli atın, yıllar geçip yaşlanmasının ardından sahibi tarafından doğaya terk edilişi ve acımasız doğa koşullarında hayatta kalma çabası anlatılıyor. Genç- yaşlı her yaşa uygun bir başyapıt.
Yaşlı Adam ve Deniz, Amerikalı yazar, Ernest Hemingway’in unutulmaz yapıtı. Filmi de yapıldı. Yaşlı bir Kübalı balıkçının açık denizde Gulf Stream’e kapılmış olarak dev bir kılıçbalığıyla olan can yakıcı mücadelesi son derece sade ve kuvvetli kelimelerle anlatılıyor. “Bu hikâyesiyle Hemingway, yenilgiye karşı cesaret, kayba karşı şahsi başarı temasını kendine has modern üslubuyla yeni baştan heykelleştirmiştir.”
Yaşlılık tema’sı şiirimizde çok işlenmiştir.
Orhan Veli Kanık, ‘Dilimin ucunda bir eski arkadaş adı/Unutulmuş şekilleri taşıyan bulutlar/Bir gökyüzü genişliğiyle ruhuma dolar/Otların içine sırtüstü yatmanın tadı’ diyerek yaşlılığın unutkanlığa rağmen hatırlanan çocuksu keyiflerinden söz eder .
Ataol Behramoğlu “Kırk Yaşın Eşiğinde” Şiir’inde; yaşlılıkta sakin. huzurlu ve bir o kadar da yaşama bağlı yaşamaktan söz eder ve der ki: ‘Bana artık dingin olmak/Bana yalınlık yaraşır/İçimde şiirin güzelliği/Yaşamak sevinciyle yarışır/Güzeller güzeli ömrüm/Sana gitgide sevdalanıştayım/Nice emeklerle dokunmuş/Bir ince, bir nazlı nakıştayım’
Can Yücel, ‘Can yasası bu insanın/Savaşlara yoksulluklara ve binbir belaya karşın/İlle de yaşayacaksın! Ya da “Yaprak” şiirinde olduğu gibi ‘Bir başka yolculuk dalından düşmek yere/Yaşadığından uzun/Bir tatlı yolculuk dalından inmek yere’ dizelerinde tüm zorluklara karşın ille de yaşamaktan söz eder ve yaşlılığı, hazan yaprağının dalından düşmesinin keyifli yolculuğu olarak görür.
Sayın Orhan Bursalı, “Bugün virüsten korunmak için alınan tüm önlemler, bilimin araştırmalarına ve bulgularına dayanıyor. Korunuyorsak, elimizi nasıl ve ne kadar süre ile yıkayacağımızdan tutun, nasıl ve hangi araçlarla tedavi edilebileceğine ve kaç günde virüsten temizlenebileceğimize, neden sosyal olarak birbirimizden uzak kalmamız gerektiğine kadar, alınan tüm önlemler bilimin önümüze koyduğu bilgilere dayanıyor.”
Yüce Atatürk, “Hayatta en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir.” diyor. Yaşamın her alanında kılavuzumuz bilim olsun.
Sağlıkla
YORUMLAR