Merhaba sevgili okuyucu.
Biz hayatımızı değişen koşullar içinde mümkün olduğunca normalleştirmeye çabalarken; iktidar sade vatandaşlarından çok daha fazla zorlanarak bu süreci geçiriyor. AKP’nin yeniçağa ve Covid 19 krizine yönelik kafa karışıklığı oldukça büyük görünüyor. İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Pazar akşam saatlerinde istifa ettiğini açıklaması, sarayın bu istifayı kabul etmemesi bir hayli ilginç bir tablo.
Covid 19 kriziyle ilgili olarak AKP’nin en büyük şansı ve kozu hiç kuşkusuz Sağlık Bakanı’nın Fahrettin Koca gibi çok değerli bir insan olması. Taraflı tarafsız herkes Sağlık Bakanı’nın süreci idare etme azmine hayranlık duyup saygı göstermektedir. Koca’nın başarılı bir sağlıkçı olması, hekim birikimi ve bilgilerinin güçlü olması daha ilk andan itibaren etrafını Bilim Kurulu adı altında ülkenin en iyi sağlıkçılarıyla örmesi puanlarını oldukça arttırdı.
Bu Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca; ellerinden geldiğince doğru işler yaparken, ilk 20 günlük veriler de bir hayli başarılı olarak değerlendiriliyor. Lakin, acaba Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın tek adamın irade ve kudretinden “Rol Çaldığı” gerçeği mi var? Bu sorun mu yaratıyor? Seksen milyon kişi her gün bilim kurulundan çıkan kararları ve Sağlık Bakanı Koca’nın halka seslenişini dört gözle bekliyor. Bu duruma saray alışık değil. Önceleri Bilim Kurulu adına Fahrettin Koca basına açıklamalar yapıyor, ardından bir saat sonra Cumhurbaşkanı halka sesleniyordu. Heyecan ile acaba tek adam ne diyecek diye izlediğimizde koca saray iradesi milyonlarca kişiye Sağlık Bakanı’nın söylediklerini tekrarlıyordu.
Zaten kısa süre sonra; Bilim Kurulunun birçok tavsiye ve önerisi bekletilmeye, öneriler ışığında hayata geçirilecek politikalara saray tarafından yön verilmeye başlandı. Bazı kaynaklar; Bilim Kurulunun tavsiyelerinin sumen altı edildiği gerçeğinden hareket ile bazı değerli bilim insanlarının bu kuruldan istifa etmeyi düşündüklerini ama iyi niyetli bakan Koca’nın girişimleriyle böylesi bir skandalın ertelendiği yönünde bilgiler aktarıyor. Yani ipler sarayın elinde kalmalıydı.
Nitekim kuru inat ülkeye zaman kaybettiriyor ve risk büyüyordu. Geride bıraktığımız hafta sonu öncesi Cuma akşamı İç İşleri Bakanı Süleyman Soylu 31 ilde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu karar kuşkusuz ki sayın Soylu’nun bireysel bir kararı asla değildi. Karar yine saraydan gelmişti. Ancak hesaplanmadık bir gelişme ile halk iki saat içinde sokaklara döküldü ve bütün bir hafta sonu yayılma riski olan covid 19 virüsü iki saat içinde yayılıverdi. Bu tam bir sağlık skandalı idi.
Eleştirilere olabildiğince yanıt vermeye çabalayan Süleyman Soylu, saray ve sarayın sözcüleri tarafından yalnız bırakılıp sorumluluk alınmadı, bir başka değişle sorumluluk sayın Soylu’ya bırakıldı. Ancak o denli güçlü bir eleştiri geldi ki sayın Soylu da sarayın onun bu çıkışının arkasında durmaması nedeniyle istifa etti ve Pazar akşamı yeni bir gündem oluştu.
Soru şu; yaşanan skandal dolayısıyla Bilim Kurulundan bilim insanlarının mı istifasını isterdiniz yoksa İç İşleri Bakanının mı? O vakit ülkede AKP iktidarları boyunca hiç alışık olmadığımız bir ilk yaşandı ve bir önemli Bakan İSTİFA sunmuş oldu.
Saray istifayı kabul etmedi.
Halk evinde televizyon ve sosyal medyadan gelişmeleri izlerken kısa süreliğine adrenalini yüksek bir senaryo başarıyla icra edilmiş oldu. Saray dizisi reyting patlaması ile izlenme rekoru kırdı.
Bu halk üstüne düşeni yapıyor. Elbette ki şimdi istifa etme zamanı değil. İktidar ve muhalefet ile birlik ve dirlik olma zamanı. Ortak bir düşmana karşı küresel bir savaş veriliyor. Yaşananlar hoş değil. Bu memlekette eli kalem tutan, kelli felli ve okumuş entelektüel kesim olup bitene notunu verdi. Sadece oy kullanan ve çoğunluğu temsil eden kesim ise hala olup bitenden habersiz. Onlar için varsa yoksa “padişahım çok yaşa”
Ama görüyoruz. Ülkeyi okumuşlar kurtaracak.
Biraz daha ciddiyet…
Evde kal
Sevgiler.
YORUMLAR