•Bugün 23 Temmuz ve 1939 yılında aynı tarihte Hatay, Atatürk’ün çok isteği doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldı. Ben de bu isimde olan 23 Temmuz ilkokulunda, rahmetli Cemil İpek Öğretmenin eğitim ve öğretiminde okudum. Sonra Merkez Ortaokulu ve Antakya Lisesi. Yetişmemizde emeği geçen bütün öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.
Geçen haftada kaldığım yerden devam edeyim.
Hz. İbrahim, oğlu İsmail’i kurban ettiğini gördüğü rüyayı, Allah tarafından “farz” bir emir olarak algılamış ve bunu yerine getirmeye teşebbüs etmiştir. Daha sonra, oğlunun yerine sevdiği bir koçu, yeni inşa ettikleri ve din eğitimi başlattığı Kâbe’de ve mezuniyet sonu kutlama sırasında kurban etmeyi ve bir bayram sevinci ve kutlama, Allah’a teşekkür etme törenleri şeklinde yerine getirmiş ve bu uygulaması ile de, ilk çocuğu kurban etme yerine hayvan kurban etme gelenekselleşmiştir. Daha sonra bu uygulama Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Hint, Çin, İran ve İbrani dinlerinde, yılın belli aylarında dinî törenlerle hayvan şeklinde kurban sunma, bayram kutlamaları yapma geleneği şeklinde devam ettirilmiştir. Böylece Âdem’in iki oğlu Hâbil ve Kâbil’le başlayan adak şeklindeki kurban ibadeti, dinî bir ibadet olarak, peygamberlik silsilesi içerisinde yüzyıllar boyunca ilerleye ilerleye Hz. İbrahim ve İsmail’e ulaşmış, onlarla hac eğitiminin bir parçası şekline dönüşmüş ve yine aynı peygamberler silsilesi yoluyla yüzyılları takip ede ede ve zaman içinde eğitimsiz, sadece bayram şekline gelip Hz. Muhammed’e kadar devam etmiştir. Hz. Muhammed de Kâbe’deki bu geleneği, Hacı olma diye tanımlanan Kur’an eğitimini tamamlamış olmanın mezuniyet töreni kutlaması ve bu sırada kurban kesme şeklinde devam ettirmiştir. Hz. Muhammed, 23 yıl gibi uzun bir Kur’an eğitimi yapmış olduğu için, tek bir defa ve sadece mezuniyet töreni uygulamalarını “VEDA HACCI” ismi altında gerçekleştirmiştir. Ancak peygamberin vefatından sonra Mekke’de Kur’an eğitimi uygulaması tekrar kaldırılmış ve sadece mezuniyet kutlamasının törensel şekilleri olan Kâbe’nin tavaf edilmesi, Safa ve Merve arasında Say yapılması, Arafat’ta Vakfe, Müzdelife’ye gitme, Mina’ya geçilip Şeytan taşlama şeklinden sonra kurban kesme ve traş olma veya saçtan bir miktar kesme ile sonlandırılmıştır. En sonunda da tekrar ziyaret ve veda tavafları ile kutlama ve şükürler tamamlandırılmıştır.
Böylece de eski Sami toplumunda insan kurban etme, sadece bir gelenek ayini iken, İbrahim’in hayvan kurban etme uygulamasında, Allah’a tam bir teslimiyetin ifadesi ve OĞLUNU KURTARMIŞ OLMANIN KUTLAMASI OLARAK BAYRAM olmuştur. Çünkü O’na göre, Allah böyle istemiştir. İşte bu eylemle Hz. İbrahim, içten imanın bir göstergesi olarak, hayvan kurban etme olarak yeni bir dinsel uygulamayı başlatmıştır.
Hz. İbrahim, bu bayram kutlama ve törenleri ile kurban kesme uygulamasını, Kâbe eğitim okulunda yaptığı 3-4 aylık “DİN EĞİTİMİ” ni bitirip HACI ÜNVANLI BELGEYİ alanların, diğer bir ifade ile “din eğitimi verebilir” aşamaya ulaşanların mezuniyetlerini kutlama törenleri ile birleştirmiştir. Böylece de bu uygulama, din eğitimi, Hacı olma, Kurban kesme ve mezuniyet töreni birlikteliği şeklinde devam ettirilmiştir. Bu süre zarfında da Hacı eğitimindeki öğrencilerin ihtiyaçları için de kurban sunmayı da uygulatmıştır. Ve önce “MEZUNİYET BAYRAMI” iken, zamanla dinde ayrışmalar oldukça din eğitimi yapılmaz olmuş, dolayısıyla da uygulama sadece törenlere kalmış ve “KURBAN BAYRAMI” ismi ile devam ettirilmiştir. Dolayısıyla asırlardır olduğu gibi, halen de yapılan, Kur’an eğitimsiz, dolayısıyla da din eğitimi verebilecek Hacı yetiştirmesiz, sadece mezuniyet töreni ritüelleri olmaktadır.
Kuzey ve Orta Asya toplumlarının Tengri (Tek Allah) inancında, kötü Ruhların etkisiyle bozulan huzurun yeniden sağlanabilmesi, insanların başarılı, sağlıklı ve varlıklı bir yaşam sürmeleri, ailede hastalık olmaması, hayvanların ölmemesi, yiyeceğin eksilmemesi, yağmurun yağması, savaşlarda zafere ulaşılması veya barışın ve anlaşmaların onaylanması gibi dilekler kurban nedenleridir. Allah’a ve iyelere (yetkin idarecilere) kurbanlar sunulur. Kurbanlar kanlı ve kansız olmak üzere ikiye ayrılır. Kansız kurbanlar araga /rakı, şarap, kımız, süt, yağ, buğday, darı, tütün gibi içecek ve yiyeceklerden oluşan “Saçı”, doğaya salınan hayvanlardan oluşan “İduk” ve ağaçlara veya Şaman davullarına bağlanan bezlerden oluşan “Yalma” şeklindedirler (Erman Arif. Şamanizm. “Adıyla Örtülen Tengricilik”. Gece kitaplığı. Ankara, 2015, s.56-57).
3.Kurban için ileri sürülen 3. dayanak Kevser suresinde bulunan “nhar” kelimesidir. Hanefi Mezhebi Fıkıhçıları, Kevser suresini örnek göstererek, şartları taşıyan herkesin kurban kesmesini vacip kabul etmişlerdir. Şafii, Maliki ve diğer fıkıh mezhepleri ise kurban kesmeyi vacip değil sünnet olarak kabul etmişlerdir.
Kevser-1. Ya Muhammed! Biz Sana Kevser ile bolca nimet ve mutluluk dolu bir hayatı verdik, şanını yücelttik. 2. Şimdi Sen, tüm bu verdiklerimize karşılık salâtına devam et ve kendini kurban edercesine /paralarcasına Rabbine ada /her şeyinle O’na yönelip Sen de O’nun şanını yücelt (1. İnna a’taynakel Kevser. 2. Fe salli lirabbike venhar).
Ayetlere göre Kurban, bir Hac uygulamasıdır. Hac dışında olan için ise “kurban kesme” değil, ancak “kurban etme, kişinin değer verdiği bir şeyi, başkasının ihtiyacını gidermek üzere feda etmesi” söz konusu olur. Bu amaçla da Kurban bayramı sırasında verilmek üzere, yöntemlerden biri olarak, her mahallede bulunan ve önceden belirlenecek muhtaç kişilerin zaruri ihtiyaçları tespit edilsin ve “Veren de, alan da bilinmeden” dağıtılsın görüşündeyim. Böylece Kurban bayramı, kavurma yapma ve ihtiyacı olandan çok, yakındakilere et dağıtım ayından çıkarılmalı ve başkasının “Acaba kesti mi, niye kesmedi, ne kesti acaba” sözlerinden kurtulma girişiminden kurtarılmalı ve GERÇEK MUHTAÇLARIN, BELİRLENEN İHTİYAÇLARININ GİDERİLMESİ VE ONLAR İÇİN BAYRAM’a çevrilmelidir. Yani bir YARDIM BAYRAMI olmasıdır. Hatta, Günümüzde, Mekke’de yaşayanların artık bu muhtaçlık halleri kalmadığına göre, Hac’ca giden insanlarımız, Mekke’de kestirdikleri bu kurbanlarını özel TIR’larla kendi ülkelerindeki muhtaçlara da gönderebilmelidirler. Kurban kesmenin Hac yeri olan Mekke’nin dışına taşırıldığı şimdiki uygulama, ayrıca önemli bir şeyi feda etme değil, sadece para ile kolayca satın alınan bir hayvanı kesmek demek olmaktadır. Bu da Müslümanların, “kolayca canlı kesen” imajı ile anılmasına yol açmaktadır.
Kurban bayramının, muhtaçların gerçek ihtiyaçlarının Allah Rızası için karşılandığı ve onlara bayram sevincinin yaşatıldığı bir bayram olması dileklerimle.
İnşallah!!!!!
NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR.”
YORUMLAR