Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Aşı’nın başarısı normale dönüş mü?

Koronavirüs aşısını bulan BionTech’in

Koronavirüs aşısını bulan BionTech’in Hataylı CEO’su Prof. Dr. Uğur Şahin, BBC’de yayınlanan Andrew Marr Show’a katıldı, aşıyla ilgili son durum ve koronavirüse ilişkin öngörülerini paylaştı. Şahin, sonbaharda yüksek aşılama oranına ulaşılabilirse, gelecek yıl ‘normal’ bir kış geçirilebileceği düşüncesinde. Peki, sokaktaki vatandaş bu sürecin neresinde, o ne düşünüyor, soralım mı?

BBC’de yayınlanan Andrew Marr Show programına katılan, Alman BionTech’in Hatay kökenli CEO’su Prof. Dr. Uğur Şahin, koronavirüse karşı buldukları aşının, hastalığın bulaşmasını azaltacağına ve aşı vurulmuş bir kişideki semptomların gelişmesini engelleyeceğine inandığını söyledi. Şahin, “Ben, böyle yüksek etkili bir aşıyla, insanlar arasındaki bulaşmanın azalacağına inanıyorum. Belki yüzde 90 değil, belki yüzde 50 oranında. Ancak bunun da salgının yayılmasında büyük bir azalma getireceğini unutmayalım” diye konuştu.
-300 MİLYON DOZ-
Şahin, her şey yolunda giderse, aşının dağıtımının yıl sonunda ve gelecek yıl başlarında başlayabileceğini vurguladı. Şahin, amaçlarının, Nisan ayı itibariyle dünya genelinde 300 milyon doz dağıtmak olduğunu ve bunun sadece “etkili olmaya başlamamızı” beraberinde getireceğini belirtti. Daha büyük etkinin daha sonra görüleceğini belirten Şahin, “Enfeksiyon oranlarının düşmesiyle, yaz ayları da bize yardımcı olacak, ama… Gelecek yılın sonbahar/kış aylarında, yüksek düzeyde aşılanma oranı yakalamamız kesinlikle çok önemli” dedi.
Şahin, tüm aşılama programlarının, gelecek sonbahar aylarından önce bitirilmesinin çok önemli olduğuna işaret etti.
-YAŞLI NÜFUS-
Şahin, aşının, ileri yaştakilerde gençlerdeki kadar etkili olup olmadığı sorulduğunda, bu konuda gelecek üç hafta içinde daha iyi bir fikre sahip olmayı beklediklerini vurguladı. Prof. Şahin, aşının ikinci dozunun vurulmasından sonra bağışıklığın ne kadar süreceğinin ise bilinmediğini, ancak bağışıklığın bir yıl içinde düşmesi halinde, ek bir aşı yapmanın “çok da zor olmaması gerektiğini” anlattı.
Şahin, aşının başlıca yan etkilerinin ise, aşı yerinde birkaç gün süren ağrı ve bazı deneklerde yine birkaç gün süren hafif ateş olduğunu belirtti.
-AYRICALIK-
Tüm bu süreçte, Türkiye’nin, bulunan aşıya ne kadar rahatlıkla ulaşacağı ise cevabı merak edilen sorulardan biri. Koronavirüse karşı dünyada başarı oranı en yüksek aşıyı geliştiren Almanya merkezli BioNTech’in kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci’nin bu konudaki tavrı oldukça net.
Alınan bilgiye göre, Türkiye ve Almanya’ya verilecek aşı için görüşmelerin Amerikan ilaç devi Pfizer’ın değil, BioNTech’in yürütmesi kararlaştırılırken, Şahin ve Türeci’nin, Türkiye ve Almanya’ya ayrıcalık tanıdıkları kaydediliyor.
Şahin ve Türeci’nin, doğdukları ülke olan Türkiye ve yaşadıkları ülke Almanya’ya verebilecekleri doz sayısının, önümüzdeki dönemde yapılacak görüşmelere göre belirlenmesi bekleniyor. Pfizer, aşı için diğer ülkelerle çalışmalara ilişkin görüşmeleri yürütürken, Türkiye ve Almanya ile yapılan görüşmelere ise dahil olmuyor.
-TEBRİK-
Bu arada, yeni tip koronavirüse karşı geliştirdikleri aşı ile tüm dünyaya adını duyuran Türk kökenli iki bilim insanı, Dr. Özlem Türeci ile Prof. Dr. Uğur Şahin’e Ankara’dan da resmi yolla tebrik geldi. Anadolu Ajansı’nın haberine göre, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türk Bilim İnsanları Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Çavuşoğlu, Kovid-19 aşısıyla insanlığa umut olan Türk çifti, aşının bulunmasındaki başarılarından dolayı tebrik etti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, daha önce twitter hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda, Uğur Şahin ile bir telefon görüşmesi yaptığını söylemiş, Bakanlık olarak aşı geliştirme sürecinde iletişim halinde olduklarını ifade etmişti.
-ELEŞTİRİ-
Bir taraftan aşı çalışmaları ve yeniden normale dönüş umudu sürerken, Antakya özelinde bu süreci yakından takip eden vatandaşlar, ‘normal’ denen zamana dek kamusal denetimlerin gevşetilmemesini istiyor. Bu konuda, resmi kurumsal kimliklerin denetim günlerinde her yerde zabıta ya da polislerin olduğunu söyleyen vatandaşlar, diğer günlerde herkesi özgür (!) ve kendi haline bırakmanın yersizliğine ve riskine işaret ediyor. Söylenenler de, tavsiye de buna dair…
İ.N. >> Geçen gün, Vali denetimdeymiş galiba. Ulus Meydanı’ndan geçerken, maskesi çenesinde olanları ya da sigara içenler uyarıldı sürekli. Ne yazık ki, cehaletin küresel bir tehdit olduğu, koronavirüs günlerinde daha iyi anlaşıldı. Bu, sadece biz gibi ülkelere ait değilmiş. Avrupa ve Amerika da biz kadar cahilmiş, hatta bu konuda bizleri bile geçmişler ama… Konu bizsek ve Antakya ise, duruma dair bir standart getirmemiz gerekiyor. O gün denetim yapanlar, bugün neredeler, bunu sormamız gerekiyor.
J.Ş. >> Korkuyoruz. Konu sadece, Bakan’ın her gün salgın için verdiği rakamlar değil, ama yaşadığımız şehirde olanlar… Karantina altına alınan mahalleler, hasta sayımız, maskesini hala kolunda ve çenesinde taşıyanlar, sigara yasağına aldırmayanlar ve hepimizi potansiyel bir hasta konumuna sokanlar… İstiyorum ki, Vali ya da Kaymakam dolaşırken, nasıl görevliler hassasiyet gösteriyor, diğer günlerde de bunu yapsınlar! Sorun bir ama… Yapıyorlar mı? Hayır!
Y.B. >> Bir Hataylının aşı nedeniyle dünyanın gündeminde kurtarıcı olarak yer alması, inanılmaz gurur veriyor. Bizden birinin, bu topraklardan çıkmış birinin, insanlara yeniden hayat verecek olması mutlu ediyor. Bence, her şey bitince, dünya yeniden kendi normal akışına girdiğinde, bu iki güzel bilim insanını Hatay’a çağırmak ve onurlandırmak gerekiyor.
F.M. >> Para aynı para, ama masraf arttı. Dezenfektan, kolonya, her gün maske, hatta eldiven. O yüzden de her haberi son kelimesine kadar okuyorum. Sağlığımız da, cebimiz de hava alıyor, açılan deliklerden! Tabi, tüm bu olumsuz tabloda beni mutlu eden şey, bir Hataylı Bilim İnsanının başarısı. Bizimkiler, bu kenti yıllardır anlatır, ama ne şehrin ismini ne de sahip olduklarını gündeme taşıyabildiler, beklendiği gibi. Ama dış basında her gün, “Hatay” ya da “İskenderun” geçiyor, “Türkiyeli” diyor. Kendisine kalbi bir teşekkür.
U.C. >> Geçen gün Ulus Meydanı’nda otururken, bir kafedeyim bu arada… Polis gelip, ‘maske takar mısınız’ dedi. “Kahve içeceğim” dedim ve maskemi de kendisine gösterdim, ki zaten tek başımaydım. Sanırım o gün de sigara yasağının denetimi varmış, bu sorgu da o yüzdenmiş. Ondan sonra ne polis gördüm, ne de bana maske soran! Diyeceğim o ki, bir güne sığdırıyoruz tüm gerçeğimizi! Ardından salıyoruz herkesi, kendi özgürlüğüne! Yaptıkları şey o kadar belli ki… Vali ya da o gün kim denetim yapıyorsa, o sokakta, önce herkesi olması gereken bir görüntüye sokuyorlar, ardından da ‘her şey yolunda’ oluyor! Buyuz, bu kadarız!  Tamer Yazar