Türkiye’deki geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı, 18 Kasım 2020 tarihi itibariyle bir önceki aya göre 10 bin 893 kişi artarak toplam 3 milyon 635 bin 410 kişi oldu. Hatay ise 435 bin 283 sığınmacı rakamıyla, İstanbul ve Gaziantep’in ardından 3. sırada yer aldı. En çarpıcı tespit ise, Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan’dan geldi. “Yakın zamanda göreceksiniz, sadece Suriyelileri dikkate alan siyasi partiler kurulacak.”
Türkiye’deki geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı, 18 Kasım 2020 tarihi itibariyle bir önceki aya göre 10 bin 893 kişi artarak toplam 3 milyon 635 bin 410 kişi oldu. Bu kişilerin 1 milyon 699 bin 107’sini (%46,7) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor. 0-18 yaş arası çocukların ve kadınların toplam sayısı ise 2 milyon 565 bin 823 kişi. (%70,5) Bu tablodaki Hatay ise, 18 Kasım 2020 tarihi itibariyle 435 bin 283 Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyor.
-KAMPLARDA-
İstanbul merkezli Mülteciler Derneği’nin verdiği bilgiye göre, 18 Kasım 2020 tarihi itibariyle geçici barınma merkezlerinde kalan Suriyelilerin sayısı 59 bin 376 kişi olarak açıklandı. Bu sayı, geçen ay (Ekim 2020) 59 bin 424 kişi, 2019’un başında 143 bin 558 kişi, 2018’in başında ise 228 bin 251 kişiydi. Suriyelilerin yalnızca %1,6’sı kamplarda yaşıyor.
-ŞEHİRLERDE-
18 Kasım 2020 tarihi itibariyle şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı ise 3 milyon 576 bin 34 kişi olarak açıklandı. Şehirlerde yaşayan Suriyeli sayısı, geçen aya göre 10 bin 944 kişi arttı. Suriyelilerin %98,3’ü şehirlerde yaşıyor. Suriyelilerin hangi şehirde yaşayacağına ise Göç İdaresi karar veriyor. İstanbul başta olmak üzere, bazı büyük şehirler Suriyeli alımına kapalı tutuluyor. Hatay da bu iller arasında.
-İLLERE GÖRE-
Göç İdaresi’nin 18 Kasım 2020 tarihli verilerine göre, en çok Suriyelinin yaşadığı 30 şehir ve bu şehirlerdeki Suriyeli yoğunluğuna göre, ilk üç sırada; Hatay (435 bin 283 Suriyeli), İstanbul (515 bin 83 Suriyeli) ve Gaziantep (451 bin 480) yer alıyor. Suriyelilerin en az olduğu şehir ise 24 kişi ile Bayburt. Bayburt’u 38 kişi ile Tunceli, 41 kişi ile Artvin takip ediyor. Suriyelilerin yerli nüfusa oranla en yoğun yaşadığı il, %76,43 ile Kilis oldu. Kilis’te kayıtlı olan Suriyeli sayısı, bir önceki aya göre 499 kişi arttı. Suriyeli sayısının en fazla olduğu İstanbul’da ise bir önceki aya göre 2 bin 505 kişi arttı.
-TESPİT!-
Türkiye’deki Suriyeliler üzerine saha araştırmaları yaparak hazırladığı ‘Suriyeliler Barometresi 2019’ başlıklı rapor ile bir kez daha çarpıcı tespitleri kamuoyu ile paylaşan isim ise Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan oldu. TBMM Göç ve Uyum Alt Komisyonu’na da sunulan ‘Suriyeliler Barometresi 2019’ araştırmasına dair konuşan ve bu konudaki değerlendirmelerini Sputnik haber sitesine anlatan Prof. Dr. Erdoğan, “Suriyeliler, Türkiye’ye geleli uzun süre oldu. Türkiye’de en az 600 bin Suriyeli çocuk doğdu, 1,5 milyon Suriyeli çalışıyor. Çocuklarını, Türk okullarına gönderiyorlar. 680 bin Türkçe eğitim gören çocuk var. Bu insanlar, burada böyle bir hayat kurduktan sonra, bütün bunları bir kenara bırakıp savaşın geleceğinin ne olacağının bilinmediği bir yere dönmelerini beklemek fazla iyimserlik olur” dedi.
-NÜFUS!-
Peki, Türkiye’ye yerleşen Suriyeliler, Türkiye’nin demografik yapısı açısından gelecekte ne gibi tehlikeler ortaya çıkabilir?
Prof. Dr. Erdoğan’a göre, Türkiye’de yaşayan insanların Türk, Arap, Kürt, Ermeni kökenli olması, eğer iyi bir sistem kurulursa, kimse için bir sorun doğurmaz. Suriyelilerin doğum oranlarının Türklere göre neredeyse iki kat fazla olmasının ise bir sorun yaratabileceğine değinen Prof. Dr. Erdoğan, “Türkiye, yılda ortalama 100 bin Suriyeli bebek doğuyor. Ama önümüzdeki dönemde göreceksiniz ki, çok net bir biçimde, şehirlerde yaşayan Suriyelilerin bebek sayıları düşmeye başlayacak. Bu gayet doğal bir süreç. Çünkü büyük şehirlerde daha farklı bir eğitim çevresinde, bu, zaman içinde bir şekilde dengeleniyor” şeklinde konuştu.
“Suriyelilerin sayısının çok artacağı ve Türkiye’nin demografik yapısını değiştirecekleri” söylemine katılmadığını ifade eden Prof. Dr. Erdoğan, asıl tehdidin, Suriye’den gelen kitlenin kendi içine kapanması ve sosyolojik getto sürecinin başlaması olduğuna dikkat çekti. Erdoğan, “O zaman, Türk toplumundan kopma ve hatta Türk toplumu ile çatışma süreci başlayabilir” diye de uyardı.
-SİYASİ KİMLİK!-
Türkiye’deki ekonomik krizin pandemi ile birlikte katlandığına ve pandemiyle birlikte gelecek “yoksullaşma” sürecine en çok maruz kalan ülkelerden birinin de Türkiye olacağını söyleyen Prof. Dr. Erdoğan, “Böyle zamanlarda, insanlar, öfkelerini bir yere akıtırlar. Onlar da, sonradan gelenler olur. İster mülteci olsun, ister göçmen, sonradan gelenlere öfke artar ve pasif direniş aktif direnişe dönüşebilir. Bu, olabilecek en kötü senaryo. Bundan kaçınmak lazım. Bu tepki, toplumun büyük kısmında, hatta Ak Partililerde de var. Biz bunu görüyoruz. Böyle bir tepki varken, ilerde mutlaka sıkıntı yaratacak. Bu kitle, siyasete baskı yapacak! Yakın zamanda göreceksiniz, sadece Suriyelileri dikkate alan siyasi partiler kurulacak” tespitinde bulundu. -Tamer Yazar-