Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR

Bilinç ve Bilinçaltı-2

Geçen haftadan kaldığım yerden devam ediyorum.0-6 yaş arasında, anne ve babanın, başkalarının olaylarını kaydeder. İleriki yaşamımızda, ilişkilerimizde yaşadıklarımız, bu kayıtlar referans alınarak oluşur. Örneğin 0-6 yaş arasında “Sen küçüksün, yapamazsın.” denen bir çocuk, bunu “Ben yapmasam da olur. Benim adıma başkası yapar.” komutu olarak kaydeder. Kendi yemeğini yemek isteyen çocuğa ‘’dur dökersin, beceremezsin! ’’ ,’’ Dokunma kırarsın ’’ … gibi cümleler, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde becerememe, cesaret edememe, özgüvenini kaybetme gibi davranışlarımızın temelini oluştururlar. Yine çocukluğundan itibaren zengin olmanın kötü bir şey olduğu, zenginlerin sadece haksız para kazanarak zengin oldukları gibi yanlış bir inanca sahip birisi, zengin olmak istese bile hedeflerine ulaşamaz. Çünkü bilinçaltı programına yerleşmiş bu yanlış inanç virüsü, bilinçaltı bilgisayarı tarafından kabul edilmiş ve zengin olmaya yönelik fırsatlar bilinçaltı tarafından görülmez kılınmıştır.

Buna göre de diyebiliriz ki, sorunlu bir bebeklik, her zaman sorunlu bir gençlik ve erişkinliğe neden olur.

6-12 yaş arasında çocuk, her yaşadığı duygu ve deneyimi, 0-6 yaş arasında oluşan çekirdek inançları ile karşılaştırır ve birleştirir. Aynı şekilde bir deneyim yaşarsa, bilinçaltı düzeyde artık kesin kararını verir. Yani; kendisinin hayatta kalması için çekirdek inançlarının doğruluğunu onaylar.

12 yaş sonrasında, duygu ya da deneyimle karşılaştığında hiç düşünmeden genelleme yapar. Doğruluğunu tartışmadan, 12 yaş öncesi bilinçaltının aldığı kararlara göre davranır. Kendisinin sorumluluk alması gereken durumlarda 0-6 yaştaki komut hala yürürlükte olduğu için örneğin hastalanacaktır. Ve “Hasta olduğum için yapamıyorum. Nasılsa başkası benim adıma yapar.” diyecektir.

Bilinçaltı bize Rüyalar, dil sürçmeleri, içe doğmalar ve göz dalması aracılığıyla uyarı yapar. Bu ipuçları, “Daha önce bastırıp bilinçaltına göndermiş olduğun duygularını Yaşaman için bunları çöz” uyarısıdırlar. Bu yolla bilinçaltı kısa kısa bizi uyarır, ısrar etmez gider, gelir, gider, gelir. Ta ki; biz, o sorunu bilinç düzeyine çıkarıncaya kadar Kaydolunanlar böylece yeri gelince de kullanılmış olur.

Açıkça Bilince değil de bilinçaltına hitap eden bütün propaganda ve veriler, bizim davranışlarımıza yön veren güdüler olarak karşımıza çıkarlar.

Bilinçli olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki, düşüncedeki güç ve arzunun derecesi ile bastırılma durumuna bağlı olarak eyleme dönüşür veya bekler

Yine bilinçaltı Korku, endişe, kaygı, öfke gibi negatif enerjileri, Sevgi, mutluluk, güven gibi pozitif enerjilerle düzenler ve olumsuz olabilecek etkilerini dengeler. Müzik-güzel sanatlar, eşleşmeli evlilik ve arkadaşlıklar vs

Hepimiz tek bir sonsuz güçle, Tek bir yasayla çalışıyoruz ve aynı şekilde yol alıyoruz. Çekim yasası.

Başınıza gelen herşeyi tıpkı bir mıknatıs gibi biz hayatımıza çekiyoruz. Bilincimizde düşündüğümüz ve geçmişte bilinçaltımızda tuttuklarımıza uygun durumları kendimize çekiyoruz. En çok neyi düşünürsek onu kendimize çekeriz ve o hale geliriz.

O halde yaşamımızı belirleyen kısmen düşüncelerimizdir. Neye inanırsak onunla karşılaşırız.

Bilinçaltı 24 saat faaliyettedir, uyumaz, gece bilinç uykudayken de çalışmaya devam eder.

Bilinçaltına yerleşen bilgiler tüm yaşamı etkileyen davranışlarımıza yön veren temel esasları oluştururlar.

Bilinçaltı, acaba içe doğuranlardan, ön sezi oluşturanlardan, iç sıkıntısı verenlerden, ilham verenlerden biri midir?

Bilinç ve bilinçaltımızda olan Virüs ve trojanlar, doğduğumuz andan itibaren bilincimizden bilinçaltımıza itilen ve yerleşen önyargılara, kötü düşüncelere, yanlış inanışlara veya fobilere benzetilebilir. Bu nedenle çocuğun yaşamının ilk yılları çok çok önemlidir. Çünkü Bilinçaltı, bilincin her dediğini kaydeder ve çocuk gibi bilincin iyi-kötü her söylediğine inanır. Telkin yoluyla iknâ olunmaya uygundur.

Her olumlu veya olumsuz korku, düşünce ve inanış, bilinçaltına gönderilen birer BUMERANG’dır. Çünkü Gerçekleştirsin diye bilinçaltı, bunları bilince geri gönderme çabasına girer.

Bilinç neye inanırsa bilinçaltı ona odaklanır. Çünkü bilinçaltımız mesajı alır ve akıl yürütmeden emri uygular. Sonuçta Yasalarımızı kısmen kendimiz yaparız: Örneğin “cereyanda kaldım, öyleyse hasta olacağım” dediğimizde, bilinçaltı bu kararı kaydeder ve bunu diyen hasta olur. Hastalığın sebebi cereyanda kalmak değil, cereyanda kalınca hasta olacağına inanmaktır. Birçok insan böylece kendi kendisini hipnotize eder.

Gereksiz sınırlamalar yaparak kendimizi hipnotize ederiz. Kuralları kendimiz koyar, bilinçaltımız da uygular. Böylece Geleceğimizi kısmen de kendimiz programlayabiliyoruz.

Bu nedenle Düşünce ve dualarımız daima olumlu kelimelerle olsun. Çünkü ne düşünürsek onu çeker ve karşılaşırız.

Olumlu veya olumsuz reddettiklerimiz bir taraftan bilinçaltında birer engel olarak, diğer taraftan da bilince çıkıp uygulanmak üzere beklerler

Bilinçaltındaki Öfke, kıskançlık, kızmak, intikam hissi, hakkını arama, suçluluk, korku, karşılık vermek, ağlamak, gülmek, sevinmek isteği vs çok uzun süre, bilinçaltından silinip, bilince çıkamazlarsa kendilerini hastalıklar şeklinde yansıtırlar

Özetlersek bilinçaltı; Daima uygun olan seçeneği tercih eder, İhtiyaçları karşılamaya çalışır, Sorun yaşanabilecek durumlardan bizi uzak tutmaya çabalar, Önerileni sorgulamadan kabul eder, Tekrarları olumlama olarak kabul eder ve pekiştirir, Geçmişi referans alır, saniyenin onda biri kadar kısa bir süre içinde hafızayı tarayarak ilgili deneyimlere ulaşır, Vücudu korumak ve fayda sağlamak ilkesiyle çalışır (Bilinç dışı refleks davranışlarımız gibi), Acıdan uzak kalmaya çalışır, Acelecidir, beklemeyi sevmez ve Problemleri çözmeye çalışır ve bilince bilgi gönderir ve tekrarlar.

Bilinçaltına yerleşen bilgiler tüm yaşamı etkileyen davranışlarımıza yön veren temel esasları oluşturduğuna göre, İnsanlar kısmen özgürdürler diyebiliriz.

Bilinçaltının ses, resim ve ışıkla yönlendirilmesi, geleceğin teknolojisidir. Buradaki ana yöntem “görünmesi için saklamaktır”. Teknik, ilk anda gözünüzün görmemesi, ama bilinçaltınızın fark etmesi üzerine kuruludur.

Bilinçaltını etkileme teknikleri, Pazarlamalarda, Reklamlarda, Propagandalarda ve Psikolojik harp yöntemlerinde kullanılmaktadırlar.

Yaşa dilimlerine göre bilinç ve bilinçaltı değişim gösterirler. Örneğin Çocukluk dönemi: Telkinlerde ilk hedeflenen dönemdir. Çünkü Bilinç altının etkisi fazla, Fiziksel bilinç (irade, muhakeme, akıl yürütme) zayıftır.

Ergenlik dönemi: Kararsızlık dönemidir ve Bilinç altı ile Fiziksel bilinç dengelilik mücadelesindedirler.

Kırklı yaşlar ise Mantık ve kararlılık dönemi olup Dinsel yönden de olgunluk dönemidir ve Fiziksel bilinç artık ön plandadır ve bilinç altına hakimiyet başlamıştır.

NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER