Toplumumuzda son dönemdeki kutuplaşmadan maalesef avukatlar da nasibini aldı. Kahvehane sohbeti misali ortamlarda avukatlar hakkında söylenen “bunlar iyi yalan söyler, kork bunlardan” tarzı cümleler, avukatlık mesleğine yaraşmamaktadır. Ve avukatlara iletilen birer hakarettir.
Avukat Yalancı Değildir
Öncelikle şunu tekrar altını çize çize ifade etmek gerekir ki, avukatlar, yargının kurucu ve eşit 3 sac ayağı olan “iddia-savunma-yargılama” makamlarından savunma süjesini temsil edenlerdir. Bundan ötürü hakimin, savcının, avukatın arasında “ast-üst” ilişkisi bulunmamaktadır. Avukat da, hakim de, savcı da, birbirinden bağımsız, sağlıklı bir yargılama için her biri “olmazsa olmaz” süjelerdir.
Mütevazi bir avukatlık kariyerime binaen söyleyebilirim ki, avukat, yurttaşın hak arama mücadelesindeki deniz feneridir, yurttaşın yol göstericisi ve öncüsüdür, savunucusudur. Avukatın bağımsızlığı olmasa, yurttaşın hak arama mücadelesindeki kolu kanadı kırılır, sesi kestirilir. Avukatsız hak arama da olamaz, avukatsız hukuk devleti de olamaz.
Keşke dünyada ve ülkemizde hiç haksızlık olmasa, adil bir toplum ve düzen olabilse. Maalesef bu bir ütopyadır. Avukatın değeri, haksızlığa maruz kalan yurttaşlar tarafından çok daha iyi bilinir. Haksız yere tutuklananlarca, gecenin bir vakti ailesi ile evinde otururken yaka paça gözaltına alınanlarca, devletin gücünü art niyetli olarak kullananlarca, dolandırılanlarca ve daha nicelerince avukatın değeri çok daha iyi bilinir.
O yüzden, avukatlara “yalancı” demeyin, “avukatlardan korkun” da demeyin. Avukatlar, yurttaşa kanuni haklarını hatırlatan ve yargılamanın hukuk çerçevesinde kalarak adil olarak yapılmasını sağlayan denetçilerdir, yurttaşın deniz feneridir. Avukatlardan korkmayın, avukatlara güvenin. Çünkü avukat, hak savunucusudur.
Avukat Mücadele Edendir
Avukat, her alanda hak mücadelesi verendir. Bu mücadele; adliye koridorlarında da, duruşma salonlarında da, emniyet birimlerinde de, kamu kurumlarında da olabilir. Hatta daha ileriye götürelim… Seçim günleri sadıklarda dahi olabilir. Avukat, hiçbir maddi çıkarı olmadan, tamamen hukukun üstünlüğünü korumak için, saatlerce, sabahlara kadar sandık başında bekler, yurttaşların oylarının korunması ve milli iradenin doğru şekilde tecelli etmesi için mücadele eder. Bu öylesine yüce bir davranıştır ki, kelimelerle anlatılması oldukça zordur.
İşkence ve kötü muamelenin yok denecek seviyelere inmesinde, yurttaşların mahkemelerde kimi hakim-savcılardan azar yemesi yok denecek seviyelere indiyse, bunda avukatların rolü çok büyüktür. Duruşma salonlarında, yurttaşların yanında, onun hakkını koruyan bir tek avukat vardır. Cezaevinde yahut emniyette gözaltında, onun hakkını koruyan, bir ihtiyacı olup olmadığını soran sadece avukatı vardır.
Bu yüzden avukata dokunmayın, barolara dokunmayın.
Anma ve Teşekkür
Kocaeli’nde, İcra Dairesinin kararını yerine getirmek üzere ilgili adrese giden ve burada silahlı saldırıya uğrayan 26 yaşındaki meslektaşım Av. Ersin Arslan’ı, çeşitli gerekçelerle intihar eden meslektaşlarımı saygıyla anıyorum ve her birine rahmet diliyorum. Avukatlık, zor ve riskli bir meslek.
Avukatlık mesleğimde ve hak mücadelesinde yoluma ışık olan, eğitimimde büyük etkileri olan Av. Prof. Dr. Köksal Bayraktar, Av. Önder Öztürel ve Av. Mehmet Gün üstatlarıma da bu vesile ile bir kez daha şükranlarımı sunarım.
“Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir. Temele taş bulmak gecikebilir. Devlete baş bulmak gecikebilir.
Adalet gecikmez, tez verilmelidir.”
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu
YORUMLAR