Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Ankara’nın ŞAM çağrısı…

Değişimin İşareti mi? 2020

Değişimin İşareti mi?

2020 başlarında bir açıklama yapan Antakyalı emekli Büyükelçi Mithat Rende, “Eğer gerçekten, Türkiye, Suriye’nin parçalanmasını istemiyorsa, burada bir Kürt Kantonu oluşmasını istemiyorsa, Ankara’nın ortaklık ya da işbirliği yapacağı rejim, Suriye Hükümetidir. Zira İdlib’in de çözüme kavuşturulması gerekiyor” demişti. Ankara’nın son adımı buna mı dair?

İran’la birlikte Suriye’nin geleceğini ele alan Türkiye ve Rusya, Çarşamba günü, Suriyeli Kürtlere, ayrılıkçı emellerden vazgeçerek Şam hükümetiyle temas kurmaları çağrısında bulundu.

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’ın iç savaşta elde ettiği fiili zafer sonrasında, Suriyeli Kürt gruplar, silahlarını bırakma ve Suriye’nin kuzeydoğusunda ellerinde tuttukları bölgenin kontrolünü devretme baskısıyla karşı karşıyaydı.

Türkiye, Rusya ve İran, Kazakistan’daki Astana görüşmelerinden sonra yaptıkları ortak açıklamada, Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediklerini, sahada yeni gerçeklikler oluşturulması girişimlerini reddettiklerini ve Fırat’ın doğusundaki ayrılıkçı grupların artan faaliyetlerinden kaygı duyduklarını dile getirdi.

Bazı Kürt liderler, Suriye’deki Kürtlerin statüsü meselesi için federal sistem çözümü önerisi getirmiş, ancak Şam hükümeti, şimdiye kadar bu öneriyi ele alma istekliliği göstermemişti.

YPG gibi grupları PKK’nın bir uzantısı olarak kabul eden Türkiye, son birkaç aydır YPG’yi bölgeden uzaklaştırmak için bir operasyon düzenleme kararlılığını muhafaza etmeye devam ediyor.

-RENDE’NİN TESPİTİ-

Suriyeli Kürtlere, ayrılıkçı emellerinden vazgeçerek Şam hükümetiyle temas kurmaları çağrısında bulunan Ankara’nın bu son duruşunun, Şam Yönetimi noktasındaki öncelikleri değiştirip değiştirmediği henüz bilinmiyor. Ancak bu konuda konuşan diplomatik kaynaklar, sürecin, Ankara ve Şam’ı adım adım yaklaştırabilecek gelişmelere de gebe olduğunun altını çiziyor.

Bilindiği gibi buna benzer bir tespiti 2020 başlarında Antakyalı emekli Büyükelçi Mithat Rende yapmış, “Eğer gerçekten, Türkiye, Suriye’nin parçalanmasını istemiyorsa, burada bir Kürt Kantonu oluşmasını istemiyorsa, Ankara’nın ortaklık ya da işbirliği yapacağı rejim, Suriye Hükümetidir. Zira İdlib’in de çözüme kavuşturulması gerekiyor” demişti.

-KÜRT KANTONU!-

Suriye’nin kuzeyinde, olası bir Kürt Kantonu için de konuşan Rende, tespitlerini şöyle sıralamıştı:

“Türkiye, bugün, ‘Emevi Camii’nde Namaz kılacağız’ söyleminin çok uzağında, çok farklı bir yerde, Suriye konusunda. Ama bakıldığında, bu söylem, hem çok eski hem çok bahtsız bir söylemdi. Bu, bir zamanlar söylendi, ama çok da eleştirildi. O zaman başkası da kalkar, Türkiye’nin bir yerini belirler ve der ki, ‘6 ay sonra, biz de orada bilmem ne yapacağız…’ O nedenle, o davranış çok yanlıştı. Çok ciddi bir meydan okumaydı. Ama bugüne bakıldığında, Türkiye’nin öncelikleri artık çok başka. Bugün Türkiye’nin önceliği, Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin desteğiyle oluşturulmak istenen, Kürt Kantonu! Esas önceliğimiz bu olmalı!”

-TEMAS KURULMALI!-

Bölgedeki dengeler adına, Ankara’nın politik tavır değişikliğine gitmesi gerekliliğine de işaret eden Rende, diplomasideki yol haritasını ve kurallarını da hatırlattığı değerlendirmesinde şunları dile getirmişti:

“Diplomaside şöyle bir söz var… ‘Ne kalıcı düşmanlık vardır. ne de kalıcı dostluk! Kalıcı olması gereken ve önemli olan, milli menfaatlerdir. Dolayısıyla, koşullar çok dramatik şekilde değiştiğinde, bizim oturup da yeniden bir değerlendirme yapmamız ve bu konuda çok pragmatik olmamız gerekiyor. Çünkü koşullar ciddi şekilde değişirse, oturup, dış politikayı ve stratejiyi yeniden formüle etmek lazım. Dolayısıyla, bugün koşullarda çok büyük bir değişiklik varsa, ki var… O zaman oturalım ve değerlendirelim, Türkiye’nin milli çıkarları neyse, onu yapalım. Bu anlamda Şam Hükümeti ile bir an önce doğrudan temas kurulması gerekiyor.”

-HEP AYNIYIZ!-

Antakya’da konuştuğumuz, ismini vermek istemeyen bir Suriyeli sığınmacı ise benzer tekrarların yapıldığını söylerken, şöyle konuştu:

“Ankara, Suriye’nin kuzeyinde istediği kadar güvenli bölge kursun, eninde sonunda o topraklarda Şam Yönetimi denetimi olacak. Bunun bir sonu var mı? Bizlerin nihai geri dönüşü için de bu şart. Şam, Ankara ile anlaştığı takdirde, bizim güvenli dönüşümüz mümkün olabilir. Aksi halde bizi düşman gibi görecek bir rejimin yönettiği bir ülkeye dönemeyiz.

Anlayacağınız, Ankara, hem kendi güvenliği hem de bizlerin geri dönüşü adına Şam ile el sıkışmak zorunda, anlaşmak zorunda. Çünkü burada ne kadar uzun yaşarsak yaşayalım, yaşanan her sıkıntıda hedef gösterilmeye devam edileceğiz. Biz buna alıştık, ama çocuklarımız alışsın, aynı şeyleri yaşasın istemiyorum.”

Tamer Yazar