Binlercesi çaresiz…
Aşırı soğuk havalar, Suriye’nin kuzey ve kuzeybatısında zorla yerinden edilen sivillerin sığındığı derme çatma çadırların bulunduğu bölgelerde etkili olurken, Hatay’ın Cilvegözü sınır kapısı, bölgeyi ayakta tutan yardımların adresinde durmayı sürdürüyor.
Yağışlar ve dondurucu havalar, Hatay’a komşu Suriye kenti İdlib ve çevresindeki bölgeleri olumsuz etkilerken, yoğun kar yağışı nedeniyle de yüzlerce çadır yıkılarak kullanılmaz hale geldi. Bölgedeki çatışmalar ve saldırılar nedeniyle evlerini terk ederek kamplara yerleşen aileler, yoksulluk ve kötü hava şartlarıyla mücadele ediyor.
Yağışların ardından içerisi su ve çamur dolan çadırlarda yaşamak zorunda kalan aileler, kar yağışlarında ise çadırlarının üzerlerine çökmesinden korkuyor.
-SIFIRIN ALTI!-
Termometrelerin geceleri sıfırın altını gösterdiği kentte çadırlarda yaşayan siviller, ısınmak için büyük güçlük çekiyor. Ebeveynler ise su baskını ve yoğun kar yağışı nedeniyle çadırların çökmesiyle, çocuklarının donarak ölmesinden korktukları için geceleri uyumuyor. Ortalama 10 kişinin yaşadığı küçük bir çadırda ısınmak için çöpten toplanan plastik ve atık maddeler yakılırken, geceleri ise sadece battaniyelerle ısınılıyor.
-AF’A RAĞMEN!-
Suriye Yönetimi tarafından son dönem yayınlanan bir kararla, yerlerinden edilenler için yürürlüğe sokulan ‘af’ kararı ise şüpheyle karşılanıyor. Şam rejiminin tutuklama ve yargısız infazlarından korktukları için evlerine dönemeyen ailelerin tek isteği, çadırlarını ısıtacak bir yardım elinin uzatılması.
İdlib’in Atme kamplar bölgesinde dondurucu havaların etkili olduğu Şahşabo Kampı, yerinden edilmiş ailelerin barındığı, zorlu yaşam şartlarını en ağır şekilde yaşayan yerlerden. Kampta kalanlar, yaşadıklarını anlattılar.
-İŞ YOK, AŞ YOK-
Hama kırsalındaki Gab Ovası’na düzenlenen yoğun saldırılar sonucunda evini terk ederek kampa sığınan Yasir Barri, bölgede kış aylarının çok zor geçtiğini söyledi.
Barri, 7’si çocuk toplam 12 kişilik ailesiyle bir çadırda yaşadıklarını belirterek, “(Gece) Şu an çadırda, sobamız veya yakacak hiçbir şeyimiz yok. Çocukları ısıtmak için, çöpten topladığımız eski ayakkabı ve plastikleri gündüz yakıyoruz, geceleri battaniyeden başka bir seçeneğimiz yok” dedi.
Çocuklarının aç uyumasına dayanamadığını vurgulayan Barri, “Onları doyurmak için, kalbimden bir parça koparıp vermek istiyorum. İş bulamıyorum. Geçimimizi, her ay gelen sadece bir yardım kolisi ile sağlıyoruz. Çocuklarımı ısıtamayınca, içime atıyorum. Bana ağır geliyor, ne yapacağımı bilmiyorum” diye konuştu.
En son geçen yıl yakacak yardımı aldığını anlatan Barri, şunları kaydetti:
“Şiddetli yağışların olduğu geceler, çadırın içerisi sularla doluyor, tüm eşyalarımız ıslanıyor. Karlı havalarda çadırlarımızın üzerinden biriken karı temizlemezsek, çadırlarımız yıkılıyor. Çocuklarıma ilaç alacak param yok. Yalvar yakar tanıdıklardan borç alıp, çocuklarıma ilaç temin ediyorum. Çocukların solunum cihazına ihtiyacı var, ancak temin edemiyorum. Torunum ve çocuklarımı, donmamaları için battaniye ile sarıp sarmalıyorum.”
-TEK İSTEĞİM-
Hama’nın kuzey kırsalından İdlib’e göç eden Hüseyin Nasır da dondurucu gecelerde battaniyeye sardığı çocuğunu ısıtmak için, çadırda gazı bitmek üzere olan seyyar yemek tüpü yaktığını anlattı. Bir gözü doğuştan engelli, diğer gözü ise yüzde 25 gören Nasır, “Ben çalışamıyorum. Eşim ise tarlada günlük 7 Türk lirasına çalışıyor. Tek isteğim, bir ev ve oğlumu ısıtacak bir soba” dedi
Baba Nasır, geçimini ve oğlunun ilaç parasını, komşularından aldığı borç para ile sağladığını vurguladı.
-NE YAPILMALI?-
Bu soruyu cevaplayan kişi, ismini vermek istemeyen, Antakya’da yaşayan Suriyeli bir sığınmacı…
“Kaç sene oldu, diye aramızda başlayan sohbetlerde, herkes, kendi kaybını hatırladıkça susuyor. Çünkü herkes bir yerlerinden yaralı! Anne babasını kaybetmiş, kardeşini kurban vermiş, saldırılarda çocuklarını kaybetmiş, tek kalmış, burada hala hayat mücadelesi vermeye devam etmiş insanlarız. 10 sene içinde hala birçoğumuz, yardımlarla ayakta kalabiliyoruz. Başka çaremiz var mı? Salgın herkesi etkiledi, ama en çok da bizleri! İş kalmadı! Bu yüzden de çöpe çıkan, atık toplayanlarımızın sayısı arttı. İnsanlarımızın bu halde olması üzmüyor mu sanıyorsunuz!
Sorunuzun cevabı, diyalog! Türkiye ve Suriye’nin anlaşması. Bu, sadece Şam’ın ‘Af’ kararı ile olacak bir şey değil. Çünkü insanlar buna güvenemiyor. Dönecek olanlar, başlarına gelebileceklerinin de hesabını yapıyor. Bu, korkutucu, ama böyle!
O yüzden de, anlaşan bir Ankara ve Şam, bizlerin tek güvencesi. Aksi halde asıl topraklarımıza dönemeyiz! Dönmemizi istedikleri yerler ise bize göre değil!”
Tamer Yazar