Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Enerji Dağıtımında
Halktan Yana Politikalar Üretilmeli

Milletvekili Oruç, Türkiye’de mevcut

Milletvekili Oruç, Türkiye’de mevcut enerji politikalarının, şirketlere kar sağlama aracına dönüştüğüne vurgu yaptı

      Hatay Samandağlı hemşerimiz HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğuları Oruç, bir grup milletvekili ile birlikte meclis başkanlığına ilettiği önergede elektrik faturalarına gelen fahiş zamları gündeme getirdi. Türkiye’de mevcut enerji politikalarının, şirketlere kar sağlama aracına dönüştüğüne vurgu yapan Milletvekili Oruç, bu durumun anayasada tanımlanan sosyal hukuk devleti olmanın gereklerine aykırı olduğunu bildirdi ve “Elektriğe yapılan fahiş fiyat artışının nedenleri ve fiyat artışının yaratacağı ekonomik krizler tespit edilmeli, enerji üretimi ile dağıtımında halktan yana politikalar üretilmeli, enerji adaleti, elektrik hizmetleri merkezi planlama ile yapılmalı” dedi.

Türkiye ithal kömüre bağımlı hale getirildi …

      Türkiye’nin, enerji üretim ve dağıtımında 2000’li yıllardan itibaren uygulanan özelleştirme politikaları ile enerji alanında artan bir şekilde dışa bağımlı hale getirildiğini, sermaye gruplarına rant sağlandığını, iklim krizinin öncelikli gündem olması gereken bir dönemde, fosil yakıtlara bağımlılık arttırıldığını belirten Milletvekili Oruç, ETKB-EİGM istatistiklerine göre 2020 yılı Türkiye’nin birincil enerji arzında ithalatın payının yüzde 70,2, fosil yakıtların payının ise yüzde 83,3 olduğunu, 2020 yılı elektrik enerjisi üretiminde ise EİAŞ rakamlarına göre fosil yakıt payının yüzde 57,7, ithal yakıt oranının ise yüzde 43,5 olduğunu bildirdi.

      2000’lerin başından itibaren yerli linyit kömürünü işlemeye yönelik tüm teşvik, alım garantisi ve özelleştirmeler sonrasında uygulanan yanlış politikaların, Türkiye’yi ithal kömüre bağımlı hale getirdiğini bildiren Milletvekili Oruç, özelleştirmenin gerekçesi olarak kamuoyuna açıklanan rekabet ortamının yaratılamadığını, fiyat istikrarının sağlanamadığını, sanayinin ihtiyacı olan ucuz elektrik enerjisinin temin edilemediğini, yatırım ve istihdamın artırılamadığını ifade etti ve “Türkiye’nin enerji politikası, kömürlü santrallere uygulanan teşvik ve alım garantileri ve yenilenebilir enerji kaynaklarına uygulanan destekleme mekanizması (YEDKEM) ile özel sektörün karına öncelik veren bir şekle dönüşmüştür” dedi.

Halka yansıyan zam ortalama yüzde 77 …

      Milletekili Oruç, konu ile ilgili önergesinde şunlara yer verdi: “Elektriğe yapılan zamlardan açıkça anlaşıldığı gibi, şirketlerin kazançlarını düşürmemek için maliyetlerini elektrik fiyatlarına yansıtmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır. EPİAŞ’da oluşan ve piyasa takas fiyatı olarak tanımlanan elektrik satış fiyatları, halen kWh için en fazla 100 kuruş düzeyindedir. EPİAŞ ocak ayında teklif edilebilecek en yüksek fiyatın 134,5 kuruş kWh olduğunu açıklamışken, EPDK’nın elektrik fiyat tarifelerinde yer alan enerji bedellerini, bu rakamlardan çok daha yüksek düzeyde tutması, özel elektrik şirketlerini açık bir şekilde kollandığı iddialarını oluşturmuştur.  

      Elektrik üretimi ve dağıtımının bu denli piyasalaşmış olması elektrikte arz güvenliğini sağlamadığı gibi bu konuda sakıncalar da doğurmaktadır. Birkaç yıl önce Türkiye genelinde elektriğin 10 saat boyunca kesilmesi, karları yeterli gelmeyen özel şirketlerin sisteme elektrik vermemelerinden kaynaklanmıştır.

      Konutlara uygulanan zam 150 kWh’e (210 kWh’ye çıkarıldı) kadar olan tüketimde yüzde 50, üstünde ise yüzde 125 olarak gerçekleşmiştir. Temel ihtiyaçlarını karşılaması için bir evin aylık elektrik sarfiyatının 230 kWh olması gerektiğinden yola çıkarak, Aralık 2021’de 210 TL olan fatura, zamla birlikte 371 TL’ye yükselmiştir.  Yani halka yansıyan ortalama zam oranı yüzde 77’dir.  

      En yüksek zam oranı yüzde 129,2 ile iletim sistemine abone olmayan, dolayısıyla elektriğini dağıtım şirketlerinden almayan sanayi abonelerine yapılmıştır. Bu sanayi grubu elektriğe 1,75 TL/kWh verecektir. Zamlar sonrası en pahalı elektriği ise ticarethane grubu 2,74 TL/kWh olarak ödeyecektir.

Kömür fiyatları 5 kat değil 2 kat arttı …

      Bir kamu kuruluşu olan ve elektrik üretiminin yüzde 17’sini gerçekleştiren Elektrik Üretim A.Ş.’den 31,86 krşkWh’e alınan elektriğin dağıtım şirketleri tarafından KDV ve BTV dahil konutlara 210 kWh’nin üzerinde tüketim için 2,06 TL/kWh’ye, alçak gerilim alan sanayiye 2,28 TL/kWh’ye, ticarethanelere 2,74 TL/kWh’ye ve tarım sektörüne 2,06 TL/kWh’ye satılacaktır. Elektrik fiyat oluşumunda KDV, hem dağıtım şirketlerinin elektriği satışında, hem de nihai fatura bedelinde olmak üzere iki kere alınmaktadır. Hiçbir katma değer eklenmeden getirilen bu artışlar, doğrudan dağıtım şirketlerinin kazanç hanesine yazılmaktadır. Öte yandan halka ve ekonominin tüm sektörlerine ciddi maliyet artışları getirmektedir. Bu maliyet artışlarının yıkıcı etkileri olacak, enflasyonu ve işsizliği artıracak, işletmelerin kapanmasına yol açacaktır.

      Elektriğe yapılan fahiş zammın gerekçelerine yönelik olarak, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından 31.12.2021 tarihinde yapılan basın açıklamasında, pandemi koşulları sebebiyle hammadde fiyatlarında yaşanan artışlar sonucunda enerji maliyetlerinde de  çok büyük artışlar meydana geldiği, dünya spot piyasalarında elektrik üretiminde kullanılan kömür fiyatlarında 5 kat, doğalgaz fiyatlarında ise 10 katlık artışlar olduğu ve yapılan zamların küresel düzeyde ortaya çıkan bu maliyet artışlarından kaynaklandığı ifade edilmiştir.  Dünya spot piyasalarında 2021 yılı içerisinde yüksek fiyat dalgalanmalar olmuştur. Örneğin, elektrik üretiminde  kullanılan buhar kömürünün ton fiyatı 2021 yılı başında 70-80 dolar düzeyindeyken yaklaşık 3 kat artarak Ekim ayında 240 dolar seviyesine kadar yükselmiştir. Ancak, daha sonra fiyatlar tekrar gerileyerek yılı 150-170 dolar seviyesinde kapatmıştır. Dolayısıyla spot piyasadaki kömür fiyatlarında 2021 yılında EPDK basın açıklamasında iddia edildiği gibi 5 kat değil, yaklaşık 2 katlık bir artış söz konusudur.”

      Mehmet ÖZGÜN