İki yönlü olan bu konuyu bu yönleri ile tartışmaya çalışacağım.
Sebe-39. De ki: “Rabbim, kullarından puan durumu nedeniyle uygun bulduğuna /takdir ettiğine, takdir ettiğin şekilde rızkı bol verir veya kısarsın. Buna karşılık siz de, Rabbin verdiği imkânlarından, O’nun rızası için, yarattıklarına herhangi bir katkıda /infakta (para, bilgi, moral desteği vs ile) yardımda bulunursanız, Allah onun yerine fazlasıyla koyar. Çünkü Allah, rızk verenlerin en hayırlısıdır”.
Rızk ile ilgili olan Sebe-39’ncu ayete uygun olması nedeniyle Hadis grubunda olan şu söz Hz. Muhammed’e (as) atfedilmiştir:
Bir adam gelerek: “Ey Allah`ın Resulü, bizler için eşyalara fiyat tespit ediver” diye müracaatta bulundu. Hz. Peygamber (as): “Hayır, fiyat koymayayım (rızka bolluk vermesi için) Allah`ıma dua edeyim” cevabını verdi. Arkadan bir başkası gelerek: (Ortalık pahalandı, eşyaların) fiyatını bize siz tespit ediverin” diye talepte bulununca, bu sefer: “Hayır rızkı bollaştırıp, darlaştıran Allah`tır. Ben hiçbir kimseye zulmetmemiş olarak Allah`a kavuşmak istiyorum” cevabını verdi. Ebu Hüreyre-Kütubu sitte-376
Ancak Enes ismindeki Sahabe tarafından Peygamberimize atfen söylenen ve Kütubu sitte’de 377’nci sırada olan aynı konudaki hadiste ise gerek Sebe-39’ncu ayetten ve gerekse Kütubu sitte-376’ncı sırada bulunan Hadis’ten farklı olarak “Fiyatları koyan Allah’tır” fazlalığı ve kafa karıştırıcı bir fazlalık bulunmaktadır. Ki bu fazlalık, Kur’an’da olmayan ve uygun da olmayan bir fazlalık konumundadır.
Halk Hz. Peygamber (as)`e müracaatla: “Ey Allah`ın Resulü, fiyatlar yükseldi, bizim için fiyatları siz tespit edin” dediler. Resulullah (as) onlara şu cevabı verdi: “Fiyatları koyan Allah`tır. Rızkı veren, artırıp eksilten de O`dur. Ben ise, hiç kimse benden ne kan ne de mal hususunda hak talebinde bulunmaz halde Allah`a kavuşmamı diliyorum.” (Tirmizi hadisin sahih olduğunu söylemiştir) Enes-Kütubu sitte-377
Bu Hadis’te olup bir önceki Hadis’te olmayan fazlalık olan “Fiyatı koyan Allah’tır” ifadesi, Kur’an’da olmayan bir ifadedir.
Diyanet İşleri Başkanlığının 2019 yılında 2 nci baskısı yapılan “Hadislerle İslam” eserinde şu açıklama bulunmaktadır:
“Hz. Peygamber, spekülasyona, belirsizliğe ve taraflar arasında anlaşmazlığa yol açacak her tür muameleye mani olduğu ve fiili tedbir aldığı halde fiyat konusunda sınırlama getirmeye karşı çıkmıştı. Zira fiyatların sınırlanması, şehir dışından Medine çarşısına mal getirerek satan tüccarların, kendilerine yeni pazarlar armasına sebep olacak, dolayısıyla Müslüman şehir halkının sıkıntı yaşaması ve karaborsacılığa yenik düşmesi gibi bir sonuç oluşturabilecekti. Savaş şartlarının etkisini gösterdiği Medine çarşısını bir kez daha altüst edebilecek bir uygulama olacağı gerekçesiyle Hz. Peygamberin kaçındığı fiyat sınırlaması, sonraki yüzyıllarda İslam toplumlarında ortaya çıkan yeni şartlar doğrultusunda yeniden gündeme getirilecek, bu sefer fiyatların aşırı derecede yükseltilmesini engelleyecek şekilde narh konulmasına izin verilecekti. İslâm alimleri, doğuracağı neticeler açısından bu uygulamanın, Hz. Peygamber’in dikkate aldığı maksatlara uygun olduğunu belirtmişlerdir. Pazarda denetleme görevlisi olarak da 3 erkek, 2 kadın bulundurma uygulamasını devam ettirmişlerdir”-Hadislerle İslam. Cilt V, s 161-162-163, 2 nd Baskı, 2019
Demek ki Hz. Muhammed (as), Kur’an’da ve 376’ncı hadiste “Fiyatı koyan Allah’tır” fazlalığını göz önüne almadığından, kendisine yapılan fiyat belirleme işlemini bizzat kendisi yapmıştır. “Hadislerle İslam” kitabına göre, değişen şartlara göre de önce fiyat sınırlaması yapmazken, daha sonra sınırlama konmasını uygun bulmuştur.
Bu duruma göre, Peygamberimiz (as), Kur’an’a göre değil de aynı konuda, fakat farklı 2 sahabenin Hz. Muhammed’e atfederek söylemiş oldukları Hadislerden toplumda kafa karışıklığı nedeni olabilecek ek ifadeli olanını seçmemiştir.
Çünkü Hz. Muhammed (as), Allah’ın belirlemiş olduğu Muhkem Kurallar olan yasaklar (haramlar) ve emirleri kendisi insanlara tebliğ etmiştir.
Yine Peygamberimiz (as) Kur’an temelli şu bilgileri çok iyi bilmekteydi:
Al-i İmran-7’nci ayette, Kur’an’da değişmez farz birer ana din kuralı olarak Muhkem Kurallar ve çok seçenekten biri olmak üzere özelliği ile zaman ve topluma göre değişken anlamlı olan Müteşabih Kurallar olduğu belirtilmiştir.
Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir /ana kurallardır. Geri kalanlar ise müteşabih /çok seçenekli /çok anlamlı /değişken /benzeşik mesajlardır. Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan Müteşabih /çok seçenekli /çok anlamlı araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de “Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir.” diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu ayırımını aklını kullanan, bu bilim ve düşünce sahiplerinden /ülul elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.”.
Müteşabih /çok seçenekli mesajların bazısı İlahi kelimelere, bir kısmı Evren bilgilerine ait olanlar, bir kısmı da birer hedef olan Muhkem /değişmez ana kuralları gerçekleştirmek üzere çok seçenekli yöntemlerdir, araçlardır. Yani 3 grup Müteşabih /değişken ve çok seçenekli mesaj olduğunu düşünüyorum.
İçleri fesat olanlar, çok seçenekli olup ilk seçeneği daima Kur’an’da kalacak olan Müteşabih kurallara ilişkin olan kendi seçeneklerini farz gibi dayatırlar ve dinselleştirirler.
Muhkem kurallar birer sünnetullah’tır. Müteşabihler ise Muhkemleri gerçekleştirmek üzere kullanılan yöntemler ve önerilerdir. Kur’an’da bildirilen bu müteşabihler, değişken seçeneklerden biridirler ve kişiler, toplumlar, özgür kararları ile ya Kur’an’daki seçeneği veya kendi uygun bulduklarını seçerler.
Allah, insanı (Beşeri) yaratmakta, Dünya’yı nimetlerle donatmakta, akıl ve yetenek özellikleri ile donatıp, salih ameller yanında, yaşam kuralları olmak üzere kutsal kitaplarla bildirdiği yasaklar ve yapılmasını istediklerine uyulmasını beklemektedir. Kullarının faaliyetlerine doğrudan karışmayıp, onları izlemekte, her an değerlendirmekte ve başarı veya başarısızlıklarına göre de puanlandırmaktadır. Bu puanlara göre de hak edene ve içten isteyenin isteğine göre nimetleri bollaştırmakta veya kısmaktadır. Konuya ilişkin şu ayetler de konuyu pekiştirmektedir:
Fecr.16. Fakat ne zaman da Rabbi kader /uygun bulunan ölçü gereği yine sınav olarak rızkını daraltsa, bu sefer de, “Rabbim beni ihmal etti” der ve suçu Allah’a atıp, inancından iyice şüpheye başlar.
İsra-30. Şüpheniz olmasın ki Rabbin, uygun gördüğü kimse için rızkını açar da kısar da. Muhakkak Allah, kullarından daima haberdardır ve onları sürekli izleyendir.
Kaldığım yerden haftaya inşallah devam edeceğim. Sağlıklar dilerim.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR” ve “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ”
YORUMLAR