Çocuklarıyla, dağda, derme-çatma bir barakada, yılan ve akreplerin arasında yatıyor. Tiroit hastası 3 çocuklu anne, çöp bidonlarından teneke toplayıp geçiniyor. Ekmeğe muhtaç durumdaki çaresiz annenin kızı ise okula gitmek istiyor ama…
İsmi bizde saklı, 3 çocuk annesi, yoksul, kimsesiz, hasta bir anne… Dağlarda yaşıyor. Derme çatma bir barakada yaşamak zorunda kalan 3 çocuk annesi kadın, aynı zamanda tiroit hastası. Tüm zorluklara rağmen, çöp bidonlarındaki teneke ve plastikleri toplayarak, bunların satışından elde ettiği parayla geçinmeye çalışıyor. Bu çaresizliğin ortasındaki kızı ise okul çağında, okumak istiyor ama… Gidemiyor!
Dağlarda yaşayan 3 çocuklu annenin öyküsü, Ali Nurlu’nun başkanı olduğu Hatay Toplum Gönüllüleri Derneği’nin sosyal medya paylaşımında yer aldı.
Ali Nurlu’ya mesaj gönderen 3 çocuklu yoksul annenin yazdıkları şöyle sıralanıyor:
“Ben, köyde, dağlarda yaşayan 3 çocuklu bir anneyim. 2 odalı, üstü çinkolu bir evde yasamaya çalışıyoruz. Yazın, yılanların ve akreplerin arasında yaşamaya çalışıyoruz. Bu kış gününde ise çocuklarını ısıtmaya çalışan bir anneyim ve çok fakirim. Hiç biryer den bir gelirim yok.
1 ay oldu, hastaneye gidip geliyorum. Boğazımda tiroit hastalığı çıktı ve ben çok acı çekiyorum, nefes zor alabiliyorum. Allah kimseyi düşürmesin, çok zor Ali abi. Bizim burası dağlık alan diye, çok soğuk oluyor havalar. Buz gibi! Çocuklarım, ödev yaparken, üstlerini battaniyeyle örterek ödev yapıyorlar.
3 çocuğum da okula başladı. Gerçekten de hayat o kadar zor ki!
Ali abi, bizim burada nehir var! Ben hep oradan çalı, kozalak topluyorum. Hep yağmur yağıyor diye ıslaklar, yanmıyorlar. Bana 10 çuval da olsa odun ayarlayabilirsen abi… Çocuklar bari hastalanmasın, üşümesin Ali abi. Dışarıda yemek yapıyorum, ne bulursam yakıyorum. Kış, bizim için çok zor. Çocuklarım nemden, küften hep hasta oluyorlar.
Allah büyük… Bana olsun, çocuklarıma bir şey olmasın, ben onların acısına asla dayanamam. Zaten olursak, önce Allah’a sonra da sana emanet, benim çocuklarım. Allah, kimseye evlat acısı yaşatmasın. Çocuklarım sabah uyurken, kalkıp teneke, pet şişe topluyorum. Onları satıyorum. Satıcı abiye yalvardım, ‘abi’ dedim, ‘ne olur bana yirmi lira ver’ dedim. Çocuklarıma en azından ekmek alabileyim… ‘Yok’ deyince, dünyam yıkıldı, ben çocuklarıma ne yedireceğim diye.
‘Allah büyük’ dedim ve telefonum çaldı. Ali abim arıyor, ‘gel kızım’ dedi, ‘sana erzak, un vereyim’ dedi. Allah, Ali abiden ve tüm hayırseverlerden razı olsun. Allah, ne muratları varsa versin inşallah. Ali abi olmasa, biz fakirler, öksüzler, yetimler, yoksullar, evsizler ne yapardık. Ali abi olmasa, biz fakirlere kim bakar?
Köyde o kadar zengin var, kimse bize bakmıyor. Kızım, anaokuluna başladı. Başka yerden alıp verdim, borç yaptım. Bakkala da borcum var. Kızım okula gitsin diye… Çok gitmek istiyor, çok güzel şeyler öğreniyor, çok yetenekli benim kızım.
Allah, tüm çocukları bağışlasın inşallah. Allah, sizi de kazadan ve beladan korusun Ali abi. Ne olur duy sesimi! Allah, yardım edenden de etmeyenden de razı olsun.”
-Haber/Cemil Yıldız-