Peki ya ‘Sprey’ Boyaları?
RES (Rüzgar Enerji Santralleri) alanları, büyük ölçüde 1. ve 2. derece doğal sit alanı olarak tanımlanan, mutlak ‘koruma bölgesi’ ve ‘yapı yasağı’ olan bölgelerdir. Saint Simon, bu tanımlamaya uyuyor mu? Uyuyorsa eğer, eldeki fotoğraf karelerinin bir açıklaması var mı?
Bakımsızlığı ve uzun zamandır dokunulmayan ‘dün’ mirasına dair yazılıp çizilse de, şu ana dek çok değişen bir şey olmadı. Bir turizm dönemi daha, 1500 yıllık Saint Simon Manastırı için ‘sprey’ boyalı duvarların arasında geçildi. Yabani otların neredeyse tamamen kapladığı alanın temizliği ise ancak Ağustos ayında başlatıldı. Asıl temizlenmesi gereken alanlar ‘ertelemeye’ takıldı. Belki de bir sonraki turizm sezonuna!
-SAHİPLİK TARTIŞMASI-
“Hatay İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Hatay Müze Müdürlüğü tarafından 1500 yıllık ‘Manastır’ için bugüne kadar ‘neden’ bir şey yapılmadı” sorusuna cevap uzun zamandır alınamadı. Eldeki sahipsizliğin bu garip tablosuna eklenen son tartışma ise, ‘Manastır hangi ilçeye ait’ başlığında oldu.
Defne Belediyesi Park Bahçe Müdürlüğü’ne bağlı ekiplerin bu tarihi inanç noktasında gerçekleştirdiği ‘temizlik’ çalışmasının ‘yetersizliğinde’ bekleyen tarihi alan için konuşan, Samandağlı İşadamı, Ayhan Kara şunları söyledi:
“İlçemiz, adını bu dağdan alır, Cebel Sim’an… Büyükşehir Yasası ile beraber Aknehir’in Defne ilçesine bağlanmasıyla birlikte, Defne sınırlarına katılmıştı, bu hatanın düzeltilmesi için gayri resmi görüşmeleri tamamladım. İşi resmiyete dökmenin zamanı geldi. Hatay Büyükşehir Belediyesi, Defne Kaymakamlığı, Defne Belediyesi, Samandağ Kaymakamlığı, Samandağ Belediyesi tek tek ziyaret edilecek ve bugüne kadar şifahen aktarılan ve genelde haklı bulunan talep resmi olarak iletilecektir. Halkımızın ve sivil örgütlerin desteği önemli. Yakın zamanda konuyla ilgili bir çağrıda bulunacağız.”
-UYGULAMAYI DEĞİŞTİRSEK!-
Antakya’dan Defne’ye ve oradan Samandağ’a uzanan hatta biriken, ancak sayısız sorunlarla boğuşan tarihi ve kültürel mirasa eklenen bu son ‘tartışma’ nasıl sonuçlanır bilinmez ama, ismini vermek istemeyen bir turizmcinin beklentisi, tartışmalardan ve sorunlardan uzak bir Hatay…
“Sorunları konuşup duruyoruz. Konuşuyoruz konuşmasına da, ne değişiyor? Hiçbir şey! Aslında sorunumuz, gündeme düşen onca tartışmayı sonlandırmak için kılını dahi, kımıldatmayan resmi kurumlar, idareciler. Hiç kimseden tek bir açıklama dahi gelmiyor. Saint Simon’a, bu sene gelen az sayıda turisti dahi götüremedik. Nesine götürecektik ki? Bu haliyle fotoğraflansa daha mı iyi? Peki, pazarlamanın en basit mantığında durup, kendisini diğerlerine dahi anlatamayan, aslında anlatmak için çaba dahi sarf etmeyen bir şehir olarak yarından ne bekliyoruz? Ben bir şey beklemiyorum. Aslında günü yaşıyoruz. Yarını da ‘yarın düşünürüz’ diyoruz! Biz buyuz işte. Bu hale geldik. Bu hale getirildik. Tamam da, bu uygulamayı değiştirsek mi? Artık geleceğimize yatırım yapmaya başlasak. Kirimizden ve çöpümüzden arınsak. Zor mu?” Soru net… Biz de tekrar edelim mi? Sahi, eldeki görüntüleri ‘yenileriyle’ değiştirmek o kadar zor mu? -Tamer Yazar-