Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR

DİN, DİNDAR ve MUHAFAZAKÂR

Dünya, Ruh diye tanımlanan varlıkların eğitim ve bu sırada başarılı olacakların seçileceği bir okul binası, insan denilen vücut da bu okulda Ruh’un giymek zorunda olduğu birer üniforma, elbise, kullandığı bir araç demektir. Bu üniforma, Dünya’nın temel ana maddesi olan toprak ile aynı organik, inorganik ve kimyasal maddelerden yapılmış ve Dünya malı olandır. Dolayısıyla da vücut, Ruh’un eğitiminin malzemesidir sadece.

Eğitim okulu olan Dünya’nın öğrencisi olan Ruh’un mezun olabilmesi için “NEFS DERSLERİ” nden başarılı olması gerekmektedir. Yani olumlu nefslerini “Sıratan müstakiym” diye tanımlandığı üzere “Orta düzeyde” yaşaması, inkâr etme demek olan TEFRİT etmemesi ve aşırı kullanmaması, diğer bir ifade ile İFRAT aşamasında uygulamaması, olumsuz nefsleri ise tamamen öldürmek üzere güçlü bir iradeye ulaşması beklenmektedir.

Kehf-7. Sakın boş yere üzülme. Çünkü Biz, öğrenci Ruh’lardan kimlerin iman edip muhkem /değişmez ana kurallara uygun olumlu ameller gerçekleştireceğini, kimlerin de şımarıp yanlış yola sapacağını ayırt etmek için, Dünyayı aldatıcı bir cazibe /ziynet merkezi yapmışızdır.

Dünya okuluna özgü kuralların temel amacı, öğrenci Ruh’u güçlü bir iradeye ulaştırmaktır. Bu kurallar, bir nevi yaşamın en uygun şekilde “KULLANMA KILAVUZUNUN MADDELERİDİRLER”. Bu kurallara Kur’an’da Al-i İmran-7’nci ayette MUHKEM /DEĞİŞMEZ FARZ KURALLAR denmiştir. Bu kuralların temel özellikleri, her zaman ve her toplum için geçerli olmaları yanında, tartışılmaz kesinlik ve doğrulukta olmalarıdır. Bu duruma göre de Muhkem kurallar, dokunulmaz kurallar demektir. Diğer kuralların bir kısmı İlâhî sisteme ilişkin ifadeler, bir kısmı Evren bilgileri, bir kısmı Mukatta Harfler, bir kısmı ise her bir muhkem kuralı gerçekleştirmek üzere belirtilen araçlar, yöntemlerdir. Kanun maddeleri demek olan Muhkem kuralların bir nevi yönetmelikleridirler. Bunlar, MÜTEŞABİH /değişken, yani zaman ve topluma göre farklı yorumlanacak ve uygulanacak, çoktan seçmeli kurallardır. Dolayısıyla Müteşabih kurallar dokunulan, motamot aynı uygulanmayabilen, zaman ve topluma göre farklı olacak çok farklı olabilen kurallar olmaktadırlar.

Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem /değişmez amaç özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef hükümlerdir. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken mesajlar olup, bunların bazısı ilâhî yapı ile ilgili semboller veya Evren ile ilgili bilimsel bilgiler halinde, bazısı Mukatta Harfler, bazısı da kesin hükme yönelik, onu gerçekleştirecek araç /yöntem /vesile mesajlardır. Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan Müteşabih /araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler ve kendi düşüncelerine uygun olanı dayatırlar.

Âdem neslinin nüfusu başlangıçta az olduğundan, Muhkem /değişmez farz kurallar ile Müteşabih kuralların sayısı da azdı ve bunlar sahifeler şeklinde ve peygamberler aracılığı ile insanlara tebliğ edildi ve uymaları beklendi. Daha sonra nüfus artışı ile paralel olmak üzere, gerekli olan kurallar da arttı ve bu defa kitaplar (Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’an) halinde bildirildiler.

Muhkem kuralların ilki “Allah’ın tek ilah olduğu” kesin kuralıdır. Hangi kitaba ve hangi pergambere iman ederse etsin, bu ilk kuralı içten kabul edene Kur’an’da MÜSLÜMAN denmektedir.

Bakara-136. Devamla yine onlara; “Biz, Allah’a, bize Kur’an ile indirilene, İbrahim, İsma­il, İshak, Yakup ve torunlarına indirilenlere, Musa’ya, İsa’ya ve Rabbi tarafından tüm peygamberlere ve­rilenlere inanırız. Bunların hiçbiri arasında ayırım yapmayız. Biz sadece Allah’a teslim olanlarız /Müslümanlarız” şeklinde cevap ver.

Allah, sadece Müslüman oluşumuzu kabul etmemekte ve Allah’ın tekliği yanında, mutlaka diğer 4 şarta da iman etmeyi istemektedir. İmanın beş şart olduğuna Bakara-177, 285 ve Nisa-136. ayetlerde değinilmiştir.

Nisa-136…..Kim Allah’ı, Meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve Ahiret gününü inkâr ederse /küfre saparsa, yanlış yola iyice sapmış ve doğru yoldan iyice uzaklaşmış demektir.

Daha sonrasında bu iman edişi Salih amellerle /faydalı işler gerçekleştirmekle ve iman etmenin pratik uygulamalarını yapmakla pekiştirmemiz istenmektedir. Buna dayanarak birçok ayette “Ey iman eden ve Salih ameller gerçekleştirenler” şeklinde ifade kullanılmıştır. Ankebud-3. Ayette iman edenlerin, Bakara-62. ayette ise hem iman eden ve hem de Salih ameller gerçekleştirenlerin ancak ödüllendirileceklerine değinilmiştir.

Ankebud-3. Biz daha önceki nesillerden “iman ettik” diyen­leri de çeşitli sınavlara tabi tuttuk. Aynı şekilde Allah, sizleri de sınavlara tabi tutarak içtenlikle iman etmiş olanlarınızla olmayanlarınızı belirleyecektir.

Bakara-62. Şunu da iyi bilin ki, sizler ayrıcalıklı bir toplum değilsiniz. İnsanlardan ister Yahudiler ister Hıristiyan veya Sabii’lerden her kim, Allah’a ve Ahiret günü hesaba çekileceğine iman eder ve salih ameller /faydalı işler gerçekleştirirse, onların ödülleri Rab’leri tarafından verilecek ve onlar için korku ve üzüntü kesinlikle söz konusu olmayacaktır.

Salih ameller /faydalı işler, benim Kur’an’da 440 sayıda belirlemiş olduğum Muhkem /değişmez farz kurala göre gerçekleştirilecektir. Bu kuralların 226’sı yasaklar (haramlar), 214’ü ise yapılması farz olarak istenenlerdir. Bunlardan gerek yasak olanları çiğnemek ve gerekse yapılması istenenleri yapmamak GÜNAH diye tanımlanmaktadır. Bu nedenle de Kur’an’ın anlayarak, üzerinde düşünerek ve öğrenilen Muhkem /değişmez farz kuralların benimsenip yaşantıya yansıtılması çok önemli olmaktadır.

Kur’an’da olduğu gibi diğer vahiy kitaplarında da bildirilen Muhkem /değişmez farz kurallar bütününe DİN denmektedir. Bu kurallardan temel amaç, öğrenci Ruh’un dünya okulundan en iyi derece ile yani Mümin veya en ideali ise Makbul kişi veya diğer bir ifade ile Kâmil İnsan olarak mezun olmasını sağlamaktır. Dolayısıyla Din, bir araçtır ve insan içindir.

İnsanlara peygamberler aracılığı tebliğ edilen Dünya Okulunun muhkem /değişmez farz kuralları ile Müteşabih /değişken araç kuralların kaynağı tektir ve o da Allah’tır. Dolayısıyla da Muhkem kurallar bütünü demek olan DİN tektir ve Maide-3. ayette bu dine İSLÂM adı verilmiştir. Hangi vahiy kitabına ve peygambere iman edilirse edilsin, Allah’ın tek dini İslâm olmaktadır.

Maide-3. Çünkü Ben bugün dininize son şeklini verdim, böylece din ile ilgili nimetimi artık sonlandırdım ve şimdiye kadar olduğu gibi sizin için de din olarak göndermiş olduğum İslâm’ı tamamlayıp onayladım.

Bu duruma göre DİNDAR denilen kişi, bütün muhkem kuralları en gelişmiş şekilde ihtiva eden vahiy kitabı olan Kur’an veya diğer vahiy kitaplarından herhangi birindeki Muhkem /değişmez farz kuralların bütününü veya çoğunluğunu öğrenen ve bunlara göre yaşama çabasında olan kişi demek olmaktadır. Yoksa Dindar olmak, sadece Namaz, Oruç ve Hac olan şekilsel uygulamaları yerine getiren veya kıyafet, sarık ve sakal gibi görüntüde olmak demek değildir. Bu şekilsel uygulamalar, 440 sayıda belirlemiş olduğum ve din denilen muhkem kurallar olarak ancak birer kuraldırlar.

DİNCİ olan kişi ise içten imanı olmadığından başkalarından maddî, siyasî veya farklı bir menfaat sağlamak üzere Allah ve din ile aldatan ve sadece görünüşte ve sözleri ile imanlı görünen ve söz kalabalığı ile inandırıcılığı olan kişi demektir. Böylelerinin birer zalim konumunda olduğuna Hud-18. ayette vurgu yapılmıştır.

Hud-18. Allah’a gerçek dışı yakıştırmalar yapıp iftira etmekte olan veya O’nun adını kullanıp insanları aldatan ve haklarını gasp edenden daha zalim kim olabilir?

Bütün peygamberler gibi Hz. Muhammed’e de yapılan ilk karşı çıkış, ataların inançları ve geleneksel uygulamalar üzerinden olmuştur. Al-i İmran-7. ayette belirtildiği gibi Müteşabih mesajlar, her zamana ve her topluma göre farklı, değişken ve dinamik mesajlardır. Her Müteşabih’in hedefi olan Muhkem kural ise mutlaka olmazsa olmazdır. İşte atalarının inanç ve görüşlerini özgür aklı ile düşünmeyen, eleştirmeden olduğu gibi kabul eden, dinselleştirilmiş veya dinselleştirilmemiş geleneksel uygulamaları eleştirmeyen ve Müteşabih mesajları da Muhkem /değişmez farz kurallar gibi değişmez kabul eden kişi MUHAFAZAKÂR olmaktadır. Halbuki Bakara-170-171. ayetlerde bu yaklaşıma karşı çıkılmış ve böyle davrananlara hayvan sürüleri denilmiştir.

Bakara-171.…..İşte atalarının inançlarını taklitte takılmış ve gerçekleri kabul etmeyip küfre sapmış olanların durumu, çobanın yol gösterici sözlerini ve yardım çağrılarını anlamayan, doğruluğunu bizzat araştırmadan kabul eden, eleştirmeyip sadece durup dinleyen hayvanların durumuna benzer.  Yine bunlar, bildiğini okuyan ve gerçekleri işittiği halde anlamayan, konuşarak cevap veremeyen, gerçekleri göremeyip akıllarını da kullanamayanlardır, sürüler gibidirler.

Dolayısıyla gerek Kur’an ve gerekse O’nu tebliğ etmiş olan peygamberimiz HZ. MUHAMMED MUHAFAZAKÂR DEĞİL, yenilikçi-DEVRİMCİ olmaktadırlar. Çünkü her biri birer Müteşabih kural olan ve bulunduğu toplumun geleneksel özellikli kurallarını değiştirmiş ve Kur’an ışığında DEVRİMSEL yenilikler gerçekleştirmiştir.

NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE 7 KONUDA ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ” ve “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER