Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR

ALLAH İLE BAŞBAŞA BIRAK

Allah, öğrenci Ruh’u eğitim için Dünya’ya göndermeden önce, Dünya yaşamı sırasında uyacağına dair 7 konuda söz alıp öyle gönderiyor. Ancak beşer olarak doğduğumuz andan itibaren anlaşma konularını ve verdiğimiz sözü unutuyoruz. İşte bunları hatırlatmak amacı ile Allah, peygamberler aracılığı ile zaman zaman önceleri sahifeler, daha sonra da kitaplar göndermiştir. Son kitap Kur’an olmuş ve o zamana kadar farklı toplumların kapasitelerine uygun olmak üzere farklı muhkem /değişmez ana kuralların bu kitap ile son şekli verilmiş, tamamlanmış ve Allah’ın tek dini olan bu dine de İslâm olduğu belirtilmiştir.

Ahzab-40. Muhammed, sizin erkeklerinizden hbirisinin öz babası değildir. O, Allah’ın elçisidir /resulüdür ve nebi olanların sonuncusudur ve şunu iyice bilin ki Allah, her şeyi de en iyi bilendir.

Al-i İmran-19. Gerçek şu ki, Allah’ın kabul edip tüm peygamberler aracılığı ile gön­derdiği tek din, şirk koşmadan tek ilah olarak Allah’a teslim olmak temelli din olan İslâm’dır. Daha önce kitap verilmiş olanlar (Yahudiler ve Hıristiyanlar) kendilerine gerçeklerle ilgili bilgi geldikten sonra bile, hırs ve çekememezlikleri nedeniyle, bildirilen din kuralları olan muhkem /değişmez ana hükümler ile müteşabih /çok seçenekli /değişken mesajlara yönelik farklı olan yorumlarına dayatarak farklı gruplara ayrıldılar ve farklı dinî görüşler oluşturdular. Hâlbuki kim Allah’ın ayetlerindeki gerçekleri kabul etmez ve değiştirecek olursa, hesabının hızla yapılıp cezalandırılacağını bilmeleri gerekirdi.

Feth-28. Öncelerden beri uydurulan tüm uyduruk dinî öğretilere üstün ve hakim kılması için Allah, elçisini doğru yola yönlendirmiş olarak ve hak /gerçek tek din olan ve İslâm adını koymuş olduğu dini, Kur’an aracılığı tebliğ etmek, anlatmak ve açıklamak için göndermiştir. Dinin ve resulün peygamberliğinin doğruluğunu tasdik edici olarak da Allah yeterlidir.

Maide-3…. Çünkü Ben bugün dininize son şeklini verdim, böylece din ile ilgili nimetimi artık sonlandırdım ve sizin için din olarak İslâm’ı tamamlayıp onayladım. 

Hac-78. Ey iman edenler! Ayrıca tek Allah’a iman etme ve muhkem /değişmez amaç ana hüküm olan buyruklarına uyma uğrunda, diğer insanlara da uyarıda bulunmak üzere gereken çaba ve mücadele etmeyi /cihad göstermeyi de mutlaka ihmal etmeyin. Çünkü Allah, sizi bunu yapmanız için seçmiş bulunmaktadır. Sizin bu sorumluluğun altından kalkacağınıza güveniyor ve dini olan İslâm’a sahiplenmenizi bekliyor. Zaten size dinî kurallarla ilgili hiçbir zorluk oluşturulmamıştır. Babaz İbrahimin ümmeti /soyu da sizin gibi seçilmiş bir milletti. Allah gerek size ve gerekse önceki tek ilah olarak Allah’a ve bildirdiklerine inanmış ümmetlere Müslüman ismini vermiştir. Bu nedenle de en son indirdiğimiz vahiy kitabı olan Kur’an ile de Peygamber sizi uyaracak ve kıyamet günü O’na uyup Müslüman olduğunuza şahitlik edecek, sizler de bütün insanları uyarıp Müslüman oluşlarına şahitlik edeceksiniz. İşte bu nedenle ve onlara örnek olmak üzere, salâtı ika­me edin ve zekâtı ve infakı hakkıyla uygulamayı da ihmal etmeyin. Her amelinizde de sadece ve daima Allah’ın rızasını gözetin. Çünkü O, sizin Mevla’zdır /en yakın dostunuzdur. O’nun dostunuz ve yardımcınız /destekleyeniniz oluşu, ne büyük bir nimettir bir bilseniz!

Beşerin /insanın Dünya eğitimi sırasında Kur’an ile muhkem /değişmez ana kuralları çok iyi bilmesi ve onlara göre yaşama çabası içinde olması, Allah’a karşı olan bir sorumluluğudur ve dolayısıyla da uymamasının hesabını Allah’a verecek demektir. Bunun yanında ayrıca insan-insan ve insan-devlet ilişkilerinden de sorumludur, fakat bunlara yönelik hata ve eksiklerinin hesabını muhatap olduğu diğer insana veya devlete verecek demektir. Bu açıklamaya göre de Allah, bildirdiği ve uyulmasını istediği kurallara ilişkin sorgulamayı sadece Kendisinin yapacağını vurgulamakta ve kendi hakkını yine sadece Kendisinin arayacağını açıklamaktadır.

Furkan-58. Ya Muhammed! Sen sadece ölümsüz olan Allah’a tevekkül et ve verdiği nimetlere hamd ederek /şükrederek O’nu tespih et /an. Yanlış yolda direnenleri kendine de dert yapma. Çünkü kullarının hatalarını en iyi O bilmekte ve haklarından da O gelecektir.

Casiye-14. Ya Muhammed! İman etmiş olanlara söyle! İman ve inanç yönünden suçlu da görseler, insanlarla tartışmasınlar, onları hoş görsünler ve Benim yerime onları cezalandırmaya kalkmasınlar.  Çünkü Allah, huzurunda hesap vermek üzere toplanacakları günde, yaptıkları olumlu veya olumsuzluklarının karşılığını insanlara mutlaka verecektir.

Görüldüğü gibi Allah, kendi hakkını sadece kendisinin arayacağı uyarısını hem Hz. Muhammed’e, hem de iman edenlere yapmıştır.

Hatta bu bağlamda açıkça “Beni onlarla baş başa bırak” diyerek de bir nevi pekiştirici bir şekilde ikaz da etmiştir.

Kalem-44. Ya Muhammed! Böylesine bir hadisi /Kur’an’ı yalanlayacak /ret edecek olanları Bana bırak /Beni onlarla baş başa bırak. Onlara Sen herhangi bir karşılık vermeye kalkma. Çünkü Biz onları ummadıkları /bilemeyecekleri yerden yavaş yavaş azaba uğratacağız.

Müddessir-14. Ve her şeyi onun için bol bol düzenlediğim kişiyi Benimle ilgili olan konularda Bana bırak, Sen Bana karşı olacak günahları, hataları nedeniyle karışıp aramıza girme.

En’am-112. Biz, Allah’ın ayetlerini tebliğ eden her bir Peygamber’in karşısına, görünen İns ve görünmeyen Cin ırklarından şeytanları, saptırıcı birer düşman olarak çıkarırız da, bu saptırıcılar, kendi uydurdukları yaldızlı sözleri, hataya yöneltip aldatmak amacıyla insanlara fısıldarlar. Eğer insanlar böyle yapma­ya niyetlenip, olumsuz nefsleri ile kendileri istemeselerdi Rabbin, şeytanların onları kandırmasına izin vermezdi. Çünkü şeytanlar, istemeden ve doğrudan bir olumsuzluğa yöneltmek üzere insana musallat olmaz ve yanaşamazlar. Sen onların uydurdukları yaldızlı sözlerine inanıp onlara uyanlarla Biz’i baş başa bırak.

Dolayısıyla burada, iman ile doğrudan ilgili konularda peygambere, insanları zorlaması ve cezalandırmaya kalkışmaması ikazı yapılmakta ve bu durumların hesabının Allah’a ait olacağı için de günah sahibi insanlar ve Allah’ın baş başa bırakılması uyarısı vurgulanmaktadır.

Zumer-46. Ya Muhammed! İnsanların bu tartışmalarına sakın üzülme ve sadece “Ey Gökleri ve yeri yoktan var eden, gizliyi ve açığı da bilen Allah’ım! Kullarının arasında ayrılığa düştükleri konularda hükmü yalnız Sen verirsin” diye dua et ve haklarındaki kararı Bana bırak.

Ahkaf-35. Ya Muhammed! Karar ve azim sahibi elçiler, nasıl her sıkıntıya göğüs gerdiler, mücadele ettiler ve sabrettilerse, Sen de sabret, mücadele et ve şirk koşup bildirdiklerimizi ret eden küfre sapmışlara ceza vermeye kalkışma. Kendilerine söz verilen azap başlarına geldiğinde, azabın şiddetini o kadar fazla ve bitmeyecek bir süre görecekler ki, Dünyada kalış süreleri onlara sanki bir saatmiş gibi gelecek. Bu anlattıklarımız insanlar uyarılsınlar diyedir. Şu da iyice bilinsin ki, yoldan çıkmış /fasık olmuş topluluklardan başkası kesinlikle helâk edilmez.

Mearic-42. Ya Muhammed! Böylelerini bırak ve çok karışma ki, vaad edilmiş olan azap günü ile karşı karşıya gelinceye kadar boş şeylerle oyalanıp dursunlar.

Ra’d-40. Ya Muhammed! Bizim, küfre sapmışlar için belirlediğimiz olan azabın bir kısmı, Senin görmene denk gelse de, Senin ölümünden sonraya da kalıp denk gelmese de, Senin revin sadece Allah‘ın Sana vahyettiklerini eksiksiz olarak insanlara tebliğ etmektir. Hesap görme işi ise yalnızca Allah’a ve görevlendireceği Bize aittir.

Ayetlerde açıkça Hz. Muhammed’e, dini tebliğlere uyup uymaması yönünden “Hiç kimseyi hesaba çekemez, zorlayamaz veya cezalandıramazsın” uyarısı yapıldığına göre, bizlere de aynı şekilde “Hiç kimseye, muhkem /değişmez ana kurallara uymaması nedeniyle hesap sormayın, üzmeyin, ceza vermeye kalkışmayın, ancak sadece uyarabilirsiniz” denmiş olunmaktadır. Çünkü işlenen suç, Allah’a karşı işlenmiştir, insana karşı değil. Dolayısıyla da hesabını ancak Allah soracak ve biz, Allah’ın yerine hesap sormaya kalkışmayacağız demektir. Hatta, Hz. Muhammed’e bu karışmamayı, günah işleyenlerin bağışlanmaları yönünden dua etme şeklinde de olsa yapmaması ikazı da Münafikun-6. ayette özellikle vurgulanmıştır.

Münafikun-6. Ya Muhammed! Sen onların bağışlanıp bağışlanmamaları için Allah’a dua etmeyi kendine dert yapma. Çünkü Allah, fasık /artık yoldan iyice çıkmış toplumları zaten hidayete /doğru yola ultırmaz.

Bu duruma göre biz beşerlerin, hiç kimsenin iman durumunu değerlendirmeye kalkışmamamız ve dinî inanç veya imana yönelik işlemiş olduğu bir suçundan dolayı, herhangi bir kimseyi bu günahından af etme /şefaat etme veya yargılama yetkimizin olmadığı, af /şefaat etmenin de sadece Allah’a ait bir uygulama olacağı konusunu çok iyi bilmemiz gerekmektedir.

NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE 7 KONUDA ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ” ve “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ”

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER