Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR

KURBAN FARZ MI, GELENEKSEL Mİ? – 1

 

Kurban kelimesi “k-r-b” kökünden türemiş bir kelimedir ve fiil olarak “manen yaklaşmak, yakın olmak”, isim olarak ise “kulu Allah’a yakınlaştıran ve kişinin çok önem verdiği bir nimetinden fedakarlık yaptığı araç, vasıta, vesile” edilen herhangi bir şey demektir.

Kurban kesme konusuna Kur’an ile açıklık getirilmiştir.  Konuya Hac-27. ayet ile, ile başlayalım:

Hac-27. “Ya İbrahim! Tüm insanları Hac’ca çağır ki gerek yaya olarak ve gerekse deve gibi çeşitli taşıyıcılarla uzaklardan da olsa Hac’ca gelsinler.

Hac-28. ayette de, Hac eğitimi mezuniyet törenleri için gelmiş olanların Kurban Kesme işlemini de, muhkem /değişmez bir hüküm olarak yerine getirmeleri gerektiği belirtilmiştir.

Hac-28. “Gelsinler ve Hac’da iken hem kendileri için bir ta­kım yararlara (duygusal, sosyal, kültürel ve ekonomik) muhatap olsunlar, hem de Allah’ın kendilerine rızk olarak verdiği hayvanlardan, belirlenmiş eğitim günlerinde, Allah’ın adını anarak ve Allah’ın rızası için kessinler ve bir kısmını hedy olarak bağışlasınlar, bır kısmını kendileri de yesin ve sıkıntı içindeki muhtaçlara /yoksullara da yedirsinler“.

Görüldüğü gibi, Kurban kesmede Hacı olma eğitiminde olanlara ve törenler için katılanlar tarafından Allah’ın rızası, şükretme ve gıda yardımı yapılması amaçlanmaktadır.

Yine, ete, kana ve bunların miktarı gibi şekilsel ibadet etmelerden ziyade, takva içinde olmak, imanlı ve Salih /olumlu ameller gerçekleştirmenin de ön planda olması gerektiği, dolayısıyla da yapılan yardımın, amacına uygun fayda sağlayıp sağlamadığının önemsendiği vurgulanmaktadır.

Hac-37. Ve şunu iyice bilesiniz ki, size Allah’ın rızasını kazandıracak olan kurbanlarınızın eti ve kanlarının azlık ve çokluğu değil, sizin içtenlikle Allah’a olan bağlılığınız ve takva içinde /muhkem değişmez ana hükümlere uyamamaktan korku içinde oluşunuzdur.

Hac sırasında kurban kesme hükmü, ayrıca Hac-34 ve Bakara-196. ayetlere göre, Hz. İbrahim zamanında Allah’a teslim olmayı pekiştirmek, mezun olanların şükretmesi ve Mekke ile çevre insanları muhtaç oldukları için gerekli kılınmıştır.

Hac-34. Bu kurallardan olan kurban kesmeyi, Kâbe’ye gelen bütün toplumlara, onlara rızk olarak verdiğimiz hayvanlardan keserken de Allah’ın ismini anmayı yerine getirmeleri için gerekli gördük. Böylece de tek ilahınız olan Allah’a tam teslim oluşunuzu pekiştirmek istedik. Ya Muhammed! İşte bu şekilde içtenlikle teslim olanlara olumluluklarla karşılaşacaklarının müjdesini ver.

Bakara-196. ayette, Hacı olana bile, Mekke dışında ve memleketinde kurban kesmeye müsaade edilmediğini görüyoruz.

Bakara-196…..Herhangi bir nedenle kurban kesemeyenler, Hac günlerinde üç gün, memleketine dönünce de yedi gün olmak üzere, toplam on gün oruç tutsun. Bu uygulama, ailesi Mescid-i Haram’ın /Kâbe’nin bulunduğu şehirde yaşamayanlar için geçerlidir.

Bakara-196. ayet ile açıkça Kurbanın sadece Hac için Mekke’de olanlara sınırlı farz bir uygulama olduğu belirtilmekte olup, Hac dışındakiler için böyle bir uygulamanın farz hükmü söz konusu edilmemektedir.

Kurbanın sadece Hac sırasında kesilmesini Hz. Muhammed’e atfedilen şu sözü pekiştirmektedir;

Resulullah’a: “Hangi hac daha efdaldir?” diye sorulmuştu. “Yüksek sesle telbiye getirilip, kurban kesilerek yapılan hac!” diye cevap verdi- Ebubekir-i Sıddık- Kütubu sitte-1171.

Dolayısıyla Hac dışında olan Kurban kesme uygulaması dinsel değil, tamamen GELENEKSEL BİR UYGULAMA olmaktadır.

Bu görüşü ayrıca şu ayetler desteklemektedir:

Feth-25. Bildirilen muhkem /değişmez ana kuralları inkâr eden o küfre sapmış olanlar, sizin Mescid-i Haram’ı /Kâbe’yi ziyaret etmenizi ve Hac sırasında hazırladığınız kurbanları kesip gerekeni yapmanızı engellemektedirler.

Maide-2. Ey iman edenler! Hac sırasında Allah’ın helal kıldığı şeylere, savaşmanın haram /yasak edildiği Hac ayına, Hac sırasında Allah’a kurban edeceklerinize, kurbanların kimlere ait olduklarını belirleyen süslerine ve Rablerinin iyilik ve rızasını umarak Kâbe’ye gelenlere saldırarak ve engellemeye kalkarak saygısızlık etmeyin.

Hac-29. “Kurbanı kestikten sonra da, temizlenmesi gereken yerlerini temizlesinler, daha yapmaları gerekenleri /diğer Hac kurallarını yerine getirsinler ve o eski güvenli evi /Kâbe’yi tavaf etsinler” diyerek insanlara bildirmesini istemiştik.

Hacı adaylarının Mekke’de kestikleri kurban, Hedy Kurbanı olarak isimlendirilmektedir.

Kurban kesme uygulamasını kabul edenler tarafından Hac dışında kurban kesme adeti için 3 dayanak ileri sürülmektedir:

  1. Rivayete göre, ilk doğan 2 kızdan güzeline kavuşmak amacıyla, Adem’in 2 erkek çocuğundan hayvancılıkla geçinen Hâbil bir koç, çiftçilik yapan Kâbil ise bir deste ekin adamıştı.

Hâbil ile Kâbil’in Allah’a adak hadisesi insanlık tarihindeki ilk “adak kurbanı” olmaktadır.

Maide-27’nci ayete göre Allah’ın her adak veya kurbanın değil, kişinin takva durumuna göre bazılarının kabul, bazılarının da ret edileceği vurgulanmaktadır.

Maide-27. “Ya Muhammed! Onlara Adem’in iki oğlunun (Habil ve Kâbil’in) gerçek olan olayını anlat. Şöyle ki; “Ademin iki oğlu, Allah’a birer kurban adamışlardı da birisininki (Habil’in) kabul edilmiş, diğerininki (Kâbil’in) kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, diğer kardeşine; ‘Seni öldüreceğim’ demişti. Kurbanı kabul edilen de ‘Allah ancak takva içinde olanların kurbanını kabul eder.

  1. Eski çağlarda, ailenin ilk çocuğu Tanrı’ya ait kabul edilir ve ona kurban edilmesi inancı vardı. İşte Hz. İbrahim zamanında, hem gelenek haldeki bu inancın kaldırılması, hem de Hz. İbrahim’in Tek Allah inancını sınamak amacıyla, ilâhî sistem tarafından, ilk oğlu olan İsmail’i kurban ettiği rüyada gösterilmiştir.

Hz. İbrahim’in, bu rüyaya uyması takdir edilerek, bu defa sürüsündeki en sevdiği koçu kurban etmesi, yani feda etmesi yine rüya ile gösterilmiştir.

Saffat-102. Çocuk, buluğ çağına gelince İbrahim: “Oğlum! Rüyamda seni boğazlamaya kalkıştığımı gördüm. Sen bu duruma ne dersin ne düşünürsün?” deyince çocuk; “Babacığım, Sen emrolunan şeyi yap. İnşallah beni dünya güçlüklerine karşı sabredenlerden bulacaksın” diye cevap verdi.  103. Böylece her ikisi de Allah’a tam teslim olmuş olduklarını da ifade etmiş oldular. Herkes kendi çadırına çekilince de, 104. Biz, “Ya İbrahim! Sen rüyanın gereğini yapacağını ve Allah’a olan güvenini de içtenlikle benimsemiş olduğunu ispatladın. Biz Senin içtenlikle iman etmen gibi, iman edip olumlu ameller gerçekleştirenleri /muhsin olanları mutlaka ödüllendiririz” diye seslendik.

Saffat-106. Bu olay gerçekte İbrahim ve oğlu için ciddî bir sınavdı. 107. Ve Biz İbrahim’e oğlunu Mekke’de terk etmeyi /kurban eder gibi kaybetmeyi göze almasına karşılık bir ödül olarak ve kurban etmesi için sürüsüne bir koç verdik.

Konuya devam edeceğim.

NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız inşallah artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ”, “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ” ve “KUR’AN-İNCİL-TEVRAT ORTAK OLAN VE OLMAYANA MUHKEM KURALLAR”

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER