Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muhsin Boz
Muhsin Boz

IŞIK HIZIYLA KAYBOLAN IŞILTI

Antakya’ya temelli döndüğüm 2000 yılından bu yana 25 yıl geçmiş. Beş ayrı hastanede çalıştım bu süre içinde. Hepsinde pek çok mesai arkadaşım oldu.  Görüşmeler, arkadaşlık, dostluk kimisiyle devam etti doğal olarak sonraki yıllarda. Ama sizin de tahmin edeceğiniz üzere çoğuyla ilişkiler azaldı. Günlük hayatta zaman zaman bir-iki kişiyle, değişik ortamlarda karşılaştığım oldu. Ama bazen, aradan 15- 20 yılın geçtiği bir kişiyi zor bela tanıyabiliyordum. Sima; elbette yabancı gelmiyor… gelmiyor ama, “Acaba nerede çalıştık? Adı neydi?..” gibi, zihne takılan pek çok soru…

Geçenlerde Gülderen Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, 20 gün içinde 10-15 kere gitmek zorunda kaldım. Depremden sonra kurulan 400 yataklı, iki katlı çelik bir yapı. Personeli, eski Antakya Devlet Hastanesi ve eski SSK Hastanesi’nin karması. Ve elbette yeni gelen genç, dinamik pek çok sağlık çalışanı, hizmetli…

Başhekimlik girişinde, sağ tarafta duvara asılı dev bir Hatay haritası var. Haritada, 6 Şubat depreminde kaybettiğimiz sağlık çalışanlarının adları ve fotoğrafları… Eğer siz de bir sağlık çalışanıysanız, haritaya baktığınızda derin bir acıya gömülürsünüz. Hele hele depremi yaşayıp sağ salim çıkmışsanız, acı daha bir derin ve tarifsiz!

Emekli olduğum 2013 yılı üzerinden 12 yıl geçmiş. Hastanede tanıdık çok az kişi ile karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Ama öyle olmadı. Hemen hemen her gün, 5-6 eski mesai arkadaşımla karşılaşıyor, selamlaşıyor, kimisiyle sarmaş dolaş oluyorduk. Her iki tarafta, yeniden karşılaşma sevincinin, coşkunun doruk noktasında bir sözcük, her şeyi slip süpürüyordu.

İnsan yüzünde her iki tarafta toplam, 30’a yakın kas var. Kısaca “çiğneme ve duygu ifadesi (mimik) kasları” diyebiliriz. Mimik kasları daha çok 7. kafa siniri adıyla anılan Facial sinir ile idare edilirler. Bu kasların değişik değişik görevleri var: Kaşları aşağı çeken ve dolayısıyla kaş çatma hareketini yaptıran, kaşları yukarı kaldıran, gözü kapatan, … Burun ucunu aşağı çeken, burun deliklerini genişleten… Dudak kaldıran, gülümserken ağız köşelerini yukarı ve dışa doğru hareket ettiren… Ağız köşelerini aşağı çeken, somurtulduğunda alt dudağı dışarıya doğru çeken ve ağzı genişleten… Alt dudağı öne çeken, al dudağı aşağı bastıran. Yüz mimik kasları, vücudun diğer kaslarına göre yüksek hızlı kasılan lif yoğunluğuna sahiptir. Özetle insan vücudunda en hızlı hareket eden kaslardır.

Sevincin ve coşkunun doruk noktasında, mimik kasları da ona göre bir konum alıyorlardı. Ancak konuşmanın akışı içinde “deprem” sözcüğü geçtiği an, diyalog kurduğunuz arkadaşınızda mimik kasları jet hızıyla başka bir konuma geçiyor, bir anda her şey tepetaklak oluyor, yüz ifadesi değişiveriyordu. En çok dikkatimi çeken, şaşırtan; gözlerdeki ışıltının ışık hızıyla kaybolup yüzün derin bir acıya gark olmasıydı. Böyle bir durumda arkadaşınızla acıyı paylaşmak en doğru olanı elbette. Ve konu, ister istemez tekrar depreme geliyordu. “Çekirdek ailede kayıp var mı?” ilk sorulan soru. Tabii devamı da geliyordu.

Özetle, depremin insanları nasıl bir acıya boğduğunu, söze dökmeden yüz mimik kasları zaten anlatıyor. Konuşmak! Sadece karşı tarafın acısını yeniden tazelemek ve paylaşmaktan öteye geçmiyordu.

 

KAYNAKLAR:

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

SON HABERLER