Gökbilimciler, Dünya’dan 40 ışık yılı uzaklıkta yer alan TRAPPIST-1e adlı ötegezegenin atmosferinde yaşam izlerine işaret eden bulgulara ulaştı. James Webb Uzay Teleskobu tarafından yapılan gözlemler, bu gezegenin Dünya’ya en çok benzeyen adaylardan biri olabileceğini gösteriyor.
Bilim insanları, James Webb Uzay Teleskobu (JWST) ile yaptıkları gözlemler sonucunda, 2016 yılında keşfedilen TRAPPIST-1 sisteminde yer alan TRAPPIST-1e gezegeninin yaşama elverişli koşullara sahip olabileceğini ortaya koydu. Elde edilen verilere göre gezegen, Dünya’ya benzer şekilde azot ağırlıklı bir atmosfere sahip olma ihtimali taşıyor.
TRAPPIST-1 sistemi, Dünya büyüklüğünde ve kayalık yapıda yedi gezegenden oluşuyor. Bu gezegenlerin bir kısmı, yüzeyinde sıvı su barındırma ihtimali nedeniyle uzun süredir bilim dünyasının dikkatini çekiyor. Ancak sistemdeki yıldızın güçlü patlamalarının, gezegenlerin atmosferlerini yok etmiş olabileceği yönündeki endişeler, yaşanabilirlik tartışmalarını gündeme taşımıştı.
Atmosferinde neler olabilir?
JWST’nin yaptığı son ölçümler, TRAPPIST-1e’nin Venüs veya Mars gibi yoğun karbondioksit tabakasına sahip olmadığını ortaya koydu. Bunun yerine, Dünya atmosferine yakın bir yapının mümkün olduğu düşünülüyor.
Bilim insanları, gezegenin azot açısından zengin, az miktarda karbondioksit ve metan içeren bir atmosfere sahip olabileceğini belirtiyor. Bu durum, yaşam için gerekli koşulların oluşabileceğine dair umutları artırıyor.
Araştırmayı yürüten ekiplerden Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) astronomu Sara Seager, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“TRAPPIST-1e, hâlâ yaşanabilir bölgedeki en güçlü adaylardan biri ve yeni bulgular bizi bu hedefe biraz daha yaklaştırıyor.”
Yaşam ihtimali üzerine neden bu kadar umut var?
Dünya atmosferinin yaklaşık yüzde 78’i moleküler azottan oluşuyor. Eğer benzer bir oran TRAPPIST-1e atmosferinde de doğrulanırsa, bu ötegezegen şu ana kadar keşfedilen en Dünya benzeri gezegen olarak tarihe geçebilir.
Bilim insanları için bu keşif, yalnızca yeni bir yaşanabilir dünya ihtimali değil aynı zamanda evrende yaşamın izlerini aramanın daha somut bir hale gelmesi anlamına geliyor.
MIT’den astrofizikçi Ana Glidden, bu durumu şu sözlerle değerlendirdi:
“Artık 40 ışık yılı uzaklıktaki Dünya büyüklüğündeki gezegenlerin atmosferlerini inceleyebiliyoruz. Bu, insanlık için yeni bir keşif çağının başlangıcı.”
Yeni gözlemlerden ne bekleniyor?
Araştırmacılar, elde edilen sonuçların henüz kesinleşmediğini ve gezegenin tamamen atmosferden yoksun bir “çıplak kayalık” olma ihtimalinin de göz ardı edilmediğini belirtiyor. Ancak JWST’nin önümüzdeki süreçte yapacağı yeni gözlemler, TRAPPIST-1e’nin atmosfer yapısını daha net şekilde ortaya koyacak.
The Astrophysical Journal Letters’ta yayımlanan çalışmada, bilim insanları bu verilerin önümüzdeki yıllarda kesinlik kazanacağını vurguluyor. Eğer atmosfer doğrulanırsa, insanlığın evrende yalnız olup olmadığına dair soruya verilecek yanıt bir adım daha yaklaşmış olacak.

