‘Ne olduğunuz ya da hangi ünvana sahip olduğunuz değil, olduğunuz şeyi nasıl taşıdığınız ve sahip olduğunuz ünvanı nasıl taçlandırdığınız önemlidir” diyende durup eldeki Hatay hikâyesine baktığımızda, artık ‘Buradayız” diyebileceğimiz bir örneğimiz var. Tam 96 sayfalık bir Hatay Şöleni, hem de Valilik imzalı…
Yemek kitapları önemlidir. Çünkü bir coğrafyanın kültürüne, yaşayışına, tercihlerine ve önceliklerine dair çok şey anlatır. Aslında, sayfa sayfa verilen tüm o tarifler, bahse konu şehrin hikâyesini de fısıldar. Hatta daha önce hiç gidilmemiş yerlerin hayaline dair resimler çizer. O yüzden, bugüne dair başlığımız önemli! Ama detaylara geçmeden önce, eldeki ilk kitabın hikâyesi ile başlayalım mı? Melceü’t Tabbahin ile…
Melceü’t Tabbahin, ( Aşçıların Sığınağı ), Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane hocalarından Mehmet Kamil Efendi’nin eseri, ki bu eser, Türk Mutfağı’na ait ilk basılı yemek kitabı… 132 sayfalık eser, 1844 yılında İstanbul’da taş baskısı (lito) olarak yayımlanmış. Öyle çok okunmuş ki, 1844 ve 1888 yılları arasında dokuz defa yayımlanmış ve dönemin en çok satanları arasına girmiş. Peki sadece Türkiye’de mi okunmuş? Cevap, ‘hayır’…1864 ve 1884 yıllarında Londra’da iki kez basılan kitap, batıda basılan ilk Türk yemek kitabı olmuş. Ayrıca Mehmet Sıtkı Efendi tarafından Arapça’ya çevrilmiş ve 1886 yılında Kahire’de de yayımlanmış.
-VALİLİK İMZALI-
Türk Mutfağı’nın basılı ilk kitabı olarak kabul edilen Melceü’t Tabbahin ardından sayısız kitap yayınlandı. Ama bizlerin bugüne dair durağı, Hatay için olsun. Hatay adına hazırlamış 96 sayfalık bir lezzet şöleni adına olsun. Kapağına ekli ‘HATAY’ isminin renk renk baharatlar kullanılarak tasarlandığı ‘Hatay Mutfağı’ isimli yemek kitabına katkı sunan kurumlara tam da bu noktada teşekkür etmek gerek o yüzden, ki şu ana dek yapılagelmiş en profesyonel ‘Hatay’ lezzet turu adına hele ki.
Edebiyat, film, müzik, zanaat ve halk sanatları, tasarım, gastronomi ve medya olarak belirlenen 7 farklı temadan oluşturulan UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na ‘Gastronomi’ başlığında dahil bir kent olmanın ayrıcalığında hazırlanan kitabın içeriğine dahil turumuza başlamadan önce, bu keyif veren çalışmaya imza atmış ismin, Hatay Valisi Erdal Ata’nın Kitap içinde yer alan ‘sunuş’ kısmında kısa bir mola verelim mi? ‘Marka Kent’ söylemine gerçeklik katan ekip adına paylaşılan kelimelere öncelik verelim…
“Medeniyetler yönünden çok köklü ve zengin bir potansiyele sahip olan Hatay, tarihi dokusu ve doğal güzellikleri dışında mutfağı ile de ön plana çıkmayı hak eden son derece önemli bir kenttir.
Tarihsel derinliğinden getirdiği kendine özgü lezzetleriyle, yaklaşık 600 çeşit yemek ile 31 Ekim 2017 tarihinden itibaren UNESCO’nunYaratıcı Şehirler Ağı kapsamında ‘Gastronomi Şehri’ ünvanını kazanmıştır. Bu başarı, ilimizin kültür ve inanç turizminin yanı sıra, gastronomi turizmi ile de dünya çapında tanınmasına ve bir cazibe merkezine dönüşmesine vesile olmuştur.
Hatay’ın eşsiz mutfağının en çok bilinen ve merak edilen özgün lezzetlerini göstermek ve gelecek kuşaklara miras bırakıp tanıtmak amacıyla hazırlanan bu çalışmaya emeği geçen ve katkı sunan herkese teşekkür ederim.”
-GÖRSEL BİR ŞÖLEN-
UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na ‘Gastronomi’ başlığında dahil Popayán (Kolombiya), Chengdu (Çin), Östersund (İsveç), Jeonju (Güney Kore), Zahle (Lübnan), Florianopolis (Brezilya), Shunde (Çin) ve Tsuruoka (Japonya) gibi kentlerin arasına giren Hatay noktasında hazırlanan kitap, benzerleri noktasında birkaç adım öne çıkıyor. Özellikle de, bu tür kitapların ‘görselliği’ noktasında yarattığı fark noktasında.
96 sayfalık kitabın içinde; Ekşi Aşı’ndan Dövme Buğday Çorbası’na, Arap Kebabı’ndan Herise’ye, Maklube’den Adesiye’ye ve hatta Şıh-ıl Mahşi’den Rahip Köftesi’ne kadar, hem çok bildik lezzetler hem de ismini duyup da hala tatmadığımız lezzetler yer alıyor.
Yemekler noktasında ‘görsel bir şölen’ ifadesini kullandık. Çünkü 96 sayfalık ‘Hatay Mutfağı’ adlı kitabın fotoğraflama aşaması tam 7 ay sürmüş ve her bir yemek, tarifi ve malzemeleri noktasında, stüdyo ortamında ve senaryolu olarak karelenmiş. Kitabın hazırlanmasında ve yemeklerin yapımında 15’e yakın kişi çalışmış. Fotoğrafların altında ve bu görsel şölenin hazırlanmasında ‘Hakan Boyacı’ imzası var, bunu unutmadan geçmeyelim.
Tüm yemekler, tarifleri tek tek araştırılarak ve tabi bu lezzetin asıl sahipleri olan bu kentin insanları noktasında sorgulanarak, uzmanların denetiminde hazırlanmış. Asıl özelliği ise, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na ‘Gastronomi’ başlığında dahil Hatay’ın bu sürece ekli ilk yayını olması…
Daha önce de söyledik, ama tekrar edelim… Sayfaları öylesine canlı ve öylesine ‘BURADAYIM’ diyen karelerle dolu ki, görselliği bu kadar başarılı sunması adına Hakan Boyacı’nın emeğine sağlık diyelim. Hatay Valiliği’ni de, şu ana kadar ki en başarılı ‘MARKA KENT’ çalışması adına gönülden kutlayalım. Ama en çok da, dijital dünyadaki bilgi paylaşımını hızlandırmanın en etkin görsel unsurlarından biri olarak kabul edilen QR kod uygulamasını bu kitapla hayata geçirmesi adına…
-KATKI SUNANLAR-
Kitabın 96 sayfalık sunumuna imza atanlar arasında, ‘Hazırlık Komitesi’ başlığında; Hatay Vali Yardımcısı Nursal Çakıroğlu, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüsnü Işıkgör, DOĞAKA Genel Sekreteri Onur Yıldız ve Hatay Mutfağı Uzmanı Metin Tansal yer almış. Yayına hazır hale getiren ekibin mutfağında olan isimler ise; Kreatif Direktör-Araştırma-Tarifler ve Yemeklerin Yapımında Çiğdem Boyacı, Grafik Tasarım’da Hakan Boyacı, ayrıca yemeklerin hazırlığına el emeği göz nuru ekleyen Huriye Boyacı ve Özdem Antakyalı olmuş… ‘Herkesin eline sağlık’, her şey ‘mükemmel’ olmuş, diyelim mi?
-ÇITA YÜKSELDİ-
UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na gastronomi alanında 2015’te kabul edilen Gaziantep’ın ardından Hatay adına elde edilen başarıya eklenen bu ‘Kitap’ ile çıtanın yükseldiğini kabul etmek gerek! Peki, bundan sonrası mı? Bekleyip görelim… -Tamer Yazar-