ÇYDD ve ADD’den “Öğretim Birliği Yasası” mesajları:
3 devrim yasasına sahip çıkılmalı
Öğrenim Birliği Yasası’nın kabul edilişi ile “Halifeliğin” ve “Şer’iye ve Evkaf Vekâletlerinin” kaldırılışının 93. Yıldönümü nedeniyle, ÇYDD Antakya Şubesi ile Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Hatay Şubesi ayrı ayrı açıklamalar yaptı. Paylaşılan mesajlarda, öğretim birliğinin kabul edilmesinde emeği geçenler rahmetle ve saygıyla anıldı, Devrim Yasası’nın korunması gerekliliğine vurgu yapıldı.
Çağdaş Yaşamı Desteleme Derneği (ÇYDD) adına Başkan Gülfer Öztürk Güler imzasıyla yapılan açıklamada, bundan 93 yıl önce, 3 Mart 1924 tarihinde; demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin temel taşını oluşturacak olan üç devrim yasasının TBMM’de kabul edilerek çağdaşlığa doğru önemli bir adım atıldığı hatırlatıldı ve şöyle denildi:
“Şer’iye mahkemelerinin kaldırılması ile yargının bağımsızlığı ilkesi benimsenmiş, din kurallarına dayalı yargılama yerine, insan haklarına saygılı, bireye değer ve savunma hakkı veren çağdaş yasaları temel alan yargılama sistemi, Genç Cumhuriyetimize kazandırılmıştır.
Kulluktan bireyliğe, ümmetlikten ulus bilincine erişme, çağdaş bir devlet olmanın “olmazsa olmazı” olan laiklik ilkesinin gerektirdiği çağdaş eğitim ise, Tevhid-i Tedrisat ( Öğrenim Birliği ) Yasası’nın yürürlüğe konulması sonucu yaşama geçirilmiş ve bu durum, kurtuluş mücadelesi veren diğer uluslara örnek ve yol gösterici olmuştur.
Halifeliğin kaldırılışı ile de dinin dünya işlerine karıştırılmaması ilkesi olan ‘laiklik’ ilkesinin temeli atılmıştır.
Onun için, Devrim Yasası, varoluş tarihimizde genç Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişip güçlenmesinde, bugünlere gelinmesinde çok büyük yer ve önem kazanmıştır.
Ancak, Tevhid-i Tedrisat Yasası 1924 yılında kabul edildiği halde, 8 yıllık kesintisiz temel eğitime yıllar sonra geçilmesi ve kısa bir süre sonra da kesintisiz temel eğitimin sulandırılmaya kalkışılması, bunun sonucu olarak da 4+4+4 uygulaması ile gelinen nokta, üzerinde dikkatle durulması gereken bir olgudur. Eğer 1924’te kabul edilen Öğrenim Birliği Yasası tam anlamıyla uygulamaya konulsa idi, kadına şiddet olayları yaşanmaz, her gün yeni bir kadın cinayetine tanık olunmaz idi.
Yine, hilafetin kaldırılışının üzerinden 93 yıl geçmesine karşın, laiklik ilkesinin hala tartışma konusu yapılması, laikliğe karşı olan akımların güçlenmesi, rejimin temelinden değiştirilmeye kalkışılması ve bu yolda ilerleme kaydedilebilmesi üzerinde Atatürk kuşağının uzun uzun düşünmesi ve ‘acaba nerelerde yanlış yaptık’ sorusuna cevap arayıp sağlıklı bir yanıt bulması gerekir.
Atatürk ilke ve devrimlerinin sonsuza dek yaşayabilmesi, şeriat özlemcilerinin emellerinin kursaklarında kalabilmesi, laiklik ilkesinin ödünsüz uygulanabilmesi ve aydınlanma devriminin tam olarak gerçekleşebilmesi için, çağdaş eğitimin temelini oluşturan öğrenim birliğinin tüm kurumları ile yaşama geçirilmesi ve laiklik ilkesinin tartışma konusu yapılmasına olanak tanınmaması gerekir.
Yarınlara umutla bakabilmek, gelecek kuşaklara aydınlık ve çağdaş bir Türkiye bırakabilmek için, bu üç devrim yasasının kabulünün 93. yıldönümünde bu yasalara sahip çıkmak gerekliliğini bir kez daha hatırlatıyor, yaşama geçirenleri ise minnet ve şükranla anıyoruz.”
ADD: Modern ulus 3 Mart’ın eseri …
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Hatay Şubesi’nce yayınlanan mesajda da, “Sultanın Kulu” yerine “Cumhuriyetin özgür yurttaşının yetiştirilmesi”, “ümmet toplumunun” yerini ise “modern ulus” anlayışının yaratılmasının 3 Mart 1924’te çıkarılan yasaların bir sonucu olduğuna vurgu yapıldı. ADD Şube Başkanı Doç. Dr. Kezban Kuran, imzalı açıklamada şöyle denildi:
“3 Mart 1924’teki Öğretim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu), Cumhuriyet rejiminin kazandırdığı en önemli devrim kanunlarından biridir. Bu kanunla, kul yetiştiren bir öğretim sisteminden yurttaş yetiştiren bir sisteme geçilmiş, ulusal egemenlik ile bağdaşmayan ve toplumsal gelişmenin önünde engel olan çağdışı kurumlar kaldırılmış, devletin ve toplumsal düzenin akla ve bilime dayalı ilkelerce düzenlenmesinin yolu açılmıştır.
Öğretim Birliği Yasası’yla aynı günde çıkarılan ‘hilafetin kaldırılması’ ve Şeriye ve Evkaf Vekâletinin kaldırılmasına dair kanun ise, yeni Cumhuriyet hükümetinin gerici ortaçağ karanlığına ağır bir darbe vurmuştur. Çünkü bu kanunla, Türkiye Cumhuriyeti’nde, topluma ait işlerle ilgili hükümlerin korunması ve uygulanması Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verilmiştir.
Öğretim Birliği Yasası, eğitim ve öğretim alanında Medrese – Okul ikiliğine göz yuman anlayışa son vermiştir. Böylece, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti yönünü batıya çevirmiş, temellerini ise ulusal ve laik eğitim sistemine dayandırmıştır. Laik demokratik toplumu oluşturacak bireylerin yetiştirilmesi, Cumhuriyet devrim yasalarının amacı olmuştur. Medreselerin, tekke zaviye ve türbelerin kapatılması, yeni Türk alfabesinin kabul edilmesi, üniversitelerin açılması, ‘Sultanın Kulu’ yerine ‘Cumhuriyetin özgür yurttaşının yetiştirilmesi’, ‘ümmet toplumunun’ yerini ise ‘modern ulus’ anlayışının yaratılması, 3 Mart 1924’te çıkarılan yasaların bir sonucudur. Bugün, tekke ve zaviyeler, kaybettikleri alanları yeniden elde etme çabasındadır. Türkiye Cumhuriyet’i, bu devrimlerin karşıtlarınca yeniden bir tehdit ve saldırı karşısındadır. Bugün; öğretim birliğinden uzaklaşıldığı, kız ve erkeklerin yan yana oturarak aynı sınıflarda okumasının sakıncalı bulunduğu, ‘kuvvetler ayrılığı’ özelliğinin bitirildiği bir ortamda çok ciddi bir güç kavgası sürüp gidiyor.”
Aslında, bu kavganın temelinde, Cumhuriyet devrim yasalarını ortadan kaldırmak yatıyor. Adeta, ülkemizde Cumhuriyet öncesi dönemin yeniden yaşanması isteniyor.
Kim ne derse desin, bugün, Türkiye’de güçler arasında yaşanan kavganın temelinde 3 Mart Devrim Yasaları vardır. Fetö örgütünün yerini başka örgütlerin alması hiç de zor değil ve gidişat onu göstermektedir. Bizler, 3 Mart Devrim Yasalarını yaşatmak için elimizden geldiğince, gücümüzün yettiğince bu gidişe dur demek için mücadele vermeliyiz. Aksi takdirde, başta Yüce Önderimiz ATATÜRK olmak üzere, vatan toprağına karışan şehitlerimize resmi bayramlarda hangi yüz akıyla çelenk koyacağız.”
-Cemil Yıldız-