Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Gördük, ama görmedik oyunundayız!

Kimse konuşmasın, sessizlik yeminindeyiz!

Kimse konuşmasın, sessizlik yeminindeyiz!

Haber Elazığ’dan geldi! İfade edilen mi? “Elazığ’daki tarihi Harput Kalesi’nde yürütülen kazı çalışmaları sırasında 2 bin 700 yıllık taş Urartu mührü bulundu.” Peki, Antakya’dan Defne’ye, bizler, bulduklarımızı neden anlatmıyor, dünya ile paylaşmıyoruz, ama kurumsal sessizliğimiz içinde birikenlerin üzerine elde kazma kürek toprak atıyoruz? Ardından mı? Turizm listelerinde geriye düşüyoruz!

Geçtiğimiz günlerde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi tarafından düzenlenen 25. Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali’nin Aspendos Antik Tiyatrosu’nun tarihi atmosferinde gerçekleşen sunumuna tanıklık eden Antakyalı bir turizmcinin söyledikleri ile başlayalım. Ama başlarken de, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un, “2019 ve sonrası pazarlama stratejisinin ana partnerleri olarak; Türkiye’nin kültürünü, sanatını ve arkeolojik değerlerini ön plana çıkarmayı düşünüyoruz. Özellikle arkeoloji konusunda dünyada rakipsiz değerlerimiz var. Bunları dünyayla paylaşmak istiyoruz. Pazarlama algısını da bu yönde şekillendirmeyi düşünüyoruz” ifadelerini hatırlayalım!

-SAHİPSİZLİĞİMİZ!-
Zorba Balesi, Bolşoy Balesi ve Guiseppe Verde’nin Aida isimli gösterisine ev sahipliği yapan Antalya’nın mevcut marka değerine kattığı bu ‘görkemli’ etkinliklerle kazanmaya devam ettiğine işaret eden Antakyalı turizmcinin söyledikleri mi?
“Her sene bu tür tarihi ve kültürel alanlardaki etkinlikleri izlemeyi bir gelenek haline getirdik arkadaşlarla. Opera ya da baleyi büyük bir sahnede, rahat koltuğunuzda otururken de izleyebilirsiniz, ama… Burada her şey çok farklı, çok büyüleyici. 2. yüzyılda inşa edilmiş antik bir yapı içindesiniz ve o dönemi hayal ediyorsunuz. Zaten bildiğim kadarıyla, ses düzeni ve yalıtımı ile dünyadaki en büyük ve en harika antik tiyatro burası. Ama burada bu keyfi paylaşırken, kendi kentimiz adına yapılması gerekirken yapılamayanlar için üzülüyoruz açıkçası. Şimdi, ‘bizde antik tiyatro vardı da biz mi yapmadık’ demesinler! Konu ‘kopyala-yapıştır’ değil zaten! Ama biz neden hep izleyici koltuklarındayız. Niye sürekli olarak benzer sorulara cevap arıyor ve iç çekiyoruz?
Size basit bir örnek vereceğim… Bursa’nın Mudanya ilçesinde yer alan Myrleia Antik Kenti’ni korumak üzere kurulmuş bir platform var, biliyor musunuz? İnsanlar, kendi tarihi ve kültürel emanetlerini yarına taşımak için ayağa kalmışlar ve son dönem de buna dair bir de gelişme var hatta. Bilmeyenler için ifade edelim… 2700 yıllık tarihi kalıntılara sahip bir yer, ‘Myrleia Antik Kenti’ ve bu alanda bir yargı süreci işliyor. Antik kentin olduğu alanda ‘imar barışı’ başvurusu yapılarak yapı kayıt belgesi alınmış ve insanlar bunu engellemek için örgütleniyorlar. Bizde durum ne? En basitinden, ahşap evlerin hali ortada! Saint Simon Manastırı’nın hali de… Sahi Defne’de çıkan mozaikleri saklayan hallerimiz ne olacak ya da Asi’den çıkarılan, ama haklarında tek bir açıklama bile yapılmayan eski Roma mimarisi kalıntılar?
Kimse konuşmuyor yaşanan hiçbir başlıkta ve kent insanı da STK’ları bazında rahatsız edecek kadar sessiz! Ama medeniyetler kentiyiz! Güzelmiş… Sonra bu şartlar altında niye turist gelmiyor, Müze neden ilgi çekmiyor diye soruyoruz. Bugün dünyanın en fazla ziyaret edilen müzesi Paris’teki Louvre ise, bunun sebeplerine bakmak lazım. Nasıl organize olduklarına ve kendilerini, sahip olduklarını dünya ile nasıl paylaştıklarına bakmak lazım. Düşünün ki, Elazığ’daki tarihi Harput Kalesi’nde yürütülen kazı çalışmaları sırasında 2 bin 700 yıllık taş bir mühür bulunuyor, Urartu’lardan kalma ve bu hemen paylaşılıyor. Çünkü bu bir fırsat. Anlayacağınız, bizler diğerlerini anlatmaya devam ederken, kaybediyoruz aslında! Susarak, konuşmayarak, bu kente sahip çıkmayarak kaybediyoruz. Bunu yaparak da sahipsizliğimizi adeta tescilliyoruz!”
-MÜZE SIRALAMASI!-
Antakyalı turizmcinin dile getirdiği Louvre Müzesi noktasında hazırlanan liste oldukça net! 2017 senesi istatistiklerine göre 108 Milyon ziyaretçi ile rekor kıran Müze’yi izleyen diğer müzeler şöyle sıralanıyor:
Louvre, Paris, France… National Museum of China, Beijing, China… National Air and Space Museum, Washington, United States… Metropolitan Museum of Art, New York, United States… Vatican Museums, Vatican City… Shanghai Science & Technology Museum, Shanghai, China… National Museum of Natural History, Washington, United States… British Museum, London, United Kingdom… Tate Modern, London, United Kingdom… National Gallery of Art, Washington, United States… National Gallery, London, United Kingdom… American Museum of Natural History, New York, United States… National Palace Museum, Taipei, Taiwan… Natural History Museum, London, United Kingdom… State Hermitage, St. Petersburg, Russia… China Science Technology Museum, Beijing, China… Reina Sofia, Madrid, Spain… National Museum of American History, Washington, United States… Victoria & Albert Museum, London, United Kingdom… Centre Pompidou, Paris, France.
Hatay Arkeoloji Müzesi’nin ‘dünya sıralaması’ ile gurur duyan bizlerin, bu kent adına birbirini beslemesi gereken kaynakları nasıl olup da tıkadığımızı iyi görmesi ve bu tıkanıklığı da bir an önce aşması gerekiyor, ki hazırlanan bu küresel liste öncesinde de, Türkiye’de ‘en fazla ziyaret edilen müzeler’ listesine girebilmeyi başarması da! Ama bunun için de, ‘nerede hata yapıyoruz’ kısmında ‘kral çıplak’ demeye bir an önce başlamamız gerekiyor. -Tamer Yazar-