Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

DSİ tartışması bitti, temizlendik!

Peki, Köprü’de Neredeyiz? Uzun

Peki, Köprü’de Neredeyiz?

Uzun bir süre ‘kokusu’ ve ‘bol sineği’ ile Antakya kent gündeminin ilk sırasından inmeyen Asi Nehri’nde ‘sorumlu kurum kim’ tartışmasını bitirdik ve Nehri ‘kokudan’ da ‘sinekten’ de temizledik! Peki, kokusuz ve sineksiz akmaya devam eden nehrin üzerindeki köprüler için ‘sorumlu kurum’ olarak kimi tayin ettik?

‘Asi Nehri’nin temizliğinden kim sorumlu?’ sorusunu geride bırakan Antakya noktasında her gün ciddi bir yaya trafiğine ev sahipliği yapan köprülerde yaşanan bakımsızlığa işaret eden vatandaşlar, karşılaştıkları görüntülerden de, devam eden sorunların ‘kurumsal ilgisizlik’ noktasındaki yalnızlığından da oldukça şikayetçi.
Bu konuda konuşan bazı vatandaşların ifadeleri oldukça çarpıcı:
Y.H. > “İnsanoğlu hak ettiğini yaşar, derdi annem. Ama bu şehrin insanları bence çok daha iyisini hak ediyor. Çünkü ‘bir gün…’ diye diye ilerliyoruz. ‘Yarın daha iyi olacak…’ diye de ekliyoruz. Neyse ki nehrin bu kısmında oturmuyorum. Belki bakılsa, iyi, ama… Şu an ki hali bence çok yoruyor! Geçen gün, alışveriş merkezine doğru giderken, belki inanmayacaksınız ama, nehrin duvarından kaldırıma ciddi ciddi büyük bir fare fırladı. O hızla da ilerleyip, tekrar nehrin duvarından aşağıya indi. Hayvansever biriyim, ama bu kadarı benim için bile fazla! Aslında siz köprüyü sordunuz… Bir zamanlar, kaç senesi hatırlayamadım şimdi, köprü ayaklarındaki kemer gibi yaptıkları kısımlarda saatler vardı. Hatta çalışıyorlardı sanırım! Sonrası, klasik hikayemiz! Önce çalışmaz hale geldiler… Ardından da bakılmaya bakılmaya atıl duruma
S.M. > “Evim Atatürk Caddesi’nde olduğu için, sık sık bu yolu kullanıyorum. Aslında, kendimi bildim bileli bu köprüler bakım görmemiştir. Bakmayın son dönem yaptıklarına! Onlar da kırılıp döküldü kısa zaman içinde. Bakmazsan olacağı bu. Hal böyleyken, şimdilerde bir sürü başkan adayımız var. ‘Antakya’yı şöyle yapacağız, Hatay’a bu hizmeti getireceğiz, oyunuza talibiz’ diyen! Dinliyorum! Alıştık, ‘yapacağım’ diyene! Yapıyorlar, yapmıyorlar değil! Ama yapılanlar da eldeki gibi! Siz söyleyin… Yapabilmişler mi? Dürüstçe, eğer şu an başkan olsaydım, bir tane kırık kaldırım taşından bile kendimi sorumlu tutar, onu düzeltmeden de kafamı yastığa koyamazdım. Tek bir tane kaldırım taşı, düşünün! Bir de şehirdeki kaldırım taşlarını, kaldırımları düşünün! Ve şunu söyleyin bana! Onlar, yaşadığımız şehir bu haldeyken kafalarını yastığa nasıl koyuyorlar? İyi uyuyabiliyorlar mı? Rahat uyuyabiliyorlar mı? Onlara iyi ‘Mart’ uykuları diyelim o zaman…”
Z.E. > “Daha düne kadar fark etmemiştim, şimdi gördüm. Köprünün ayaklarında oturup da satış yapan küçük esnaflar oluyor. Köyden gelen, tarlasından bir şeyler getiren… Sanırım bu da onlardan kalmış! Ne yapsın millet! Malzemelerini koyacak bir yer bulamamıştır! Bakmış, köprünün ayaklarındaki kemerler kırık, içine yerleştirmiş meyve sandığını! Belki de belediye de o yüzden yapmıyordur, kim bilir! Vatandaşına kolaylık sağlamak istiyordur! Şaka yapıyorum tabi, ama eldeki ile şakalaşmadan da hayat çekilmiyor ki… Siz olsanız, ne yaparsınız? Bize sundukları şehir bu! Fazlası değil.”
G.O. > “Geçen bir yerel gazetede okumuştum, burayı Venedik’e benzetmişler! Elde fotoğraf, sokaktaki insana sormuşlar, ‘burası neresi’ diye! Kendi kendime, ‘bu adamlar ne içtiyse aynısından istiyorum’ dedim! Cevap verenlerin hayal gücü ciddi ciddi sağlammış! Ama bu cevabı alanların da, aldıkları cevapları ciddiye alıp bizlerle paylaşması daha trajik! Kardeşim, hadi ben Venedik’e gitmedim, ama bilmiyor muyum nasıl bir yer olduğunu? Bana köprünün şu halini gösteriyorsunuz, ki ben de tam onu söyleyecektim… Venedik değil, ama önce bir ‘V’ olsunlar, ardından ‘Ve…’, sonra ‘Ven…’, sonra ‘Vene…’, sonra ‘Vened…’ sonra ‘Venedi…’ ve sonunda da ‘Venedik’… Sanırım, Antakya’ya yakışanı değil, ama kendilerine yakışanı yapıyorlar ve ben daha fazla bir şey söylemek istemiyorum.”
-HANGİ YEREL?-
Asi Nehri’ndeki ‘bakım’dan Devlet Su İşleri (DSİ) değil, ama Hatay Büyükşehir Belediyesi sorumluymuş, ‘sinekli’ ve ‘kokulu’ bir sürecin ardından bunu öğrendik! Peki, vatandaş şikayetleri noktasında durup da soralım mı? Köprü ayaklarında ismi yazan Antakya Belediyesi mi eldeki trajikomik fotoğraf karelerinin sorumlusu, yoksa nehrin suları gibi üstünde de Büyükşehir Belediyesi mi devrede?
Soruyoruz! Çünkü ‘köprü’ denende yaşanan bakımsızlık artık öyle bir boyuta ulaştı ki, vatandaşın dediği gibi… ‘Meyve sandıklarının, köprü ayaklarındaki kırıklarda oluşan boşluklarda muhafaza edildiği’ bir dönemi yaşıyoruz!
Beklenen ve istenen şey, Asi Nehri’ni görsel olarak Venedik’e benzetirken, Venedik şartlarının da Antakya’ya biraz olsun taşınması aslında! Ama madem konumuz Venedik, benzetildiğimiz (!) kentin rakamlarına da biraz yakından bakalım mı? Ardından iki kenti yarıştırmaya devam edelim!
-VENEDİK!-
300 bine yaklaşan nüfusuna oranla oldukça kalabalık bir kitleyi, yıllık ortalama 22 milyon turisti ağırlayan İtalya’nın bu kentini herkes için vazgeçilmez kılan özelliklerinden biri, düne ekli tarihinin oldukça iyi muhafaza edilmiş olması ve tabi sular altında kalan şehir yaşamı arasında salınan gondolları da… Peki, biz ne kadar turist ağırlıyoruz, soralım mı? 2017 rakamlarımız ne oldu, sorgulayalım mı? 2018 rakamlarında turizm hedefimiz nereye gitti, bu konuda cevap bekleyelim mi? Birçok tarihi eseri UNESCO tarafından koruma altında olan Venedik’e karşın, bizdeki UNESCO listesinde ne var, kimler var, bu ara başlıkta da biraz adımlayalım mı? Ya da tüm bu sorulara cevap eklemeden önce, işe en basitinden başlayalım ve Asi’yi temizlediğimizle kalmayıp, köprüleri de ‘kente yakışır’ hale getirelim! Olmaz mı? -Tamer Yazar-