ABD hızı gittikçe artan sürekli bir savaş durumunda. Dünya nüfusunun yaklaşık %4,6’sını, dünya ekonomisinin %30’unu, dünya tüketiminin %25’ini, dünya savunma harcamasının %40’ını, dünya silah ticaretinin ise %38’ini elinde bulunduran ABD’nin savaş çarkı durmadan dönmekte. ABD Dış Politika UzmanıSamuel Huntingon’un 1997’de, “Amerika birliğini, bütünlüğünü korumak için, bugün düşmana diğer ülkelerden daha çok ihtiyaç duyuyor” sözü hala geçerli.
15 yıl CIA ajanlığı yaptıktan sonra, Obama döneminde 23 ay cezaevinde kalan John Kiriakou, 4 Mayıs 2018’de yayımlanan yazısında şu itiraflarda bulunuyor:
“2002 baharında El Kaide’ye karşı görev yaptığım Pakistan’dan Washington’a döndüm. Döndükten sonra CIA Merkezi’nde Irak’a karşı işgal planı için aylar öncesinden planlama yapıldığını öğrendim. CIA’deki amirim, ‘gelecek yıl (2003) Irak’a gireceğiz’ dedi. Kısa bir süre sonra Dışişleri Bakanı Colin Powell, BM’de o ünlü Irak’ın kitle imha silahlarına sahip olduğu yalanını sergiledi..”(1)
CIA ajanı bu itiraflarda bulunduktan sonra, ABD Irak’ı işgal etti.
TÜRKİYE PLANI
Birbirine düşman görünen İsrail ile Suudi Arabistan, yeni bir Ortadoğu planı üzerinde 2015 yılında anlaşmışlardı. İki ülke, 2014’ten beri 17 ayda beş kez gizlice masaya oturmuş ve bir plan hazırlamışlardı. Suudi Arabistan’la İsrail’in anlaştıkları önemli maddeler şöyleydi:
1. Türkiye sınırında bağımsız bir Kürt devletinin kurulması,
2. Ortak bir Arap ordusunun oluşturulması,
3.İran’da rejim değişikliğinin yapılması,
4. İsrail ve Araplar arasında bir barış planının yapılması,
5. Körfez ülkelerinin birlikte hareket etmesi.
İsrail eski büyükelçisi Dore Gold’la Suudi Arabistan eski istihbarat danışmanı Macid Eşki, bu planı 4 Haziran 2015’te Washington’da en ünlü düşünce kuruluşu olan CFR (Council on Foreign Relations-Dış İlişkiler Konseyi) toplantısında açıkladılar.(2) İsrail ve Suudi Arabistan, Türkiye için büyük bir tehdit oluşturan bu planı gizleme ihtiyacı duymadılar bile.
Bu plan ABD’nin bölgedeki hedefiydi.
Üç yıl sonra 22 Mayıs 2018’de, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun partisi Likud’dan milletvekili Yoav Kisch, Kürtlerin bağımsızlığının desteklenmesi için bir önerge verdi. Önergede şu ifade yer aldı: “İran’ın bölgede güçlenmesi, Türkiye’nin aşırılıkçılığı ve Suriye’nin dağılması karşısında İsrail, Kürtlerin bağımsız bir devlet kurma girişimine liderlik etmeli ve desteklemeli.”(3) Yani İsrail, Türkiye topraklarının da bir bölümünü içine alan bir Kürt devletinin kuruluşunda hem liderlik rolü oynayacak hem de bu devleti destekleyecek. Hiç gizleme ihtiyacı duymuyorlar.
Gelinen aşamada; yukarıda anlaşmaya varılan planın 4 ve 5’inci maddeleri tamamlanmış durumda. Kürt Devleti için, Irak ve Suriye’de gerekli oluşumlar ABD’nin kararlı desteği ile gerçekleşti. Yani altyapı hazır.
Dünyanın en fazla göçmenine ev sahipliği yapan bir ülke konumuna getirilen Türkiye gerçeği de, ABD’nin bu hedefine ulaşmasında en önemli altyapı taşlarından biri.
Jeopolitik, ülke coğrafyasını dünya politikasında kullanma sanatıdır. Coğrafi konumu yönünden dev bir ülkedir Türkiye. Ancak ortaya çıkan tabloda, Türkiye’nin jeopolitik açıdan ağırlığı coğrafi konumuyla uyumlu mu sorusu anlamlı? “Savaşın başında yaptığınız hata, savaşın sonuna kadar peşinizi bırakmaz.” Bu hata, beş bin yıllık yazılı savaş tarihinde, liderin ya da komutanın en büyük stratejik günahlarından biri olarak kayda geçer. Beş bin yıllık yazılı tarihin hükmüdür bu…
ABD, bölgeye ve Türkiye’ye yönelik hedeflerine ilerlerken, Irak ve Suriye’nin durumu ortada. PKK/PYD terör örgütü de gün geçtikçe güçleniyor.
(1) 4 Mayıs 2018, https://readersupportednews.org/opinion2/277-75/49897-rsn-the-coming-us-war-against-iran)
(2) Naim Babüroğlu, Bir Devletin Çöküşü, Asi Kitap, İstanbul, 2016.
(3) 22 Mayıs 2018, https://www.gazeteduvar.com.tr/dunya/2018/05/22/israilde-bagimsiz-kurdistan-onergesi/