ADD endişesi…

Atatürk’süz Türkiye, Atatürk’süz tarih gayreti… Atatürkçü Düşünce Derneği Antakya Şubesi, gelecekle ilgili Ulu Önder Atatürk’süz bir ülke ve çaba içerisinde olunduğunu, bunun endişesini taşıdıklarını duyurdu. ADD Şube Başkanı Kezban Kuran, halka açık mektubunda şunlar yazdı: “Türk Milletine ve Yöneticilerine Açık Mektup… ‘Yeni Türkiye Yeni Tarih’ zihniyetiyle hareket eden, Atatürk Devrimi’nin tüm kazanımlarını yok etmek çabasındaki […]

Atatürk’süz Türkiye, Atatürk’süz tarih gayreti…

Atatürkçü Düşünce Derneği Antakya Şubesi, gelecekle ilgili Ulu Önder Atatürk’süz bir ülke ve çaba içerisinde olunduğunu, bunun endişesini taşıdıklarını duyurdu. ADD Şube Başkanı Kezban Kuran, halka açık mektubunda şunlar yazdı:
“Türk Milletine ve Yöneticilerine Açık Mektup… ‘Yeni Türkiye Yeni Tarih’ zihniyetiyle hareket eden, Atatürk Devrimi’nin tüm kazanımlarını yok etmek çabasındaki siyasi anlayışın hızlı adımlarla yol aldığını görmekteyiz. Birçok konuda (statlar, köprüler, üniversiteler) toplumumuza ‘iyi ve olağan bir iş ya da hizmet’ yapılıyor algısı verilmeye çalışılsa da, -Atatürk’süz bir Türkiye, Atatürk’ süz bir tarih- yaratma gayretleri açıktır. Bunun en son ve en somut örneği, 3. Havaalanı Projesi ve özellikle bu ‘yeni Hhavaalanının adı’ konusudur. 3. Havaalanıyla, İstanbul Atatürk Havaalanı’nın kapatılacağını ve Millet Bahçesi’ne dönüştürüleceğini bizzat Cumhurbaşkanı söylemiştir. Gerekçe olarak da, İstanbul Atatürk Havaalanı’nın ihtiyaçlara cevap veremediği ve yetersiz kaldığı ileri sürülmektedir. Bu durumda, yeni bir havaalanına geçişe diyecek bir şey olmayabilir. Ancak, bu bir taşınma, bir geçiş ve bir yer değişikliğidir. Bu nedenle isim değiştirilemez, başka bir isim verilemez, yeni bir isim aranamaz. Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkanının, basın ve yayın araçlarında da yer alan, ‘havaalanına ad verme konusundaki yetkinin, havaalanını yapan firmaya ait olduğu’ yönündeki açıklaması ise hem hukuksal, hem siyasal anlamda, hiç kuşkusuz, bir yanlış anlamanın ya da yanlış bilgilendirilmenin sonucudur. Nitekim 3. havaalanının isminin yine İstanbul Atatürk Havaalanı olarak korunması, siyasi olduğu kadar, hukuki, hatta ahlaki bir zorunluluktur. Türkiye Cumhu-riyeti’nin kurucusunun, mazlum ulusların efsanevi kahramanının, Türk Milleti’nin kurtarıcısının adının ülkenin en büyük havaalanına verilmesinden daha doğal ne olabilir? 1981’de UNESCO’nun 152 ülkenin oybirliğiyle yapmış olduğu uluslararası Atatürk tanımını yeniden anımsamakta yarar görüyoruz… ‘Atatürk kimdir? Atatürk, uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılma-cılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayrımı yapmamış eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu’dur.”
Bu nedenle, ‘yeni yerindeki havaalanına’ başka bir ad verilmeye çalışılması, Türk Milleti’nin kahir ekseriyeti tarafından, kesinlikle ‘bir hakkın kullanılması ya da siyasal bir gereklilik’ olarak değil, tam anlamı ile ‘Tarihin yeniden yazılması’ ve -Atatürk’süz bir tarih yaratma- çabasının yeni adımı olarak kabul edilecektir.
Siyasi iktidarı uyarıyoruz. Atatürk Havaalanı adı aynen kalmalıdır. Vicdan, ahlak, vefa, hukuk bunu gerektirir. Aksi durumda, Anayasal ve Demokratik haklarımızı kullanacağımızın; tüm örgütümüz ve üyelerimizle, bize inanmış milyonlar-la, böyle bir yanlışı kabul etmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz. 29 Ekim 2018 de, Cumhuriyetimizin ilanının 95. Yıldönümü’nde Türkiye Cumhuriyeti kendisine yakışanı yapmalıdır.”
-Cemil Yıldız-

Exit mobile version