Türk milleti “hayır” dedi
“Ülkemizin kaderini ve vatandaşlarımızın yaşamını yönlendirecek nitelikteki Anayasa değişikliğinin oylanması şaibelerle sonuçlandı. Şaibelerle lekelenmiş bu halk oylamasının sonuçları halkı kucaklayıcı olmaktan uzaktır.
Bu şaibeli sonuç, başına da yansıyan çeşitli sandık oyunları yanında, öncelikle YSK’nın kanuna açıkça aykırı kararları nedeniyle ortaya çıkmıştır. YSK kararı 1,5 milyon oyu şaibeli hale getirmiştir. Bu konudaki şaibenin kaldırılması için, bu oyların tam sayımının yapılarak tercihler arasında dağılımı açıklanmalıdır. İki tercihli bir halkoylamasında 1 milyona yakın oyun geçersiz sayılması ise ayrıca manidardır. Toplam 2,5 milyona yakın şaibeli oyların yanında ‘ne kadar Suriyeli mülteciye oy kullandırıldığı’ da ayrı bir muammadır.
2002 seçimlerinde yine YSK’nın kanuna aykırı kararları ile Türkiye’yi yönetme fırsatı verilen kişinin ülkemizi içine soktuğu badirelerden sonra, sırtında şaibeler olan bir halk oylaması süreci ile Atatürk Cumhuriyeti’ne karşı alanların cüretlerini arttırma fırsatı verilmiş olmaktadır. Bunun tarihi vebali büyüktür.
Bu ortamda, oy çokluğu ile kazanıldığı ileri sürülen yeni yetkilerin kullanılmasının haklı ve meşru dayanakları yoktur. Ettiği tarafsızlık yeminine rağmen bir tarafın sözcülüğünü ve öncülüğünü üstlenen kişinin, şaibeli sonuçların gelmesinden hemen sonra yakışıksız bir şekilde ‘Atı alan Üsküdar’ı geçti’ demecini vermesi, yangından mal kaçırma psikolojisinin bir yansıması olarak tarihe geçecektir.
Anayasa değişikliklerinin halka anlatım sürecinde, üzülerek belirtmek gerekir ki, yasama-yürütme ve yargıyı şekillendirmeyi tek kişinin eline terk etmek isteyen siyasetçiler, önerilen Anayasa değişikliğini topluma anlatmak yerine hemen her gün toplumu ayrıştırıcı ve düşman kamplara bölücü söylemleri özensizce kullandılar.
Yapılmak istenen Anayasa değişikliğinin toplumsal barış ve ülkenin geleceği için tehlikeli görenler ise, özenle toplumsal birliği ve bütünlüğü koruyan söylemi ve getirilmek istenen değişikliklerin ülke ve yurttaşlar için taşıdığı sakıncaları ve tehlikeleri anlatmayı seçtiler.
Söz konusu Anayasa değişikliğinin ülke ve toplum için sakıncaları, halkoylaması sürecinde halka erişim kanalları yeterince açık olmadığından, toplumun tümüne yeterince aktarılamamıştır. O nedenle, toplumu, söz konusu Anayasa değişikliği ile amaçlananların sakınca ve riskleri konusunda bilgilendirmeye ve bilinçlendirmeye devam etmek gerekmektedir.
Halk oylaması, OHAL koşulları altında YSK ve RTÜK yetkileri sınırlandırılarak, yandaş medyada 24 saat yayın yapılarak, Devlet’in tüm kadroları ve imkanları tahsis edilerek eşit olmayan bir propaganda yapılmasına rağmen, değişikliği destekleyen 2 parti, 1 Kasım seçimlerinde ulaştıkları oranın çok gerisinde kalmışlardır.
Bu yönde birlikte ‘Hayır’ için çalışan tüm kuruluş ve vatandaşlarımızın öncülüğü ise en büyük güvencemizdir.” -Cemil Yıldız-